go
Logo
twitter twitter
çevrimiçi: 2493 kişi  12 May 2025 
 Boşluk doldurma (kelimeler)
 Boşluk doldurma (fiiller)
 Kelime tamamlama
 Fiil tamamlama
 Kelime Eşleştirme
 Fiil Eşleştirme
 Kelime Telaffuzları
 Fiil Telaffuzları
 Fiil çekim testleri

what

i. hangi, ne, neyi, neleri
s. hangi, ne
ünl. ne
  • - He was a fair age, but what a horrible way to die.!
    - How do you mean?
    - He was on holiday in Wester Ross. Swimming, sucked to death by a shark.
    - Yaşı genç değildi ama ne kötü bir ölüm şekli!
    - Ne demek istiyorsun?
    - Wester Ross'da tatildeydi. Yüzerken bir köpek balığı tarafından emilerek ölmüş.
  • - He left your bed, to wind up in the claw of the most evil of creatures. What lack of respect for you! That woman is your rival, and our worst enemy. Let's work together for her downfall.
    - Yaratıkların en kötüsünün pençesine düşmek için senin yatağını bıraktı. Sana karşı ne büyük bir saygı eksiği. Bu kadın senin rakibin, bizim en büyük düşmanımızdır. Haydi hep birlikte onun çoküşü için çaışalım.
  • - What sacred deed did God give you your talent?For what did you deserve it?
    - Lord, I don't want to say this.
    - Yaptığın hangi iyilik için Tanrı sana bu yeteneğini verdi? Ne yaptın da bunu hakettin?
    - Efendim, bunu konuşmak istemiyorum.
  • - I can do it. At least, I think I can do it.
    - Do what ? I'll see what that gentleman.
    - Yapabilirim. En azından bunu yapabilirim diye düşünüyorum.
    - Neyi eyi yapacağını göreceğim centilmen?
  • - So you killed the cat? - That's what she says.
    - Yani kediyi öldürdün? - O böyle söylüyor.

  • - They'll be here soon .
    - Just be confident, dear. You'll be fine.
    - There's a gap, there's a gap in the line. What are we gonna do?
    - Yakında gelirler.
    - Kendine güven yeter canım. İyi olacaksın.
    - Boşluk var, hatta bir boşluk var. Ne yapacağız?
  • - Looks like rain. - I know. I know. That's what they said.
    - Yağmur yağacak gibi. - Biliyorum. Biliyorum. Öyle söylediler.

  • - What if I get caught? - You're not gonna get caught.
    - Ya yakalanırsam? - Yakalanmayacaksın.

  • - What about that jewel box? Any prints on that?
    - Only Mrs Orcutt's. I'd like to know what she kept in that jewel box.
    - Ya şu mücevher kutusu? Üstünde parmak izi var mı?
    - Sadece Bayan Orcutt'in. Bu mücevher kutusunda ne sakladığını bilmek isterdim.
  • - What is with that Macko guy?
    - Oh, he's a jerk. Years ago, he was lead detective on those jockey murders.You remember, big girls, little guys?
    - Ya şu Macko denen adam?
    - Oh aptalın teki. Yıllar önce şu cokey cinayetlerinde baş dedektifti. Büyük kızlar, küçük adamlar, hatırladın mı?
  • - What about you, Robin?
    - My sword is yours, sire, now and always.
    - Is there nothing the kin can grant the outlaw......who showed him his duty to his country?
    - Ya sen Robin?
    - Kılıcım sizindir, efendim, şimdi ve daima.
    - Ona ülkesine karşı görevlerini göstermiş olan ... Ailenin sürgünü bağışlaması için yapabilecek birşey yok mu?
  • - What about gardenning?
    - It depends on whether it's sunny.
    - I wish I were there. I could help you. Macon, you hate gardening.
    - Ya bahçe?
    - Havanın güneşli olup olmamasına bağlı.
    - Keşke orada olsaydım. Sana yardım edebilirdim. Macon, sen bahçeyle uğraşmaktan nefret edersin.
  • - What do you know about Whitney Ridder?
    - Who's that?
    - Whitney Ridder hakkında ne biliyorsun?
    - O kim?

