go
Logo
twitter twitter
çevrimiçi: 1473 kişi  05 May 2025 
 Boşluk doldurma (kelimeler)
 Boşluk doldurma (fiiller)
 Kelime tamamlama
 Fiil tamamlama
 Kelime Eşleştirme
 Fiil Eşleştirme
 Kelime Telaffuzları
 Fiil Telaffuzları
 Fiil çekim testleri

if

i. şüphe, şart
bğ. eğer, ise
  • - If you let me we'll never bother you again.
    - Okay. Uh. Tomorrow, 4:00 in front of the concert hall?
    - You mean it?
    - I promise.
    - Eğer beni bırakırsan, seni tekrar rahatsız etetmeyiz.
    - Peki. O zaman yarın 4'te konser salonunun önünde.
    - Gerçekten mi?
    - Söz.
  • - If I can get word from your family.. ...will you and the others accept my leadership?
    - Yes. And if you can't, will you step aside for another?
    - Eğer ailenden söz alabilirsem... sen ve diğerleri liderliğimi kabul edecek misiniz?
    - Evet. Ya alamazsan... sen başka biri için kenara çekilecek misin?
  • - Eat some leaf if you're hungry.
    - Then why don't you have it? Too dirty?
    - I am not stupid like you.
    - Eğer açsanız, biraz yaprak yiyin.
    - Öyleyse neden sen yemiyorsun? Çok mu kirli?
    - Ben sizin gibi aptal değilim.
  • - Eh Prime Minister, we do have some lovely jelly in the pantry. I don't know if you'd be interested.
    - Don't patronise me, you lmiddle class person!
    - E Başbakanım kilerde çok güzel jölemiz var. İlgilenir miydiniz, bilmiyorum.
    - Bana patronluk taslama, seni orta sınıf insanı!
  • - You look so cool when you slapped me last night.
    - lf you don't wake up, I will kick you.
    - What if that still doesn't work?
    - Then I'll die.
    - Dün gece beni tokatladığında çok havalı görünüyordun.
    - Eğer uyanmazsan, tekmelerim de.
    - Eğer hala işe yaramazsa.
    - O zaman ölürüm.
  • - I've heard your woman is pregnant..
    - So If you do me one last favour, ... I'll be very generous in return...
    - Duydum ki karın hamileymiş.
    - Evet. Bu arada bana bir konuda yardım edersen bende sana karşılığında oldukça cömert davranırım.
  • - Go ahead, kiII me now, if that'II make you happy.
    - Devam et, seni mutlu edecekse, şu an öldür beni.
  • - I don't think they will continue more.
    - Who knows you're here?
    - Nobody.
    - What happens to me if this leaks?
    - We can protect you.
    - Oh, yeah. Sure.Okay.
    - We can call off the investigation.
    - Daha fazla sürdüreceklerini sanmıyorum.
    - Buraya geldiğini kim biliyor?
    - Hiç kimse.
    - Bu sızarsa bana ne olur?
    - Seni koruyabiliriz.
    - Oh, evet. Tabi. Tamam.
    - Soruşturmayı erteleyebiliriz.
  • - I would be very sorry ma'am.. if my humble request...
    - You're the limit. I've never seen such insolence.
    - I understand. Yes, I understand. Who am I...to ask such a thing from you?
    - Çok özür dilerim hanımefendi... eğer benim bu mütevazi ricam...
    - Sen limitini aştın. Böyle cüretkarlık görmedim.
    - anlıyorum. Evet. Anlıyorum. Sizden böyle bir şey isteyecek kim oluyorum ki be?
  • - It looks very nice. Why don't we give the bed a trial?
    - Trial? Macon? You've never asked if I slept with anyone while we were separated. Don't you want to know?
    - No.
    - I think you'd wonder.
    - Well, I don't.
    - Çok hoş görünüyor. Neden yatağa bir deneme yapmıyoruz?
    - Deneme mi? Macon? Biz ayrıyken kimseyle yatıp yatmadığımı hiç sormadın. Bilmek istemiyor musun?
    - Hayır.
    - Bence merak edersin.
    - Eh, etmiyorum.
  • - Very exciting. Be mindful of whom you came with tonight.
