go
Logo
twitter twitter
çevrimiçi: 1803 kişi  06 May 2025 
 Boşluk doldurma (kelimeler)
 Boşluk doldurma (fiiller)
 Kelime tamamlama
 Fiil tamamlama
 Kelime Eşleştirme
 Fiil Eşleştirme
 Kelime Telaffuzları
 Fiil Telaffuzları
 Fiil çekim testleri

had

had, had, having, has
[have] f. sahip olmak, olmak, elde etmek, almak, yapmak, etmek, kabul etmek, göz yummak, aldatmak, dolandırmak, zorunda olmak, bulunmak
  • - His brother came and helped him.
    - I didn't even know he had a brother.
    - Ağabeyi gelip, ona yardım etti.
    - Ağabeyi olduğunu dahi bilmiyordum.

  • - We gained 2 to 1, and the captain made the goal of the triumph. The truth is that nowe played well, but they..they did not know to play the ball when they had it.
    - 2ye 1 kazandık ve zafer golünü kaptan attı. İşin gerçeği, iyi oynadık, ama onlar top onlara gelince onunla nasıl oynayacaklarını bilmiyorlardı.
  • - We gained 2 to 1, and the captain made the goal of the triumph. The truth is that we played well, but .they did not know to play the ball when they had it.
    - 2ye 1 kazandık ve zafer golünü kaptan attı. İşin gerçeği, iyi oynadık, ama onlar top onlara gelince onunla nasıl oynayacaklarını bilmiyorlardı.
  • - We gained 2 to 1, and the captain made the goal of the triumph. The truth is that we played well, but they..they did not know to play the ball when they had it.
    - 2ye 1 kazandık ve zafer golünü kaptan attı. İşin gerçeği, iyi oynadık, ama onlar top onlara gelince onunla nasıl oynayacaklarını bilmiyorlardı.
  • - "Native American" ... as they like to be called in nowadays. We had nice chat about history of the area. He really opened my eyes.
    - 'Yerli Amerikalı' ... bugünlerde kendilerine denmesinden hoşlandıkları gibi. Bölgenin tarihi hakkında güzel bir sohbet ettik.Gerçeken gözlerimi açtı.
  • - The first leaves of autumn fell a baby boy. And Marian's wish came true. The boy had white hair and he was baptized.
    - Sonbaharın ilk yaprakları bir oğlan çocuğu olarak döküldüler. Ve Marian'in dileği gerçek oldu. Çocuğun beyaz saçları vardı ve vaftiz edilmişti.
  • * Now I've had the time of my life *
    * Hayatımın en güzel
    zamanını yaşadım *
  • '-or next day, maybe,' the Footman continued in the same tone, exactly as if nothing had happened.
    'ya da ertesi gün belki',uşak aynı tonla devam etti,kesinlikle sanki birşey olmamış gibi.
  • 'IF I don't take this child away with me,' thought Alice, 'they're sure to kill it in a day or two: wouldn't it be murder to leave it behind?' She said the last words out loud, and the little thing grunted in reply (it had left off sneezing by this time).
    'Eğer bu çocuğu benimle birlikte götürmezsem,kesinlikle onu bir yada iki gün içerisinde öldürürler diye düşündü:onu arkamda bırakmak cinayet olmaz mı?yüksek sesle son sözleri söyledi ve küçük şey cevap vermek için homurdandı(bu defa hapşırmayı bıraktı.)
  • 'It turned into a pig,' Alice quietly said, just as if it had come back in a natural way.
    'Domuza dönüştü' dedi Alice, sessizce, sanki doğal bir şekilde olmuş gibi.
  • When we had finished, Harker said,
    'Bitirdiğimiz zaman'dedi Harker.
  • 'Perhaps it doesn't understand English,' thought Alice; 'I daresay it's a French mouse, come over with William the Conqueror.' (For, with all her knowledge of history, Alice had no very clear notion how long ago anything had happened.) So she began again: 'Ou est ma chatte?' which was the first sentence in her French lesson-book.
    'Belki de İngilizce anlamıyordur' diye düşündü Alice; 'Bence Fatih William ile birlikte gelen bir Fransız faresi.' (Tüm tarih bilgisiyle Alice'in her şeyin ne kadar zaman önce olup bittiğine dair çok berrak bir fikri yoktu.)Bu nedenle tekrar başladı: "Ou est ma chatte?" Fransızca ders kitabındaki ilk cümleydi.
  • said, You had better come too, captain, before it is too
    "Çok geç olmadan önce, sende gelsen iyi olur kaptan"dedi
  • l thought it was the opposite of odd Guys are drawn to her like bugs around a bug lamp.For four years, l've had the privilege of watching it.
    Tıpkı böcek lambasının çevresindeki böcekler gibi ona doğru çekilmelerinin bu tuhaf adamların aleyhinde olduğunu düşündüm. Dört yıldır bunu izleyebilme ayrıcalığına sahip oldum.
  • I've had much nastier things said about me in the British press than in the Bosnian press.
    Paddy Ashdown
    O,benim hakkımda İngiliz basınında, Bosna basınındakinden daha çirkin şeyler öğrendim,dedi.
  • Ben-Hur and Messala, one Jewish, one Roman had known each other from youth.They disagreed over politics.
    Biri Yahudi, biri Romalı olan Ben- Hur ve Messela gençliğinden beri birbirini tanırlardı. Onların politika hakkında görüşleri uyuşmuyordu.
  • Thousands decided to return home.. ...the last travellers of dark year in Europe.. ...that had displaced 30 million people.
    Binlerce kişi evlerine dönmeye karar verdi.. 30 milyon insanı yerinden oynatan Avrupa'daki karanlık yılların son yolcuları..
  • She had said it was the only house in America where she could imagine being perfectly happy.
    Amerika' daki evde çok mutlu olarak kendini hayal ettiğini söyledi.
  • - She won't talk. Think it's her. While you were upstairs, I had another look at her handwriting. There are disturbing similarities, but nothing conclusive.
    - Konuşmayacak. Bence oydu. Siz yukarıdayken, elyazısına bir kere daha baktım. Rahatsız edici benzerlikler var ama ikna edici birşey yok.
  • - He had his wife's jewellery in the handbag. Seemed worried about it. Asked someone's advice over the phone. Someone not his wife..
    - Çantada karısının mücevherleri vardı. Bu konuda endişeli gözüküyordu. Telefonda birine akıl sordu. Karısından başka birine...

11,648 c?mle
Cümle Sözlük, bir Onur-Hoca projesidir. cumlesozluk.com © 2009 - 2025