go
Logo
twitter twitter
çevrimiçi: 1573 kişi  16 May 2025 
 Boşluk doldurma (kelimeler)
 Boşluk doldurma (fiiller)
 Kelime tamamlama
 Fiil tamamlama
 Kelime Eşleştirme
 Fiil Eşleştirme
 Kelime Telaffuzları
 Fiil Telaffuzları
 Fiil çekim testleri

was

  • - And the voice. It was definitely a man's?
    - Yes.
    - Ve ses. Kesinlikle bir adama mı aitti?
    - Evet.
  • - And you are defending him. I'm sick of his jealousy
    - He's a little jealous of your success.
    - He's jealous of us. And you know it.
    - Was there anything between you?
    - Sometimes, we fooled around with other guys.
    - Ve sen onu savunuyorsun. Kıskançlığından bıktım.
    - Başarını biraz kıskanmış.
    - Bizi kıskanıyor. Ve sen bunu biliyorsun.
    - Aranızda birşey var mıydı?
    - Bazen diğer çocuklarla birlikte takılırdık.
  • - And a chocolate cake. So what do you want?
    - French fries
    - And French fries, please
    - Lots of ketchup.
    - Lots of ketchup. Wait. Do you have any champagne? Great. And please hurry. Thank you. That was quick.
    - Ve bir de çikolatalı pasta. Sen ne istiyorsun?
    - Patates kızartması.
    - Ve patates kızartması lütfen.
    - Bol ketçap.
    - Bol ketçap. Bi dakka. Şampanyanız var mı? Süper. Ve lütfen acele edin. Teşekkürler. Bu gerçekten hızlıydı.
  • - I have cold. I spent a night in a lake.
    - Why was that?
    - Üşüttüm. Geceyi gölde geçirdim.
    - O niye?
  • - Three weeks ago... almost every single newspaper missed this story.. A fashion model killed herself at home. Dunno who she is.
    - How come it didn't make the headline?
    - A top gangster was arrested.
    - Üç hafta önce... hemen hemen her gazete bu hikayeyi kaçırdı. Bir model evinde kendini öldürdü. Kim bilmiyorum.
    - Nasıl oldu da gazete manşeti olmadı, haret?
    - Büyük bir gangster tutuklandı.
  • - Three weeks ago, Sloane gave me a package that I had sent to him in the mail. It was addressed in my handwriting. Inside was a key and an address to an apartment in Rome.
    - Üç hafta önce, Sloane ona postayla göndermiş olduğum bir paket verdi. Adresi el yazımla yazılmıştı. İçinde Romadaki bir dairenin adresi ve anahtarı vardı.
  • I was hoping... no.
    - Umuyordum ki... - Hayır.

  • - Turkey was chosen as a testing ground. Hundreds of Turks died within a couple of weeks in the initial trial. 2 months ago! 4 scientists were killed in a village near Istanbul. One we know worked on anthrax... The locals killed him.
    - Türkiye deneme alanı olarak seçilmişti. İlk denemede yüzlerce Türk birkaç hafta içinde öldü. 2 ay evvel İstanbul yakınlarındaki bir köyde 4 bilimadamı öldürüldü. Çoban hastalığı üzerinde çalışan, tanıdığımız biri... Onu yerliler öldürdü.
  • - I was on TV. - As a suspect in a serial killing.
    - Televizyona çıktım. - Seri katil olarak.

  • - I was Iistening to your phone conversation. She also knew by the time I decoded her anagram, she'd be halfway to Russia.
    - Telefon konuşmanı dinliyordum. Anagramını analiz edene dek, Rusya yolunu yarılamış olacağını o da biliyordu.
  • - Will you tell the court about how and when.. you saw Lt. Manion.
    - About 1 :00 a.m a knock on my door waked me up. I went to the door and Lt. Manion was standing there.
    - Teğmen Manion'u ne zaman ve nerede... gördüğünüzü mahkemeye söyler misiniz.
    - Saat sabah 1 sularında kapıya vurulmasıyla uyandım. Kapıya gittim ve Teğmen Manion orada duruyordu.
  • - A typhoon is an extreme hazard but the ship was riding well. Lt. Mary K. went into a panic. He believed only he could save the ship.
    - Tayfun büyük bir tehlike ama gemi iyi gidiyordu. Teğmen Mary K. paniğe yakalandı. Sadec gemiyi kurtrabileceğini sandı.
  • - Alright. It's about time.
    - Sorry, the traffic was horrible. A real traffic jam. I'm Jackie. Give me a chance, please!
    - Give her a chance!
    - Careful, she's pregnant!
    - Tamam. Zamanı geldi.
    - Pardon, trafik berbattı. Gerçek bir trafik sıkışıklığı. Merhaba, ben Jackie. Lütfen bana bir şans verin.
    - Ona bir şans verin.
    - Dikkat, kendisi hamile.
  • - Right. Exactly.
    - So why did he send you that fountain. The fountain... That was a.. That was a gift to celebrate the completion......of the therapy.
    - Tam da öyle.
    - Peki neden sana o fıskiyeyi yolladı? Fıskiye... Tedavinin bitişini kutlamak için bir hediyeydi.
  • - The submarine in question was still taking on supplies in the harbour at Vladivostok.
    - Şüpheli denizaltı, Vladivostok'daki limanda hala erzak yüklüyordu.
  • - What about the company?
    - It’s gone bankrupt.
    - I thought he was doing well.
    - He was.
    - Şirket ne durumda?
    - İflas etti.
    - İşlerinin yolunda gittiğini sanıyordum.
    - Öyleydi.
  • - Now I really have to go. You called me "Lou the Jew.
    - That was a joke.
    - I didn't think it was funny.
    - lt was three years ago. You hate me because you hate black people.
    - Şimdi gerçekten gitmeliyim. Bana 'Yahudi Lou' derdin.
    - O bir şakaydı.
    - Hiç komik bulmadım.
    - Bu üç yıl önceydi. Benden nefret ediyorsun çünkü zencilerden nefret ediyorsun.
  • - What do you think about it now?
    - It was worth the risk
    - For somebody you don't even know?
    - Şimdi bu konuda ne düşünüyorsun?
    - Riske değerdi.
    - Tanımadığın biri için de mi?
  • - He's getting a sandwich now. - I thought he was gonna have a muffin.
    - Şimdi bir sanviç alıyor. - Muffin alacağını sanıyordum.

  • - It was my fault!
    - Where is he?
    - Suç bende!
    - Nerede o?

26,500 c?mle
Cümle Sözlük, bir Onur-Hoca projesidir. cumlesozluk.com © 2009 - 2025