- What I'm telling myself: Take Wise's money. Take a damn vacation. I'll find his rich girl for him and lay in the sun.
- Keep away from Wise, damn it!
- Kendime dediğim: Wise'ın parasını al. Kahrolası bir tatile çık. Onun için onun zengin kızını da buluum ve güneşte yatarım.
- wise'dan uzak dur, kahrolası.
- I was in my own apartment. lf that ain't heaven, girl, l don't know what is.
- l'm glad, cos that water heater cost enough.
- lt was worth every penny.
- Kendi dairemdeydim. Bu cennet değilse kızım, cennet nasıl olur bilmiyorum.
- Sevindim, çünkü su ısıtıc yeterince tuttu.
- Her kuruşuna değer.
- In the forest.. where I could survive myself. And where I grew up free and strong like a jaguar. When I was 20 years old I went to the castle to claim for what was mine...
- Kendi başıma hayatta kaldığım yer olan... ormanda. Ve bir jaguar gibi güçlü ve özgür olarak büyüdüğüm yerde. 20 yaşındayken benim olanı ilan etmek için şatoya gitmiştim...
- What is your relationship with Katie?
- Oh, man, l wish l knew .
- You dating her?
- l don't know. Well, sort of.
- Well, either you are or you're not... right?
- Katie ile ilişkin nedir?
- Oh dostum, keşke bilsem.
- Çıkıyor musun onunla?
- Bilmiyorum. Yani sayılır.
- Ya öyledir ya da değildir, ... değil mi?
- On my way to my sister's what did I see? A green card by a green lamppost. And I was wearing green.
- Maybe you'll meet a little green man! The colour of hope. I t's a good year.
- Kardeşime giderken ne gördüm? Yeşil bir sokak lambasının yanında yeşil bir kart. Ve yeşil giymiştim.
- Belki de küçük yeşil bir adamla tanışacaksın! Umudun rengi. İyi bir yıl olacak.
- I remember what you were like when you first walked through my door. Jittery as a june bug. And now just look at you. You sure did surprise me,[
- Kapımdan içeri ilk girdiğin anda olduğun haliyle hatırlıyorum seni. Haziran böceği kadar gergindin. Ve şimdi bir bak kendine. Beni gerçekten şaşırttın.
- I was out for blood. It happens. To all of us. We're not machines, Lianna. When we're hurt, we lash out. That's no excuse for what I put you through.
- Kan için dışardaydım. Bu olur. Hepimize. Makine değiliz, Lianna. Canımız yandığında, saldırırız. Bu seni düşürdüğüm durum için bir bahane olamaz.
- Run away!
- What is going on?
- The Grand Prince is coming. The brother has arrived. Hold him, hold him!
- Brothers, what are you doing? We are all fellow Russians.
- Kaçın!
- Neler oluyor?
- Büyük Prens geliyor. Kardeşi geldi bile. tutun onu, tutun onu!
- Kardeşlerim, ne yapıyorsunuz? Biz komşunuz Ruslarız.
- John. My name is Jeanie. I'm putting this thermometer under your arm. Hold it there for me. Has he complained of cramps or diarrhea?
- No. But look what he threw up.
- What are those?
- Worms.
- John. Benim adım Jeanie. Bu termometreyi kolunun altına koyuyorum. Benim için onu orada tut. İshal ya da kramp şikayeti var mı?
- Hayır. Ama bakın ne kustu.
- Nedir bunlar?
- Solucan.
- John. My name is Jeanie. I'm putting this thermometer under your arm. Hold it there for me. Has he complained of cramps or diarrhea?
- No. But look what he threw up.
- What are those?
- Worms.
- John. Benim adım Jeanie. Bu termometreyi kolunun altına koyuyorum. Benim için onu orada tut. İshal ya da kramp şikayeti var mı?
- Hayır. Ama bakın ne kustu.
- Nedir bunlar?
- Solucan.
- Is it allowed?
- Of course, sex is healthy. Do you have a girlfriend?
- I haven't had one for a while.
- What do you do in the evenings?
- Watch television.
- İzin var mı?
- Elbette, seks sağlıklı birşeydir.Kız arkadaşın var mı?
- Bir süredir yok.
- Akşamları ne yapıyorsun?
- Televizyon izliyorum.