- It looks delicious. Let's finish it. Anyway, you looked so cool when you slapped me last night.
- lf you don't wake up, I will kick you.
- What if that still doesn't work?
- Then I'll die.
- Lezzetli görünüyor. Hadi bitirelim şunu. Neyse, dün gece beni tokatladığında çok havalı görünüyordun.
- Eğer uyanmazsan, seni tekmelerim de.
- Ya eğer bu da işe yaramazsa?
- O zaman ölürüm.
- It's a small apartment.
- I know.
- But I do remember the kitchen now. We were eating. We were in the kitchen. I spilled something on your sweater. Do you remember what that was?
- Küçük bir daire.
- Biliyorum.
- Ama mutfağı şimdi hatırladım. Yemek yiyorduk. Mutfaktaydık. Kazağına birşey dökmüştüm. Ne olduğunu hatırlıyor musun?
- Drop off my dry cleaning. Pick up my vitamins. Wash my new jeans.
- You realize what you are, don’t you?
- What?
- You’re his bitch.
- No-no!! No!!
- Kuru temizlemeye götürülecekleri götür. vitaminlerimi al. Yeni kot pantolonumu yıka.
- Ne olduğunun farkındasın, değil mi?
- Ne?
- Onun fahişesisin.
- Hayır- hayır! Hayır!
- Kurt leads him down a dead end, so he'd drop it.
- You underestimated Tippin. Agent Kurtz' lack of field experience put us all at risk. What are you doing using a junior agent, Jack?
- Kurt onu ölü çıkmaza dek yönlendirir, ve o da atar.
- Trippin'i küçümsedin. Ajan Kurtz'un saha tecrübesi eksikliği hepimizi riske atar. Acemi bir ajanı kullanmakla ne yapıyorsun, Jack?
- I'm wearing earplugs.
- Earplugs or cloves of garlic? You know what? I take back what I said before.Keep playing at the restaurant.
- Kulak tıkacı kullanıyorum.
- Kulak tıkacımı yoksa sarımsak dişlerimi? Biliyor musun? Daha önce söylediklerimi geri alıyorum. Sen restaurantta çalmaya devam et.
- I was scared.
- Scared of what?
- Of losing him. And I guess that's what I did. I lost him.
- You were just trying to find your way. What else can we do?
- Korkuyordum.
- Neyden korkuyordun?
- Onu kaybetmekten. Ve sanırım yaptığım bu. Onu kaybettim.
- Sen sadece kendi yolunu bulmaya çalışıyordun. Başka ne yapabiliriz?
- We wish we could believe him. If what he said was true.. it would be hot news. Tycoon's Prodigal Son Bribed Police! How does that sound?
- Keşke ona inanabilseydik.Söylediği şey doğruysa... bu gerçekten sıcak haber olurdu. Tycoon'un Müsrif Oğlu, Polise Rüşvet Verdi! Kulağa nasıl geliyor?
- Shut up! Sit down! Open your mouth! Lift your shirt up!
- What do you want?
- We wanted to know.. Keep that thermometer in your mouth.
- My sister was murdered. So was another man. It was the same killer. McCaleb found a link between my sister and this other man.
- Kes sesini! Otur! Ağzını aç! Tişörtünü kaldır!
- Ne istiyorsun?
- Bilmek istediğimiz... Bu termometreyi ağzında tut.
- Kardeşim öldürüldü. Ve bir başka adam daha. Katilleri aynıydı. McCaleb, kardeşimle bu diğer adam arasında bir bağlantı buldu.
- Don't blame yourself. There was no way you could have known. Just like when you recovered Rambaldi's journal, you had no idea it contained a formula.
- What are you talking about? What formula?
- A formula for a medication.
- Kendini suçlama. Bilebilmenin hiç bir yolu yoktu. Aynen Rambaldi'nin günlüğünü geri aldığında, içinde bir formül olduğu hakkında bir fikrin olmadığı gibi.
- Sen neden bahsediyorsun? Ne formülü?
- Tedavi için bir formül.
- You should be ashamed of yourself.
- Why? Nothing happened.
- They're digging up the pavement.
- They're always doing that.
- I'll go down and get a few shot.
- Can't you do it from here?
- You're right. I'll get the tripod. That was smart thinking. It'll be a documentary film. What are you reading?
- I'm just looking at pictures.
- Kendinden utanmalısın.
- Neden? Hiçbir şey olmadı.
- Kaldırımı kazıyorlar.
- Onlar bunu her zaman yapıyor.
- Aşağı inip birkaç çekim yapacağım.
- Buradan yapamaz mısın?
- Haklısın. Fotoğraf sehpasını alayım. Bu akıllıcaydı. Bir belgesel film olacak bu. Ne okuyorsun?
- Sadece resimlere bakıyorum.
- You should be ashamed of yourself.
- Why? Nothing happened.
- They're digging up the pavement.
- They're always doing that.
- I'll go down and get a few shots.
- Can't you do it from here?
- You're right. I'll get the tripod. That was smart thinking. It'll be a documentary film. What are you reading?
- I'm just looking at pictures.
- Kendinden utanmalısın.
- Neden? Hiçbir şey olmadı.
- Kaldırımı kazıyorlar.
- Onlar bunu her zaman yapıyor.
- Aşağı inip birkaç çekim yapacağım.
- Buradan yapamaz mısın?
- Haklısın. Fotoğraf sehpasını alayım. Bu akıllıcaydı. Bir belgesel film olacak bu. Ne okuyorsun?
- Sadece resimlere bakıyorum.