go
Logo
twitter twitter
çevrimiçi: 1572 kişi  15 May 2025 
 Boşluk doldurma (kelimeler)
 Boşluk doldurma (fiiller)
 Kelime tamamlama
 Fiil tamamlama
 Kelime Eşleştirme
 Fiil Eşleştirme
 Kelime Telaffuzları
 Fiil Telaffuzları
 Fiil çekim testleri

your

zm. senin, sizin
  • -Yet, despite that fear, despite that risk to your life you looked at their faces as they left?
    -Yes, I did.
    - Yine de o korkuya rağmen, hayatını riske atmana rağmen giderlerken yüzlerine mi baktın?
    - Evet, baktım.
  • - I'll bring it christmas eve. My last stop, because then i'm off to Jersey. Don't forget to hang your stocking.
    - Yılbaşında getireceğim. Son durağım olacak çünkü sonra Jersey'e gideceğim. Çorabını asmayı unutma!
  • - ?s that your dinner?
    - ? love your chicken.
    - Yemeğin mi o?
    - Nefis tavuk yapıyorsun.
  • - My dinner was fine.
    - Your diner? I put it back in the oven and turned everything up high...and I watched till it burned black.
    - Yemeğim iyidi.
    -Yemeğin? Yemeğini fırına tekrar koyup en yüksek dereceyi açtım..ve yemeğin kapkara olana dek yanışını izledim.
  • - I'll go tomorrow or the next day. - No, you have your ticket.
    - Yarın veya diğer gün giderim. - Hayır, biletin var.

