go
Logo
twitter twitter
çevrimiçi: 1487 kişi  05 May 2025 
 Boşluk doldurma (kelimeler)
 Boşluk doldurma (fiiller)
 Kelime tamamlama
 Fiil tamamlama
 Kelime Eşleştirme
 Fiil Eşleştirme
 Kelime Telaffuzları
 Fiil Telaffuzları
 Fiil çekim testleri

had

had, had, having, has
[have] f. sahip olmak, olmak, elde etmek, almak, yapmak, etmek, kabul etmek, göz yummak, aldatmak, dolandırmak, zorunda olmak, bulunmak
  • - That is not an excuse but it is an explanation. l thought l could handle it, had control. But with guys like Sam , l'm just way overmatched.
    - Bu bir bahane değil , bir açıklama. Üstesinden gelebileceğimi sandım, kontrolü aldım. Ama Sam gibi insanlarla ortak olmamam gerek.
  • - This tree used to have fragrance and sometimes we got some honey. For some reason, it's been years since the last time it had leaves and flowers.
    - Bu ağacın bir kokusu vardı ve bazen de bal alırdık bundan. Bir sebepten dolayı son yapraklarını verdiği zamanın üzerinden de yıllar geçti..
  • - Britain.. are the wealthiest land owner in the world. Either the royal family pays us.. an exorbitant amount of money.. or we make it see that Prince Charles.. has had an affair outside of marriage.. and therefore, would have to divorce.
    - Prince Charles did have an affair...he admitted it, and they are now divorced.
    - OK, people, you have to tell me these things. I've been frozen for 30 years.
    - Britanya... dünyadaki en varlıklı toprak sahibi. Ya kraliyet ailesi bize... fahiş miktarlarda para öder... ya da biz Prens Charles'ın... evlilik dışı ilişkisi olduğunu görmesini sağlarız... ve dolayısıyla boşanmak zorunda kalır.
    - Prens Charles gerçekten bir ilişki yaşadı. ... bunu kabul etti ve şimdi onlar boşandılar.
    - Tamam, arkadaşlar, bana bu şeyleri söylemek zorundasınız. 30 yıl boyunca dondurulmuştum.
  • - Britain.. are the wealthiest landowner in the world. Either the royal family pays us.. an exorbitant amount of money.. or we make it see that Prince Charles.. has had an affair outside of marriage.. and therefore, would have to divorce.
    - Prince Charles did have an affair...he admitted it, and they are now divorced.
    - OK, people, you have to tell me these things. I've been frozen for 30 years.
    - Britanya... dünyadaki en varlıklı toprak sahibi. Ya kraliyet ailesi bize... fahiş miktarlarda para öder... ya da biz Prens Charles'ın... evlilik dışı ilişkisi olduğunu görmesini sağlarız... ve dolayısıyla boşanmak zorunda kalır.
    - Prens Charles gerçekten bir ilişki yaşadı. ... bunu kabul etti ve şimdi onlar boşandılar.
    - Tamam, arkadaşlar, bana bu şeyleri söylemek zorundasınız. 30 yıl boyunca dondurulmuştum.
  • - We had been told that you were dead Aram .Why did you do this to us?
    - I had to disappear for you, for your security.
    - Bize öldüğün söylenmişti Aram. Neden bize bunu yaptın?
    - Senin için, güvenliğin için ortalıktan kaybolmam gerekiyordu.
  • - I admit, I had come to enact a farce. But I've really fallen in love with you. Whoever you are, however you are... I love you.
    - Your friend has hurt my friend's heart. If something happens to her....
    - Bir oyun oynamaya geldiğimi kabul ediyorum. Ama gerçekten sana aşık oldum. Her kim olursan ol, her ne şekilde olursan ol... Seni seviyorum.
    - Arkadaşın, benim arkadaşımın kalbini kırdı. Eğer ona birşey olursa....
  • - Did you know he has a son, Gallagher?
    - I called you last night, I thought..
    - I got in very late last night. How did you know he had a son?
    - I met him once. At a party.
    - Bir oğlu olduğunu biliyor muydun, Gallagher?
    - Dün akşam seni aradım. Düşündüm ki...
    - Dün gece çok geç geldim. Oğlu olduğunu nereden biliyorsun?
    - Bir kere tanıştım onunla. Bir partide.
  • - I didn't know you have a motorcycle. - Well, my girlfriend had one.
    - Bir motorsikletin olduğunu bilmiyordum. - Şey, kız arkadaşımın vardı.

