go
Logo
twitter twitter
çevrimiçi: 2432 kişi  12 May 2025 
 Boşluk doldurma (kelimeler)
 Boşluk doldurma (fiiller)
 Kelime tamamlama
 Fiil tamamlama
 Kelime Eşleştirme
 Fiil Eşleştirme
 Kelime Telaffuzları
 Fiil Telaffuzları
 Fiil çekim testleri

what

i. hangi, ne, neyi, neleri
s. hangi, ne
ünl. ne
  • - What is there to fight for? Life is a beautiful, magnificent thing. Even to a jellyfish. You have your art, your dancing!
    - But I can't dance without legs!
    - Savaşmak ne diye? Hayat güzel, muhteşem bir şey. Bir deniz anası için bile. Sanatın var, dansın var.
    - Ama bacaklarım olmadan dans edemem.
  • - I'll help you.
    - You are so kind, mister. You're a kind... You're a kind man.
    - It's okay.
    - I can tell. Please, you gotta tell me what to do. You gotta help me. I'm so cold, I'm hungry.
    - Sana yardım edeceğim.
    - Çok iyisiniz, bayım. siz bir... Siz iyi bir adamsınız.
    - Önemli değil.
    - Belli. Lütfen, bana ne yapmam gerektiğini söylemelisiniz. Bana yardım etmelisiniz. Üşüyorum, açım.
  • - That's what I wanted to tell you. No doubt about it, it's locked. And the window. We should've had a ladder ready. Go get one.
    - There's one in the garage. I'll get the keys from the kitchen.
    - Sana söylemek istediğim de bu. Hiç şüphe yok, kilitli. Pencere de. Bir merdiven bulundurmalıydık. Git bir merdiven bul.
    - Garajda bir tane var. Mutfaktan anahtarları alayım.
  • - I Know what really get you out of woods. As soon as we get home, I'm gonna fire up the hot tub. And you're gonna take a long bath before bed. And sleep like a baby.Tomorrow you'll be good as newborn.
    - Sana neyin gerçekten iyi geleceğini biliyorum. Eve varır varmaz, sıcak bir banyo hazırlarım. Ve sen yatmadan evvel uzun bir banyo yaparsın. Bir bebek gibi uyursun. Yarın da yeniden doğmuş gibi olursun.

  • - Can I be perfectly frank with you
    - Certainly, no matter who´s beside me.
    - You know what I mean?
    - Yes, I understand.
    - Sana karşı tam anlamıyla dürüst olabilir miyim?
    - Elbette, yanımda kimin olduğunun önemi yok.
    - Ne demek istediğimi biliyor musun?
    - Evet anladım.
  • - I believe in you so much. And what you stand for at heart. Order... decency... I would give anything to protect you, but there are laws I can't break.
    - Sana çok inanıyorum. Ve yüreğinde savunduğun şeye de. Düzen... nezaket... Seni korumak için herşeyi veririm, ama yıkamayacağım kanunlar var.
  • - What is the chief export of San Marcos?
    - We grow bananas.
    - San Marcos'un başlıca ihraç maddesi nedir?
    - Muz yetiştiriyoruz.
  • - You're just under a lot of stress.
    - You're a nurse. Give me something. I don't know what to do anymore. Last week at work, I screwed up the Xerox machine permanently.. . and then I tripped on the subway steps. I fell and my glasses broke. And I cut my forehead. Here, see?
    - Sadece çok fazla stres altındasın.
    - Sen hemşiresin. Birşeyler ver bana. Daha fazla ne yapabilirim bilmiyorum. Geçen hafta işyerinde devamlı olarak fotokopi makinesini bozdum... ve sonra metronun merdivenlerine takıldım.. düştüm ve gözlüğüm kııldı. Ve alnımı kestim. İşte, gördün mü?
  • - What time do you have? - Five till.
    - Saatin kaç? - 5 var.

  • - Do you know what time it is?
    - ? do.
    - Saat kaç biliyor musun?
    - Biliyorum.
  • - Rita, think real hard! What else did you notice? Wristwatch, pocket handkerchief, briefcase or a camera?
    - There was something,yes. He wore a little button in his lapel.
    - Rita, çok iyi düşün! Başka ne gördün? Kol saati, cep mendili, çanta, ya da bir fotoğraf makinei?
    - Evet, birşey vardı. Gömlek yakalarında küçük bir düğme vardı.
  • - You don't need to search for Richard, Robin . He's in good hands. The best in England.
    - What do you mean? Where is he?
    - Richard'ı aramana gerek yok, Robin. O iyi ellerde. İngiltere'nin en iyisi.
    - Ne demek istiyorsun? Nerede o?
  • - Do you realize what would happen if I hand in my reports in your handwriting?
    - I'll get fired.
    - You wouldn't want that to happen, would you?
    - Raporlarımı senin elyazınla yazılmış şekilde verirsem ne olacağının farkında mısın?
    - Kovulurum.
    - Bunun olmasını istemezsin değil mi?
  • - Cigars. - What about cigars?
    - Puro. - Puroya ne olmuş?

  • - ?t's nice running into you.
    - ? don't know what to say.
    - Peşinden koşmak güzeldi.
    - Ne söylesem bilemedim.
  • - I'm sorry about Perrone. I got a job to do.
    - This thing isn't just gonna go away. I still gotta find who hit Diaz. That's what they're paying me for.
    - Perrone için üzgünüm. Yapacak işim var.
    - Bu iş burada bitmeyecek. Diaz'a çarpanı yine de bulmalıyım. Bana bu yüzden para ödüyorlar.
  • - So, what is it? - What did you do today?
    - Peki, ne olacak? - Bugün ne yaptınız?

  • - So, what'd you pay for this? - I paid what it costs.
    - Peki, buna kaç para verdin? - Değeri ne ise onu verdim.

  • What about you? What are you gonna do with yourself now?
    - Peki ya sen? Sen kendinle ne yapacaksın?

  • - What about the furniture?
    - It's all gone. So is his car.
    - Peki ya mobilyalar?
    - Hepsi gitmiş. Arabası da.


16,306 c?mle
Cümle Sözlük, bir Onur-Hoca projesidir. cumlesozluk.com © 2009 - 2025