go
Logo
twitter twitter
çevrimiçi: 1556 kişi  15 May 2025 
 Boşluk doldurma (kelimeler)
 Boşluk doldurma (fiiller)
 Kelime tamamlama
 Fiil tamamlama
 Kelime Eşleştirme
 Fiil Eşleştirme
 Kelime Telaffuzları
 Fiil Telaffuzları
 Fiil çekim testleri

your

zm. senin, sizin
  • - She said that big people like you should never use the power like that. She says something horrible will happen.
    - Mind your own business!
    - Senin gibi büyük insanların gücü bu şekilde kullanmamaları gerektiğini söyledi. Korkunç bir şey olacak diyor.
    - Sen kendi işine bak!
  • - What's your favorite animal? Do you like birds?
    - He only likes sea creatures.
    - Senin en beğendiğin hayvan nedir? Kuşları sever misin?
    - O sadece deniz yaratıklarını sever.
  • - What's your problem? Ever since the ambush in the car park, you've looked at me like I'm your enemy. Why?
    - I really want to know something. Why weren't you hurt in the car park?
    - Senin derdin ne? Park yerindeki pusudan beri, bana düşmanınmışım gibi bakıyorsun. Neden?
    - Gerçekten bir şeyi bilmek istiyorum. Niçin park yerinde yaralanmadın?
  • - I hope to see you again, come autumn.. If your aunt allows.
    - She isn't too keen. But mum says dancing is no sin.
    - No, its not. Goodbye, Richard!
    - Seni tekrar görmeyi umuyorum, baharda gel. Halan izin verirse.
    - Çok hoşlanmaz. Ama annem dansetmenin günah olmadığını söylüyor.
    - Hayır, değil. Hoşçakal, Richard!
  • - You know how much I Iove you, LoIa. I'd give anything for a kiss
    - You swine! Don't waste your time taIking.
    - Seni ne kadar çok sevdiğimi biliyorsun, Lola. Bir öpücük için herşeyi verirdim.
    - Seni domuz! Konuşarak vaktini harcama!

  • - I was trying.to picture you without your clothes.
    - Excuse me?
    - I didn't mean it like that. I mean, I'm trying to picture you out of uniform. On your day off, in regular clothes.
    - Seni elbiselerin olmadan hayal etmeye çalışıyordum.
    - Pardon?
    - O şekilde demedim. Yani, seni üniformasız hayal etmeyi deniyorum. izin gününde, normal kıyafetlerle.
  • - I was trying.to picture you without your clothes.
    - Excuse me?
    - I didn't mean it like that. I mean, I'm trying to picture you out of uniform. On your day off, in regular clothes.
    - Seni elbiselerin olmadan hayal etmeye çalışıyordum.
    - Pardon?
    - O şekilde demedim. Yani, seni üniformasız hayal etmeyi deniyorum. izin gününde, normal kıyafetlerle.
  • - Haven't I seen you somewhere before?
    - Well, Mrs. Humphrey probably in your garden. I've been pruning your trees for the last three years.
    - Seni daha önce bir yerlerde gördüm mü?
    - Muhtemelen bahçenizde. Ben üç yıldır sizin ağaçlarınızı buduyorum.
  • - You're the author. You're God. You can create whatever comes into your head. Characters we Iike or characters who make us.. want to shut the book and never open it again For example... Shaw was the man with a thick bIond...
    - Thin black moustache.
    - Thin black, yes.
    - Sen yazarsın. Sen Tanrısın. Aklına ne gelirse onu yaratabilirsin. Sevdiğimiz karakterler ya da kitabı kapatmamızı ve bir daha açmamızı isteten karakterler. Mesela Shaw... kalın sarı...
    - İnce siyah bıyıklı.
    - İnce siyah, evet.
  • - You're the author. You're God. You can create whatever comes into your head. Characters we Iike or characters who make us.. want to shut the book and never open it again For example... Shaw was the man with a thick bIond...
    - Thin black moustache.
    - Thin black, yes.

    - Sen yazarsın. Sen Tanrısın. Aklına ne gelirse onu yaratabilirsin. Sevdiğimiz karakterler ya da kitabı kapatmamızı ve bir daha açmamızı isteten karakterler. Mesela Shaw... kalın sarı...
    - İnce siyah bıyıklı.
    - İnce siyah, evet.
  • - What's your business?
    - I'm between careers.
    - Sen ne iş yapıyorsun?
    - Bir işten diğer işe geziyorum.
  • - You don't like all the gifts?
    - That's not the point. l'm concerned...about how you're spending your money.
    - Sen hediyelerden hoşlanmaz mısın?
    - Mesele bu değil. Ben sadece paranı nerelere harcadığın konusuna takıldım.
  • - You, boy! What's your name? I won't bite you. Come over where I can see you. I won't hurt you. I just need to see. You're a machine.
    - I'm a boy.
    - sen çocuk! Adın nedir? Seni ısırmam. Seni görebileceğim bir yere gel. Sana zarar vermeyeceğim. Yalnızca seni görmem gerek. Sen bir makinesin.
    - Ben bir çocuğum.
  • - You're a liar. I don't think your intentions are honorable .
    - Well, no. I'm a bounty hunter. It's not generally considered honorable.
    - Sen bir yalancısın.Niyetin de iyi değil.
    - Ben bir kelle avcısıyım. Genellikle yaptığım işi pek şerefli bir iş olarak görmezler.
  • - You killed your mother!
    - No! She wasn't my mother. I was adopted. A jackal!
    - You were born of a jackal?
    - Yes. Born in the image of the greatest power in the world.
    - Sen anneni öldürdün!
    - Hayır! O annem değildi. Ben evlatlığım. Bir çakalım.
    - Sen bir çakaldan mı doğdun?
    - Evet. Dünyadaki en büyük gücün sureti olarak doğdum.
  • - Your Honor... - That's enough, Mr...
    - Sayın hakim... - Bu kadar yeter, Bay...

  • - What is there to fight for? Life is a beautiful, magnificent thing. Even to a jellyfish. You have your art, your dancing!
    - But I can't dance without legs!
    - Savaşmak ne diye? Hayat güzel, muhteşem bir şey. Bir deniz anası için bile. Sanatın var, dansın var.
    - Ama bacaklarım olmadan dans edemem.
  • - I'd gladly assist you, counting your political pursuits!
    - I have absolutely no political pursuits.
    - Sana zevkle yardım ederim, politik çıkarlarına bakarak.
    - Benim politik çıkarlarım yok.
  • - l promise you: once you finish your task here, we'll get enough money to go home. And we will never kill again.
    - Fatty, good job! One is wounded another is shot in head.
    - Sana söz veriyorum; buradaki işini bitirir bitirmez, eve gitmeye yetecek kadar paramız olacak. Ve bir daha asla öldürmeyeceğiz.
    - İyi iş Fatty! Birisi yaralı, diğeri kafasından vurulmuş.
  • - I am calling you. Don't you hear? Out of your room, Jin. I am going to a US business trip for a whole month. l have deposited the money into your account, for your necessities.
    - The money you gave me last month is still in my account.
    - Sana sesleniyorum. Duymuyor musun? Odandan çık, Jin. Bir aylığına Amerika'ya iş gezisine gidiyorum. Gereksinimlerin için hesabına para yatırdım.
    - Bana geçen ay verdiğin para hala hesabımda duruyor.

10,627 c?mle
Cümle Sözlük, bir Onur-Hoca projesidir. cumlesozluk.com © 2009 - 2025