go
Logo
twitter twitter
çevrimiçi: 2466 kişi  12 May 2025 
 Boşluk doldurma (kelimeler)
 Boşluk doldurma (fiiller)
 Kelime tamamlama
 Fiil tamamlama
 Kelime Eşleştirme
 Fiil Eşleştirme
 Kelime Telaffuzları
 Fiil Telaffuzları
 Fiil çekim testleri

what

i. hangi, ne, neyi, neleri
s. hangi, ne
ünl. ne
  • - What aboutour back pain?
    - I'll live with it.
    - Sırt ağrın ne olacak?
    - Ağrısıyla yaşarım.
  • - Can I borrow your rat?
    - What are you doing? You're gonna... You're gonna kill her!
    - It's OK.
    - Man! You're just drowning her?
    - He's gonna be fine.
    - Sıçanını ödünç alabilir miyim?
    - Ne yapıyorsun? Onu... Onu boğacaksın!
    - Sorun yok.
    - Dostum! :Boğuyorsun onu.
    - Birşey olmaz.
  • - What is wrong with you?
    - Nothing. I just...
    - Senin neyin var böyle?
    - Yok bir şey. Ben sadece...
  • - I'm sorry for you.
    - I've managed all these years without your pity.
    - Let's go back, Boriska.
    - I can't. I know that's not the right clay.
    - Then what is right?
    - I know what it is. I don't need people like you. I can manage things on my own.
    - Senin için üzülüyorum.
    - Bütün bu yılları senin acıman olmadan yaşadım.
    - Hadi dönelim, Boriska.
    - Yapamam. Bunun doğru gün olmadığını biliyorum.
    - Peki öyleyse doğru olan ne?
    - Ne olduğunu biliyorum. Senin gibi insanlara ihtiyacım yok. Tek başıma başarabileceğimi biliyorum.
  • - What's your point? You gather information, right?
    - Just keep the information coming in and you'll see what I'm gonna do.
    - Senin görevin ne? Bilgi mi topluyordun sen yoksa?
    - Sen bilgi akışını sağla, ne yaptığımı o zaman göreceksin.
  • - I thought you had more in you. - Why? You got what you wanted.
    - Seni daha hırslı sanırdım. - Neden? İstediğini aldın.

  • - All right, what do you got? - I got, you come in, you say, "Hi."
    - Sende ne vardı? - Sen içeri giriyorsun ve "Merhaba" diyorsun.

  • - What are you talking about? Tell me why there's a gun in the car.
    - Oh that, it's a toy for my nephew.
    - Sen neden bahsediyorsun? Arabada niçin bir silah olduğunu söyle bana.
    - Ha, şu. O yeğenim için bir oyuncak.
  • - What are you talking about? It's perfect.
    - It's gonna play every night this week.
    - What time?
    - Late, in the cheap seats.
    - You were terrific. That was great. I mean it.
    - Thank you.
    - Work like that deserves to be celebrated. I'm gonna take you to dinner this weekend. How about Saturday, Friday, Sunday?
    - Sen neden bahsediyorsun. Mükemmel.
    - Bu hafta her gece çalacak.
    - Saat kaçta?
    - Geç, ucuz koltuklarda.
    - Muhteşemdin. Harikaydı. Ciddiyim.
    - Teşekkürler.
    - Böyle bir çalışma kutlanmayı hakkeder. Seni bu haftasonu yemeğe götüreceğim. Cumartesi nasıl? Cuma, Pazar?
  • - What do you got? - I got, you enter, you go, "Hi."
    - Sen ne yazdın? - Sen giriyorsun ve "Merhaba" diyorsun.

  • - And what did you say?
    - I told him I agree.
    - Sen ne söyledin?
    - Ona katıldığımı.

  • - Well, what did you say? - I said, "Jump."
    - Sen ne dedin? - "Atla!" dedim.

  • - What did you say?
    - I want a divorce, Macon, I rented an apartment downtown.
    - Honey, listen, it's been a hard year. We've had a hard time. People who lose a child often feel this way.
    - Sen ne dedin?
    - Boşanmak istiyorum. Macon, şehir merkezinde bir daire kiraladım.
    - Tatlım, dinle. Çok zor bir yıl oldu. Çok zor zamanlar geçirdik. Çocuğunu kaybeden kişiler genellikle bu şekilde hissederler.
  • - What kind of garden do you come from?
    - Oh, I don't come from any garden.
    - Do you suppose she's a wild flower?
    - Sen hangi bahçenin güzelisin?
    - Ben hiçbir bahçeden değilim.
    - Sen onun yabani çiçek olduğunu falan mı sanıyorsun?
  • - Did you call me a wuss? - What did you say?
    - Sen bana korkak mı dedin? - Ne dedin sen?

  • - Do you know what love is? Do you know what that means? We lived together four-and-a-half years. You animal!
    - Sen aşk nedir bilir misin? Bunun ne anlama geldiğini bilir misin? Biz dört buçuk yıl birlikte yaşadık. Seni gidi hayvan!
  • - Hi, what are you two up to?
    - We're gonna go fishing. By a lake by Pittsville. We need four cheeseburgers to go.
    - Selam. Siz ikiniz neyin peşindesiniz?
    - Balığa gideceğiz. Pittsville yakınlarında bir göle. Dört adet paket çizburgere ihtiyacımız var.
  • - Hi, doc.
    - Jelly, what are you doing here?
    - Hey, doc. It's been a while.
    - I thought you were in prison.
    - It would appear not.
    - Well, how did you get out?
    - I had a new trial. It turns out the evidence in my first trial was, you know, tainted.
    - I see. Anyway, two of the witnesses decided not to testify, and the third guy......he committed suicide.
    - Selam doktor.
    - Jelly, burada ne yapıyorsun?
    - Hey doktor. Uzun zaman oldu.
    - Senin hapiste olduğunu sanıyordum.
    - Görünüşe göre, değilim.
    - Ee, nasıl çıktın?
    - Yeni bir duruşma oldu. İlk mahkemedeki kanıtlar bir şekilde... bilirsin... bozuk çıktı.
    - anladım. Neyse, görgü tanıklarından ikisi ifade vermemeye karar verdi ve üçüncü kişi de... intihar etti.
  • - What about the Scotch?
    - Ah... that's where the tea bags come in handy.
    - Very clever. Cheers, girls.
    - Scotch işini napıcaz?
    - Ah... evet... bu da çay poşetlerinin faydalı olduğu bölüm.
    - Çok akıllıca. Şerefe kızlar.
  • - Mister prosecutor what do we owe the honour to?
    - The honour is ours, Vincke.
    - Sayın savcı, bu onuru neye borçluyuz?
    - O onur bize ait, Vincke.

16,306 c?mle
Cümle Sözlük, bir Onur-Hoca projesidir. cumlesozluk.com © 2009 - 2025