go
Logo
twitter twitter
çevrimiçi: 1140 kişi  22 Haz 2025 
 Boşluk doldurma (kelimeler)
 Boşluk doldurma (fiiller)
 Kelime tamamlama
 Fiil tamamlama
 Kelime Eşleştirme
 Fiil Eşleştirme
 Kelime Telaffuzları
 Fiil Telaffuzları
 Fiil çekim testleri

go

went, gone, going, goes
f. gitmek
i. gidiş
  • - There he is, up there.
    - Come down, Teo! You'll hurt yourself. QuicKly, get a ladder. I'll go up. Is this how you keep an eye on him? How did he get up there?
    - İşte orada, yukarıda.
    - Aşağı in, Teo. Bir yerine birşey olacak. Çabuk, bir merdiven getir. Yukarı çıkacağım. Ona bu şekilde mi göz kulak oluyorsun? Oraya nasıl çıktı?
  • - I have to pee.
    - I'll go with you.
    - No, I want to pee outside. I'll work on my car.
    - I could kick that jack away.
    - Since when do you repair cars?
    - Since today.
    - Maybe you should be a mechanic.
    - İşemem gerek.
    - Seninle geleyim.
    - Hayır, ben dışarıda işemek istiyorum.Arabamın üzerinde çalışacağım.
    - Krikoyu ben halledebilirim.
    - Ne zamandan beri araba tamir ediyorsun?
    - Bugünden itibaren.
    - Belki de tamirciliğe başlamalısın.
  • - How will you go about conducting your investigations, Dr. Markway?
    - I shall occupy the house with a group of carefully selected assistants.
    - İncelemelerinizi nasıl devam ettireceksiniz, Dr. Markway?
    - Evde, dikkatlice seçilmiş bir grup asistanla oturacağım.
  • - What do you mean, interested? What's so interesting about her?
    - Okay, Marcus, here. Here's my last scrap of dignity. Enjoy it. I want to go out with her.Okay? I'd like her to be my girlfriend.
    - İlgili demekle ne kastediyorsun? Onunla ilgili bu kadar ilginç olan ne?
    - Tamam, Marcus, işte. İşte saygınlığımın son kırıntısı. Tadını çıkar. Ben onunla dışarı çıkmak istiyorum. Tamam mı? Kız arkadaşım olmasını istiyorum.
  • - Go in, quick l save it for you. Eat!
    - Did you save it for me?
    - The maids don't know. Eat more!
    - Very delicious. Where's Dragon?
    - He's on the Casino Cruises, he'll be back early morning for a trip to Taiwan. You've to finish it.
    - No, l've to save some for my brother.
    - You guys are good brothers
    - İçeri gel, çabuk. Senin için sakladım. Ye!
    - Benim için mi sakladın?
    - Hizmetçiler bilmiyor. Daha çok ye!
    - Çok lezzetli. Dragon nerede?
    - Casino teknesinde, yarin sabah Tayvan'a bir gezi için erken dönecek. Onu bitirmen gerek.
    - Hayır. Biraz kardeşime ayırmalıyım.
    - Sizler iyi kardeşsiniz.
  • - We couldn't find anything.
    - So no more treatment.
    - There's nothing to treat. You're healthy.
    - So I can go home?
    - Of course. Good luck!
    - Hiçbir şey bulamadık.
    - Artık tedavi yok yani...
    - Tedavi edecek birşey yok. Sağlıklısın.
    - Yani eve gidebilirim, öyle mi?
    - Elbette. Bol şans!
  • - Hey... Where are you going?
    - To the lavatory.
    - To urinate?
    - Yes!
    - I'll go with you!
    - You first!
    - In fact I don't quite need to. Is it funny?
    - Hey... Nereye gidiyorsun?
    - Tuvalete.
    - İşemek için mi?
    - Evet.
    - Seninle geleyim.
    - İlk sen gir.
    - Aslında o kadar da ihtiyacım yok. Komik mi bu?
  • - You're covered in chocolate.
    - I hate you.
    - He was kidding around. And you go wash your jeans .
    - You make me sick, all of you!
    - Don't get mad, sweets!
    - Leave me alone! I'm going to bed.
    - Heryerin çikolata oldu.
    - Senden nefret ediyorum.
    - Sadece şaka yapıyordu. Git de kot pantolonunu yıka.
    - Bni sinir ediyorsunuz, hepiniz!
    - sinirlenme, tatlım!
    - Beni rahat bırakın! Ben yatmaya gidiyorum.
  • - Everyone was waiting for you.
    - l had to go to a party. l came home early, my wife was out. The house was locked.
    - This house is also yours.
    - So l came here. lt's good you were at home.
    - Herkes seni bekliyordu.
    - Bir partiye gitmem gerekiyordu. Eve erken geldim, karım dişardaydı. Ev kilitliydi.
    - Burası senin de evin.
    - Ve buraya geldim. Evden olman da iyi oldu.
  • - I've aIways been a bum.
    - This is a great beginning. He's honest about himseIf.
    - Go on, hug your brother.
    - But...
    - Her zaman bir serseri oldum.
    - Harika bir başlangıç. Kendisiyle ilgili dürüst.
    - Hadi. Sarıl kardeşine.
    - Ama...
  • - Go to the zoo, believe me, the cobras, elephants.. and seals will understand your language.
    - No! I'm going with you.
    - As you wish.
    - Don't leave me here alone!
    - Hayvanat bahçesine git, inan bana, kobralar, filler... ve foklar senin dilinden anlayacaktır.
    - Hayır! Seninle geliyorum.
    - Nasıl istersen.
    - Beni burada yalnız bırakma!
  • - No, it's 35 years of marriage talking. Women protect their privacy. You never go in their handbags. lt's always, ''Bring me my purse.''
    - Hayır. Burada 35 yıllık evlilik konuşuyor. Kadınlar mahremiyetlerini korurlar. Asla çantalarına bakamazsın. Her zaman ''Çantamı getir!'' derler.
  • - No, sweetie. I gotta go to work.
    - Will you pick us up later?
    - Hayır, tatlım. İşe gitmeliyim.
    - Bizi sonra alacak mısın?

