- How did you come into my house?
- From Mohan's house. l couldn't come from the front door. So l had to do so.
- Why do you go quietly? - in the darkness like a thief ?
- What is the use of keeping this from you. l go to meet Mohan's wife.
- Evime nasıl girdin?
- Mohan2ın evinden. Ön kapıdan gelemedim. Ben de böyle yapmak zorunda kaldım.
- Neden bu kadar sessizce girdin? - bir hırsız gibi karanlıkta?
- Bunu senden saklamanın ne anlamı var. Mohan'ın karısıyla buluşacağım.
- lt's good you were at home or l would have been very bored.
- l'll bring coffe
- You are spoiling my habits, just had two cups.
- Then one more won't harm.
- Evde olman çok iyi oldu. Yoksa çok sıkılırdım.
- Kahve getireyim.
- Adetlerimi bozuyorsun, daha yeni iki fincan içtim.
- Bir fincan daha birşey yapmaz o zaman.
- They say de Rais had a habbit of choosing some of the best and brightest from his classes and eating them.
- Should I ask why?
- Poor fool thought that by eating their flesh he would gain their youth and therefore become immortal.
- Okay, so what does it mean?
- Don't rush to understand, Rusty. Just listen and feel.
- DeRais'in sınıflarından en iyi ve en parlakları seçip onları yeme alışkanlığı olduğunu söylediler.
- Neden diye sormalı mıyım?
- Zavallı sersem etlerini yiyerek onların gençliklerini kazandığını ve dolayısıyla da ölümsüz olacağını düşünüyormuş.
- - Tamam. yani bu ne anlama geliyor?
- Anlamak için acele etme, Rusty. Sadece dinle ve hisset.
- When he got out, he found out about it. He took me in the woods to a cabin. It had a dirty basement. He locked me in and left.
- Three days...? Who was he to preach?
- He said if I wanted to be a thief, then I ought to know what it was like.
- Çıktığında, onu öğrendi. Beni ormanda bir kulübeye götürdü. Kirli bir bodrumu vardı. Beni kilitledi ve gitti.
- Üç gün mü? Vaaz verecek birisi miki o?
- Eğer bir hırsız olmak istiyorsam, o zaman nasıl birşey olduğunu bilmem gerektiğini söyledi.
- She'd never done that before. I couldn't figure it out. She had a job as a music therapist, which is kind of a teacher for sick kids. So there was enough money.
- Bunu daha önce hiç yapmamıştı. anlayamadım. İş olarak müzik terapistliği yapıyordu, hasta çocuklar için bir tür öğretmenlik. Yeteri kadar parası da vardı yani.
- I gambled in this race. This horse has a good timing. lt's a healthy horse, never had a problem. The jockey is light.
- As far as I know, you've never made 19 grands, have you?
- Bu yarışta oynadım. Bu atın zamanlaması iyi. Sağlıklı bir at, hiç problemi olmadı. Cokey hafif.
- Benim bildiğim kadarıyla, 19 dolar bile kazanamadın bugüne dek, değil mi?
- l'd never realized till this afternoo that you had a teacher.. and a very handsome one, l understand.
- There was a woman there. If l hadn't been a lady, l would have slapped her face.
- Bu öğleden sonraya dek bir öğretmenin... anladığım kadarıyla da yakışıklı bir öğretmenin olduğunu farketmemiştim.
- Orada bir kadın vardı. Eğer bir bayan olmasaydım, suratını tokatlardım.
- That was a year ago. She was all we had to carry. But she could hardly walk so I left her in the hospital. Some woman in labour screamed. That frightened her.
- Bu bir yıl önceydi. Taşıyacağımız tek şey oydu. Ama güçlükle yürüyordu bu yüzden onu hastahanede bıraktım. Doğuran bir kadın çığlık atıyordu ve bu da onu korkuttu.