    - As if it was possible to forget.
    - It was an evening of triumph, yes?
    - Çok heyecanlı. Bu gece kiminle geldiğin konusunda dikkatli ol.
    - Unutmak mümkünmüş gibi.
    - Zafer gecesiydi, değil mi?
  • - I love kids. Yeah. I like messing about with them. Doing kid things. I'd have been disappointed if you didn't have a child.
    - Why do you say that?
    - God knows. Mainly because I thought this was our child.
    - Çocukları severim. evet. Onlarla vakit geçirmeyi seviyorum. Çocukça şeyler yapmayı. Eğer çocuğun olmasaydı, hayal kırıklığına uğrardım.
    - Neden böyle söylüyorsun?
    - Tanrı bilir. Aslında onun bizim çocuğumuz olduğunu düşündüğüm için.
  • - When he got out, he found out about it. He took me in the woods to a cabin. It had a dirty basement. He locked me in and left.
    - Three days...? Who was he to preach?
    - He said if I wanted to be a thief, then I ought to know what it was like.
    - Çıktığında, onu öğrendi. Beni ormanda bir kulübeye götürdü. Kirli bir bodrumu vardı. Beni kilitledi ve gitti.
    - Üç gün mü? Vaaz verecek birisi miki o?
    - Eğer bir hırsız olmak istiyorsam, o zaman nasıl birşey olduğunu bilmem gerektiğini söyledi.
  • - I said play!
    - Michael, please. Perhaps if I play first, it might encourage the "Fräulein".Why don't you let me try?
    - Stop it!
    - Çal dedim!
    - Michael lütfen. Belki önce ben çalarsam, bu “Frölayn”i cesaretlendirebilir. Niçin denememe izin vermiyorsun?
    - Kes şunu!
  • - QuicKly, get a ladder! Is this how you keep an eye on him? How did he get up there? I
    - I'll hammer you into the ground. How did you get up there? If you fall, you'll break every bone.
    - Çabuk! Bir merdiven getir! Ona böyle mi göz kulak oluyorsun? Oraya nasıl çıktı?
    - Seni yere çivileyeceğim. Oraya nasıl çıktın? Eğer düşersen bütün kemiklerin kırılır.
  • - Replicants are either a benefit or a hazard .
    - If they're a benefit, it's not my problem.
    - Cumhuriyetçiler ya avantaj ya da risk.
    - Eğer avantajlarsa, bu benim problemim değil.
  • - Nothing serious, really. He met with an accident once and hurt his knee. We gave him the best treatment, but he's psyched now. He thinks he might fall, if he tried to walk.
    - Ciddi birşey yok, gerçekten. Bir keresinde kaza geçirmiş ve dizini yaralamış. En iyi tedaviyi uyguladık. Ama şu anda kendini aldatıyor. Eğer yürümeyi denerse, düşeceğini zannediyor.
  • - Charlie was just about to go to bed, weren't you?
    - Bye. And I just ordered a pizza. I didn't know if you're hungry or not.
    - Charlie de şimdi yatmaya gidiyordu, değil mi?
    - Bay. Az önce pizza sipariş ettim. Aç olup olmadığınızı bilmiyordum.
  • - This is based on your assumption that Kane parked $100 milllon in the bank.
    - If I get on their network I can verify her balance.
    - Bütün bunlar Kane'in bankaya 100 milyon dolar yatırdığı varsayımına dayanıyor.
    - Eğer ağlarına girebilirsem, hesap bakiyesini kontrol edebilirim.
  • - You stay here with Napol and if for any reason the engines shut down...
    - I will restore the green knob.
    - Yes. Restore the green knob. Do that, and I'll find you something to eat.
    - Burada, Napol ile kal ve eğer herhangi bir nedenle makineler kapanırsa...
    - Yeşil tutacağı eski haline getireceğim.
    - evet. yeşil tutacağı eski haline getir. Bunu yap ve ben sana yiyecek birşeyler bulacağım.

12,670 c?mle
Cümle Sözlük, bir Onur-Hoca projesidir. cumlesozluk.com © 2009 - 2025