  • - Tomorrow will start investigating
    - Good! If he wants to investigate, he must open the jail for Adela!
    - Of course, sir!
    - By tomorrow night, Adela will be back in your hands!
    - Yarın soruşturma başlayacak.
    - İyi. Eğer soruşturmak istiyorsa, hapishaneyi Adela için açmalı.
    - Elbette, efendim.
    - Yarın akşama kadar, Adela elinizde olacak.
  • - He left your bed, to wind up in the claw of the most evil of creatures. What lack of respect for you! That woman is your rival, and our worst enemy. Let's work together for her downfall.
    - Yaratıkların en kötüsünün pençesine düşmek için senin yatağını bıraktı. Sana karşı ne büyük bir saygı eksiği. Bu kadın senin rakibin, bizim en büyük düşmanımızdır. Haydi hep birlikte onun çoküşü için çaışalım.
  • - What sacred deed did God give you your talent?For what did you deserve it?
    - Lord, I don't want to say this.
    - Yaptığın hangi iyilik için Tanrı sana bu yeteneğini verdi? Ne yaptın da bunu hakettin?
    - Efendim, bunu konuşmak istemiyorum.
  • - Will, that's my dad.. ...he likes your mum, and I think she's keen on him.
    - She's not keen on him! She's only keen on me!
    - Will, bu benim babam... anneni seviyor ve sanırım o da babamdan hoşlanıyor.
    - Ondan hoşlanmıyor! O sadece benden hoşlanıyor!
  • - Was your trip from Washington tiring?
    - The heat on the train was dreadful but all travel has its hardships.They're worth it, just to get away.
    - Washington yolculuğun yorucu muydu?
    - Trendeki sıcaklık korkunçtu ama her yolculuğun kendi sıkıntıları olur. Ama uzaklara gitmek için buna değer.
  • - I'll break every bone in your body. - It's all right It's nothing, nothing at all Just a little misunderstanding. - Let her go, will you? - A small difference of opinion. It's absolutely nothing.
    - Vücudundaki bütün kemikleri kıracağım. - Hadi. Bir şey yok. Hiç birşey yok. Sadece bir yanlış anlama. - Bırak onu, tamam mı? - Sadece küçük bir fikir ayrılığı, başka birşey değil.
  • - And you are defending him. I'm sick of his jealousy
    - He's a little jealous of your success.
    - He's jealous of us. And you know it.
    - Was there anything between you?
    - Sometimes, we fooled around with other guys.
    - Ve sen onu savunuyorsun. Kıskançlığından bıktım.
    - Başarını biraz kıskanmış.
    - Bizi kıskanıyor. Ve sen bunu biliyorsun.
    - Aranızda birşey var mıydı?
    - Bazen diğer çocuklarla birlikte takılırdık.
  • - I'm sorry to hear that.
    - Don't want your pity.
    - Üzüldüm.
    - Acımanı isteyen yok.
  • - Sorry, I don't know your name.
    - Joe Pitt, I'm with Justice Wilson.
    - I know that Counselor Pitt.
    - Are you okay?
    - Yes, thanks.
    - What a nice man.
    - Not so nice.
    - What?
    - Not so nice. Nothing.
    - What's wrong?
    - Forget it. Thanks for asking. I mean, it really is nice of you.
    - Üzgünüm. İsminimizi bilmiyorum.
    - Joe Piyy, Yargıç wilson'la birlikteyim.
    - Bunu biliyorum, Danışman Pitt.
    - İyi misiniz?
    - Evet, teşekkürler.
    - Ne hoş bir adam.
    - O kadar da hoş değil.
    - Ne?
    - O kadar da hoş değil. Hiçbir şey.
    - Mesele nedir?
    - Unutun gitsin. Sorduğunuz için teşekkürler. yani, o sizin hoşluğunuz.
  • - I want you to picture her clothes. Only her clothes, very clearly in your mind.
    - She carries a red handbag...
    - Üstündekileri hayal etmeni istiyorum. Sadece giydiklerini, zihninde net bir şekilde.
    - Bir kadınçantası taşıyor...
  • - They risk their lives for their country.
    - Country isn't your blood.
    - Ülke için tehlikeye atılıyorlar.
    - Ülke, aileye benzemez.
  • - Can't sleep? Me neither. Want to go somewhere?
    - Now? It's 3 a. m. The whole world is sleeping.
    - Not the whole world.
    - Is this a date?
    - Just an appointment.
    - We can rest, if you want.
    - Well, then rest. See you later. I wish we could go swimming. Why can't we?
    - In our clothes? Oh, my God! You can't take off your clothes in a state park!
    - You need to learn to take a day off. Come on!
    - Uyuyamadın mı? Ben de. Bir yere gitmek ister misin?
    - Şimdi mi? Saat sabahın 3'ü. tüm dünya uyuyor.
    - Tüm dünya değil.
    - Bu bir randevu mu?
    - Hayır bir buluşma.
    - Dinlenebiliriz, istersen.
    - Peki, dinlen o zaman. Sonra görüşürüz. Keşke yüzmeye gidebilseydik. Neden gidemiyoruz?
    - Elbiselerimizle mi? Oh aman Tanrım! Devlet parkında kıyafetlerini çıkaramazsın.!
    - Bir gün izin yapmayı öğrenmen gerek. Hadi ama!
  • - What is your nationality? French? Belgian? British
    - Yeah.
    - Yes, what?
    - British.
    - What were you doing on the island?
    - Fishing.
    - You are aware the punishment for giving false testimony is death by hanging?
    - Uyruğun nedir? Fransız? Belçikalı? İngiliz?
    - Evet.
    - Evet ne?
    - İngiliz.
    - Adada ne yapıyordun?
    - Balık tutuyordum.
    - Yanlış ifade vermenin cezasının asılarak ölüm olduğundan haberdar mısın?
  • - You're avoiding. Whenever I call, you're at home or you're doing mambo with your landlady. It's not healthy.
    - Umursamıyorsun. Ne zaman arasam ya evdesin ya da ev sahibinle mambo yapıyorsun. Bu sağlıklı değil.
  • - I hope, you like the stew.
    - Oh ya. Hey there he is. How are you ?
    - Good, good, can I take your jacket ?
    - Sure. Here we go. Something burning ?
    - Oh! No, no, no. I've just burnt a couple of matches out there.
    - Umarım, güveçi seversin.
    - a evet. ah işte orada. Nasılsın?
    - İyiyim, iyiyim, ceketini alabilir miyim?
    - Elbette. Al bakalım. Birşey mi yanıyor?
    - Oh! Hayır, hayır hayır. Birkaç kibrit yaktım da oralarda.

10,627 c?mle
Cümle Sözlük, bir Onur-Hoca projesidir. cumlesozluk.com © 2009 - 2025