- lt's been good seeing you, Ken. There's so much to talk about.
- Sorry. l'm in such a hurry.
- Can't we have a cocktail?
- l really am in a hurry.
- l've so much to say to you.
- Why don't you give me a card? I'll call you.
- Seni görmek gerçekten güzeldi, Ken. Konuşacak çok şey var.
- Üzgünüm. Öyle acelem var ki.
- Bir içki içemez miyiz?
- Gerçekten çok acelem var.
- Sana söyleyecek çok şeyim var.
- Neden bana bir kartını vermiyorsun? Seni ararım.
- We're going to get you home. Get him a cab!
- Give me a gin and tonic.
- Last call was half an hour ago.
- Give me one or I'll kill you.
- Just one.
- Seni eve götürüyoruz. Ona bir taksi çağırın!
- Bana bir cin-tonik verin.
- Son servis yarım saat önceydi.
- Bana bir tane ver, yoksa seni öldürürüm.
- Sadece bir tane.
- I haven't got to know you very well, but i cant tell from our brief conversation, that you are a very thoughtful young man. Everybody els could be terrific people. In conclusion, I just want to say on this special day, on this very special day, that I am very pleased that you are here !
- Seni çok iyi tanıyamadım, ama kısa konuşmamızdan yola çıkarak senin düşünceli genç bir adam olduğunu söyleyebilirim. Diğer herkes muhteşem insan olabilir. Sonuç olarak, Bu özel günde, bu çok özel günde... burada olduğuna çok sevindiğimi söylemek istiyorum.
- Won't you let me take you on a sea cruise? Baby, won't you join me, please? Oh, baby, please, I don't like begging, but now I'm on bended knee.
- Seni bir deniz yolculuğuna çıkarmama izin verir misin? Bebeğim, lütfen bana katılır mısın? Oh bebeğim lütfen, yalvarmak hoşuma gitmiyor ama şu anda dizlerimin üzerindeyim.
- Do you think Wendy will love you?
- Yes, she gave me a number and said after l kill Dragon, l can contact her uncle. And he'll help get us back home.
- I hope it's true. lf you trust her, don't suspect her. lf she lies to you, you shouldn't linger.
- He doesn't treat me as a human being. He only likes to beat me. l can kill him
- Sence Wendy seni sevecek mi?
- Bana bir numara verdi ve Dragon'ı öldürdükten sonra amcasıyla kontağa geçebilecğimi söyledi. VeVe o da eve dönmemize yardım edecek.
- Umarım doğrudur. Eğer ona güveniyorsan, ondan şüphelenme. Eğer sana yalan söylerse, oyalanmamalısın.
- Bana insanmışım gibi davranmıyor. Beni dövmek hoşuna gidiyor sadece. Onu öldürebilirim.
- You're the author. You're God. You can create whatever comes into your head. Characters we Iike or characters who make us.. want to shut the book and never open it again For example... Shaw was the man with a thick bIond...
- Thin black moustache.
- Thin black, yes.
- Sen yazarsın. Sen Tanrısın. Aklına ne gelirse onu yaratabilirsin. Sevdiğimiz karakterler ya da kitabı kapatmamızı ve bir daha açmamızı isteten karakterler. Mesela Shaw... kalın sarı...
- İnce siyah bıyıklı.
- İnce siyah, evet.
- You're the author. You're God. You can create whatever comes into your head. Characters we Iike or characters who make us.. want to shut the book and never open it again For example... Shaw was the man with a thick bIond...
- Thin black moustache.
- Thin black, yes.
- Sen yazarsın. Sen Tanrısın. Aklına ne gelirse onu yaratabilirsin. Sevdiğimiz karakterler ya da kitabı kapatmamızı ve bir daha açmamızı isteten karakterler. Mesela Shaw... kalın sarı...
- İnce siyah bıyıklı.
- İnce siyah, evet.
- There's such a difference between you and Raveena. You need looks and luck to marry such a wealthy girl. You lack both. I know very well......the broken heart, affects the brains, too.
- Sen ve Raveena arasında şöyle bir fark var. Böyle varlıklı bir kızla evlenmek için görüntüye ve şansa ihtiyacın var. ama sende ikisi de eksik. Kırık bir kalbin beyni de etkilediğini... çok iyi biliyorum.
- What did you say?
- I want a divorce, Macon, I rented an apartment downtown.
- Honey, listen, it's been a hard year. We've had a hard time. People who lose a child often feel this way.
- Sen ne dedin?
- Boşanmak istiyorum. Macon, şehir merkezinde bir daire kiraladım.
- Tatlım, dinle. Çok zor bir yıl oldu. Çok zor zamanlar geçirdik. Çocuğunu kaybeden kişiler genellikle bu şekilde hissederler.