  • - No, Sharon! I won't go into that hole with you. I'm over that shit.
    - You're still scared of him.
    - You know what? You shouldn't come here in your uniform. People will think we're in trouble.
    - Nice seeing you too.
    - Hayır, Sharon! Seninle o deliğe girmeyeceğim. Bu boku bitirdim.
    - Hala ondan korkuyorsun.
    - Biliyor musun? Buraya üniformanla gelmemelisin. İnsanlar başımızın dertte olduğunu düşünecek.
    - Seni görmek de güzel.
  • - She saved my life. I slept in the chair. Being in the hospital upsets me,reminds me of things. I had the most peculiar dream. I have to go now.
    - Hayatımı kurtardı. Sandalyede uyudum. Hastahane de olmak beni üzüyor, bana bazı şeyler hatırlatıyor. Hayatımdaki en garip rüyayı gördüm. Şimdi gitmeliyim.
  • - Let's go. We got a lot of work to do. - All right.
    - Hadi gidelim, yapacak çok işimiz var. - Tamam.

  • - So go ahead. Tell him. - Well...
    - Hadi devam et. Söyle. - Şey...

  • - As the days go by, the sun rises higher and remains above the horizon even at nights. The female bear continues to hunt.
    - Günler geçtikçe, güneş daha yukarı yükselir ve geceleri dahi ufuk çizgisinin üstünde kalır. Dişi ayı ise avlanmaya devam eder.
  • - You can go jump in the lake.. because I am not afraid of you. Or death. Or hell... Or anything!
    - Göle atlayabilirsin... çünkü senden korkmuyorum. Ya da ölümden. Ya da cehennemden... Ya da herhangi birşeyden.
  • - I have to go.
    - Can I go with you?
    - Gitmeliyim.
    - Seninle gelebilir miyim?

6,473 c?mle
Cümle Sözlük, bir Onur-Hoca projesidir. cumlesozluk.com © 2009 - 2025