- Sonny a good father to Julian
- Oh, yes. They make terrific pair. They went together like lamb and tuna fish.
- Lamb and tuna fish?
- Spaghetti and meatball? You more comfortable with that analogy?
- Yes.
- Sonny, Julian'a iyi babalık ediyor.
- Oh, evet. Muhteşem bir çiftler. Kuzu ve tuna balığı gibi uyumlular.
- Kuzu ve tuna balığı mı?
- Köfte ve makarna gibi? Bu benzetmeyle daha mı rahatsın?
- Evet.
- Any colds recently?
- No.
- You used to have a lot of colds.
- Yes, but then they invented paper handkerchiefs...and that sort of took the fun out of it.
- Would you open your mouth, please? Wide.
- Son zamanlarda grip oldun mu?
- Hayır.
- Eskiden çok olurdun.
- Evet. ama sonra şu kağıt mendilleri icat ettiler... ve işin eğlencesi kaçtı.
- Ağzını açar mısın lütfen? Genişçe.
- A normal guy with a pimple get it. That pimple is like a satyr's horn. That's how I see you, a satyr eating the hearts of the womenin love with you.
- Sivilceli bir adam bunu anlar. Bu sivilce Tanrı keçinin boynuzu gibidir. Seni böyle görüyorum işte, kendisine aşık kadınların kalbini yiyen bir Tanrı keçi.
- You mean, you like it?
- Like it? I hate it. Did you make that up?
- No. I heard it all my life. I heard it first from my dad.
- You're kidding me.
- No, he's got some terrific sayings.
- Sevdin mi, yani?
- Sevmek mi? Nefret ettim. Bunu uydurdun mu sen?
- Hayır. Bütün hayatım boyunca duydum onu. İlk olarak babamdan duydum.
- Dalga geçiyorsun.
- Hayır, çok güzel lafları vardı.
- I have some pie for you today?
- Okay, yeah. That sounds great
- I'll cut you an extra-large slice. Preferred customer.
- Thank you. That's really sweet of you.
- Senin için bugün turtam var.
- Oh, evet. Kulağa hoş geliyor.
- Senin için ekstra büyük bir dilim keseceğim. Tercih edilen müşteri.
- Teşekkür ederim. Gerçekten çok tatlısın.
- I love you dearly, Kajal, and I wish to marry you.
- Stop it, Raj. You don't care about my honour .
- How dare you utter things that are impossible?
- Why is it impossible Kajal, why?
- Seni çok seviyorum, Kajal, ve seninle evlenmek istiyorum.
- Kes şunu, Raj. Gururumu hiçe sayıyorsun.
- Mümkün olmayan birşeyi söylemeye nasıl cesaret edersin?
- Neden mümkün değil, Kajal, neden?
- I haven't got to know you very well, but i cant tell from our brief conversation, that you are a very thoughtful young man. Everybody els could be terrific people. In conclusion, I just want to say on this special day, on this very special day, that I am very pleased that you are here !
- Seni çok iyi tanıyamadım, ama kısa konuşmamızdan yola çıkarak senin düşünceli genç bir adam olduğunu söyleyebilirim. Diğer herkes muhteşem insan olabilir. Sonuç olarak, Bu özel günde, bu çok özel günde... burada olduğuna çok sevindiğimi söylemek istiyorum.
- What are you talking about? It's perfect.
- It's gonna play every night this week.
- What time?
- Late, in the cheap seats.
- You were terrific. That was great. I mean it.
- Thank you.
- Work like that deserves to be celebrated. I'm gonna take you to dinner this weekend. How about Saturday, Friday, Sunday?
- Sen neden bahsediyorsun. Mükemmel.
- Bu hafta her gece çalacak.
- Saat kaçta?
- Geç, ucuz koltuklarda.
- Muhteşemdin. Harikaydı. Ciddiyim.
- Teşekkürler.
- Böyle bir çalışma kutlanmayı hakkeder. Seni bu haftasonu yemeğe götüreceğim. Cumartesi nasıl? Cuma, Pazar?
- I flew with him during the war. It won't make my job easier. Ted Striker was a crack flight leader He was one of those men who... felt too much inside. Maybe you know that kind.
- Savaşta onunla birlikte uçtum. İşimi hiç de kolaylaştırmayacak bu. Ted Striker, deneme uçuş lideriydi. İçinde çok fazla şey hisseden adamlardan biriydi. Belki bu tür kişileri bilirsiniz.