- Did you test it?
- What do you mean did l test it? You gave me a half-finished program! You told me you'd give me a finished one.
- l can't. The company found out. Their CEO just called me yesterday.
- Onu test ettin mi?
- Onu test ettim mi ne demek? Bana yarı-bitmiş bir program verdin. Bana bitmişini vereceğini söylemiştin.
- Yapamam. Şirket öğrendi. Dün CEO beni aradı.
- This is what happened, Andrei. I've thought it over adn I've decided to tell you. You know how much I envied. Envy just gnawed at me. It was inside me like a poison. I couldn't stand it any longer.
- Olan biten bu, Andrei. Tekrar tekrar düşündüm ve sana söylemeye karar verdim. Nasıl da kıskandığımı biliyorsun. Kıskançlık bana acı verdi. Zehir gibi içimdeydi. Ona daha fazla dayanamadım.
- You read it I'm sure it's nothing.
- Do you really want me to read it? Oh my god! What a handwriting! She writes like a young person. Meticulous and pretty.
- Just read it.
- Oku. Eminim birşey değildir.
- Gerçekten okumamı istiyor musun? Aman Tanrım! Nasıl bir elyazısı! Genç biri gibi yazıyor. Hoş ve titizlikle yazılmış.
- Sadece oku!
- He said that my grade might be okay.. but. Well. Basically. I posses an essential lack of seriousness. And that's what they look for.
- Him too?
- That's what the guy said.
- Notlarımın iyi olabilecepini söyledi... ama ... Şey... Temelde çok temel bir ciddiyet eksikliğim varmıış. Ve aradıkları buymuş.
- O damı?
- Adamın dediği buydu.
- What are you laughing at?
-Nothing. Ever think of how many people are here because you saved them? Or helped them, or arrested somebody who would've hurt them?
- Niye gülüyorsun?
- Hiç. Kaç tane insanın sadece sen onları kurtardığın için burada olduklarını hiç düşündün mü? Ya da onlara yardım ettiğin için, ya da onlara zarar verecek birilerini tutuklamış olduğun için.