- There he is, up there.
- Come down, Teo! You'll hurt yourself. QuicKly, get a ladder. I'll go up. Is this how you keep an eye on him? How did he get up there?
- İşte orada, yukarıda.
- Aşağı in, Teo. Bir yerine birşey olacak. Çabuk, bir merdiven getir. Yukarı çıkacağım. Ona bu şekilde mi göz kulak oluyorsun? Oraya nasıl çıktı?
- I have to pee.
- I'll go with you.
- No, I want to pee outside. I'll work on my car.
- I could kick that jack away.
- Since when do you repair cars?
- Since today.
- Maybe you should be a mechanic.
- İşemem gerek.
- Seninle geleyim.
- Hayır, ben dışarıda işemek istiyorum.Arabamın üzerinde çalışacağım.
- Krikoyu ben halledebilirim.
- Ne zamandan beri araba tamir ediyorsun?
- Bugünden itibaren.
- Belki de tamirciliğe başlamalısın.
- What do you mean, interested? What's so interesting about her?
- Okay, Marcus, here. Here's my last scrap of dignity. Enjoy it. I want to go out with her.Okay? I'd like her to be my girlfriend.
- İlgili demekle ne kastediyorsun? Onunla ilgili bu kadar ilginç olan ne?
- Tamam, Marcus, işte. İşte saygınlığımın son kırıntısı. Tadını çıkar. Ben onunla dışarı çıkmak istiyorum. Tamam mı? Kız arkadaşım olmasını istiyorum.
- Go in, quick l save it for you. Eat!
- Did you save it for me?
- The maids don't know. Eat more!
- Very delicious. Where's Dragon?
- He's on the Casino Cruises, he'll be back early morning for a trip to Taiwan. You've to finish it.
- No, l've to save some for my brother.
- You guys are good brothers
- İçeri gel, çabuk. Senin için sakladım. Ye!
- Benim için mi sakladın?
- Hizmetçiler bilmiyor. Daha çok ye!
- Çok lezzetli. Dragon nerede?
- Casino teknesinde, yarin sabah Tayvan'a bir gezi için erken dönecek. Onu bitirmen gerek.
- Hayır. Biraz kardeşime ayırmalıyım.
- Sizler iyi kardeşsiniz.
- You're covered in chocolate.
- I hate you.
- He was kidding around. And you go wash your jeans .
- You make me sick, all of you!
- Don't get mad, sweets!
- Leave me alone! I'm going to bed.
- Heryerin çikolata oldu.
- Senden nefret ediyorum.
- Sadece şaka yapıyordu. Git de kot pantolonunu yıka.
- Bni sinir ediyorsunuz, hepiniz!
- sinirlenme, tatlım!
- Beni rahat bırakın! Ben yatmaya gidiyorum.
- Everyone was waiting for you.
- l had to go to a party. l came home early, my wife was out. The house was locked.
- This house is also yours.
- So l came here. lt's good you were at home.
- Herkes seni bekliyordu.
- Bir partiye gitmem gerekiyordu. Eve erken geldim, karım dişardaydı. Ev kilitliydi.
- Burası senin de evin.
- Ve buraya geldim. Evden olman da iyi oldu.
- Go to the zoo, believe me, the cobras, elephants.. and seals will understand your language.
- No! I'm going with you.
- As you wish.
- Don't leave me here alone!
- Hayvanat bahçesine git, inan bana, kobralar, filler... ve foklar senin dilinden anlayacaktır.
- Hayır! Seninle geliyorum.
- Nasıl istersen.
- Beni burada yalnız bırakma!
- No, Sharon! I won't go into that hole with you. I'm over that shit.
- You're still scared of him.
- You know what? You shouldn't come here in your uniform. People will think we're in trouble.
- Nice seeing you too.
- Hayır, Sharon! Seninle o deliğe girmeyeceğim. Bu boku bitirdim.
- Hala ondan korkuyorsun.
- Biliyor musun? Buraya üniformanla gelmemelisin. İnsanlar başımızın dertte olduğunu düşünecek.
- Seni görmek de güzel.
- She saved my life. I slept in the chair. Being in the hospital upsets me,reminds me of things. I had the most peculiar dream. I have to go now.
- Hayatımı kurtardı. Sandalyede uyudum. Hastahane de olmak beni üzüyor, bana bazı şeyler hatırlatıyor. Hayatımdaki en garip rüyayı gördüm. Şimdi gitmeliyim.