  • - Why, 'cause I know what a vizsla is?
    - That didn't hurt.
    - Vizsla'nın ne olduğunu bildiğim için mi?
    - Acıtmadı.
  • - And a chocolate cake. So what do you want?
    - French fries
    - And French fries, please
    - Lots of ketchup.
    - Lots of ketchup. Wait. Do you have any champagne? Great. And please hurry. Thank you. That was quick.
    - Ve bir de çikolatalı pasta. Sen ne istiyorsun?
    - Patates kızartması.
    - Ve patates kızartması lütfen.
    - Bol ketçap.
    - Bol ketçap. Bi dakka. Şampanyanız var mı? Süper. Ve lütfen acele edin. Teşekkürler. Bu gerçekten hızlıydı.
  • - Sorry, I don't know your name.
    - Joe Pitt, I'm with Justice Wilson.
    - I know that Counselor Pitt.
    - Are you okay?
    - Yes, thanks.
    - What a nice man.
    - Not so nice.
    - What?
    - Not so nice. Nothing.
    - What's wrong?
    - Forget it. Thanks for asking. I mean, it really is nice of you.
    - Üzgünüm. İsminimizi bilmiyorum.
    - Joe Piyy, Yargıç wilson'la birlikteyim.
    - Bunu biliyorum, Danışman Pitt.
    - İyi misiniz?
    - Evet, teşekkürler.
    - Ne hoş bir adam.
    - O kadar da hoş değil.
    - Ne?
    - O kadar da hoş değil. Hiçbir şey.
    - Mesele nedir?
    - Unutun gitsin. Sorduğunuz için teşekkürler. yani, o sizin hoşluğunuz.
  • - I'm sorry. This is no good. I don't think, I can see you anymore. Don't be offended, because I like you. I think, you're terrific. It's just that, I'm seeing someone else.
    - Who?
    - Nobody. You don't know him.
    - If that's the way you want it.
    - See what happens when people don't say, "I love you"?
    - Sometimes you can be a real son-of-a-bitch.
    - Üzgünüm. Bu doğru değil. Seni artık görebileceğimi sanmıyorum. Kızma, çünkü seni seviyorum. Muhteşem olduğunu düşünüyorum. Sadece, başkasıyla görüşüyorum.
    - Kimle?
    - Hiç kimse. Onu tanımazsın.
    - Eğer bu şekild olmasını istiyorsan.
    - İnsanlar 'seni seviyorum' demedikleri zaman ne olduğunu gördün mü?
    - Bazen gerçek bir pislik oluyorsun.
  • - I'm sorry. This is no good. I don't think, I can see you anymore. Don't be offended, because I like you. I think, you're terrific. It's just that, I'm seeing someone else.
    - Who?
    - Nobody. You don't know him.
    - If that's the way you want it.
    - See what happens when people don't say, "I love you"?
    - Sometimes you can be a real son-of-a-bitch.
    - Üzgünüm. Bu doğru değil. Seni artık görebileceğimi sanmıyorum. Darılma, çünkü seni seviyorum. Muhteşem olduğunu düşünüyorum. Sadece, başkasıyla görüşüyorum.
    - Kimle?
    - Hiç kimse. Onu tanımazsın.
    - Eğer bu şekild olmasını istiyorsan.
    - İnsanlar 'seni seviyorum' demedikleri zaman ne olduğunu gördün mü?
    - Bazen gerçek bir pislik oluyorsun.
  • - What is your nationality? French? Belgian? British
    - Yeah.
    - Yes, what?
    - British.
    - What were you doing on the island?
    - Fishing.
    - You are aware the punishment for giving false testimony is death by hanging?
    - Uyruğun nedir? Fransız? Belçikalı? İngiliz?
    - Evet.
    - Evet ne?
    - İngiliz.
    - Adada ne yapıyordun?
    - Balık tutuyordum.
    - Yanlış ifade vermenin cezasının asılarak ölüm olduğundan haberdar mısın?
  • - What with the boycott and all.
    - What boycott?
    - Tüm o olanlar ve boykotlar.
    - Ne boykotu?

16,306 c?mle
Cümle Sözlük, bir Onur-Hoca projesidir. cumlesozluk.com © 2009 - 2025