  • - We should've had a ladder .
    - There's one in the garage.
    - I'll get the keys from the kitchen.They're hanging on a nail
    - Bir merdivenimiz olacaktı sanki.
    - Garajda birtane olması lazım.
    - Mutfaktan anahtarları alayım,bir çivi üzerindeler.
  • - You're not cute like a doll. You just look like someone's ordinary kid. When's your birthday?
    - I never had a birthday.
    - When were you first built? When's your "build-day"?
    - I don't know.
    - Bir bebek gibi sevimli değilsin. Herhangi birinin sıradan çocuğuna benziyorsun. Doğum günün ne zaman?
    - Benim hiç doğum günüm olmadı.
    - İlk ne zaman yapıldın? 'Yapılma-günün' ne zaman?
    - Bilmiyorum.
  • - He doesn't even sing the National Anthem at baseball games. He doesn't even hum.
    - lf he had a good voice, he would have used it somewhere.
    - Beyzbol maçlarında Ulusal Marşı bile söylemiyor. Mırıldanmıyor bile.
    - Eğer iyi bir sesi olsaydı, bir yerlerde kullanırdı.
  • - He'd have died for me. And me for him.
    - Does this embarrass you?
    - I had a hard time with my father.
    - He was what, difficult man?
    - He was in the military.
    - Benim için ölürdü. Ben de onun için.
    - Bu seni utandırıyor mu?
    - Babamla zor zamanlar yaşadım.
    - Neydi sorun? Zor bir adam mıydı?
    - Ordudaydı.
  • - You did not tell me this when you hired me.
    - If I had you wouldn't have come. I will gladly pay you double the amount we discussed.
    - Beni tutarken bundan bahsetmediniz.
    - Eğer söyleseydim gelmeyebilirdin. Sana anlaştığımız ücretin iki katını zevkle ödeyebilirim.
  • - Maybe I could research and write an article that might do some justic. But he was so scared. He had this look in his eyes. It was like horror. I stopped doing the story.
    - Belki araştırma yapar ve adalet getirebilecek bir yazı yazardım. ama o çok korkmuştu. Gözlerinde o bakış vardı. Korku ya benziyordu. Ben de hikayeyi bıraktım.
  • - I know some other indoor sports. Come on, now, give me the ball OK... I got a new game. Ripley!. You've had enough fun. What the hell are you?
    - Başka bazı salon sporları biliyorum. Tamam şimdi topu bana verin. Tamam. Yeni bir planım var. Ripley! Yeteri kadar eğlendin. Ne biçim bir haltsın sen?
  • - She needs me.
    - I need you.
    - To help you have a good time.
    - When was the last time we had a good time?
    - Go back to your friends in the bar.
    - Bana ihtiyacı var.
    - Benim sana ihtiyacım var.
    - İyi vakit geçirmene yardımcı olmak için.
    - En son ne zaman iyi vakit geçirdik ki?
    - Bardaki arkadaşlarına geri dön.
  • - If he had turned his gaze 45 degree and stared due east, he might have faced the horizon that hid the Lleyn Peninsula of Wales, which is what he wanted to stare at.
    - Bakış açısını 45 derece çevirseydi ve doğuya doğru baksaydı, asıl bakmak istediği yer olan Galler'in Lleyn Yarımadasını içine alan ufukla karşılaşabilirdi.
  • - I bet you had a hard time being a judge. Seems like Professor Kim made it harder for you.
    - No, I enjoyed it.
    - Bahse girerim yargıç olarak zor anlar yaşadın. Profesör Kim de bu daha da zorlaştırmış gibi görünüyor.
    - Hayır, hoşuma gitti benim.
  • - You must have had some wonderful experiences in Europe.
    - Yes.
    - Would you care to expand that statement?
    - Avrupa’da bazı harika deneyimlerin olmuş olsa gerek.
    - Evet.
    - Bu ifadeyi genişletmeye ilgi duyar mısın?
  • - Mum said father had coughed. And he felt very ill. A handkerchief full of blood... because of coughing of course.
    - Annem babamın öksürdüğünü söyledi. Ardından çok kötülemiş. Bir mendil dolusu kan... ama öksürükten dolayı tabi.

11,648 c?mle
Cümle Sözlük, bir Onur-Hoca projesidir. cumlesozluk.com © 2009 - 2025