go
Logo
twitter twitter
çevrimiçi: 85 kişi  19 May 2024 
 Boşluk doldurma (kelimeler)
 Boşluk doldurma (fiiller)
 Kelime tamamlama
 Fiil tamamlama
 Kelime Eşleştirme
 Fiil Eşleştirme
 Kelime Telaffuzları
 Fiil Telaffuzları
 Fiil çekim testleri

time

f. zamanlama yapmak
i. zaman, vade
  • The practice of writing poetry, combined with the time constraints of production, engendered Southey's concise style of prose
    Üretmenin verdiği baskının yanısıra,şiir yazma alışkanlığı Southey’in az ve öz olan düzyazı stilinin oluşmasını sağladı.
  • when the time comes for you to go to college, Grandmommy is going to buy you a new car.
    üniversiteye başlama zamanı geldiğinde, babaannen sana araba alacak.

  • He bought a country house three years ago and bought a Jaguar at the same time.
    Üç yıl önce bir kır evi satın aldı ve aynı zamanda bir Jaguar aldı.

  • The three-hour time difference threw me.
    Üç saatlik zaman farkı beni mahvetti.

  • That's a long time I feel close to you, Joe Do I advise you well?-You've been an incredible friend, Roy
    Uzun zamandır kendimi sana yakın hissediyorum, sana yeterince iyi yol gösterebiliyor muyum Joe?- Sen inanılmaz bir arkadaşsın, Roy.
  • Well,you have given me back something I lost a long time ago.
    Uzun zaman önce kaybettiğim bir şeyi sen bana geri verdin.

  • something I lost a long time ago.
    uzun zaman önce kaybettiğim bir şey.

  • Long time ago, in the European upper class...It was a popular game to slice delinquents into pieces.
    Uzun zaman önce Avrupa üst sınıfında suçluların canlı canlı parçalanarak işkence görmesi popüler bir oyundu.
  • Just a heads-up,
    the next time you see
    Uyarmış olayım, bir dahaki sefer...
  • This is not the time to be cautious. You need to make a bold decision.
    Tedbirli olma zamanı değil. Cesur bir karar vermen gerekiyor.
  • My lord, what on earth are you doing in Central Park...at this time of night?
    Tanrım, gecenin bu saatinde Central Parkta ne halt ediyorsun?
  • Okay, I'm only gonna say this one more time.
    Tamam, bir kez daha şunu söyleyeceğim.

  • Yeah, that's what they told me the last time.
    Tabi, geçen seferde böyle söylemişlerdi.

  • It's about time you wore something besides that old black velvet
    Şu siyah kadife dışında bir şeyler giymenin vakti geldi.
  • I have to stay with you for the time being,because I haven't got any money.
    Şimdilik seninle kalmak zorundayım,çünkü hiç param yok.
  • It’s time now for our “Olympic Update,” coming to you live by satellite from the Olympic Games.
    Şimdi, Olimpiyat Oyunlarından uydu vasıtasıyla canlı olarak size gelen “Olimpiyat Güncel” zamanı.

  • Now is a good time for me to make a baby.
    Şimdi bebek yapmam için iyi bir zaman.
  • The greatest improvement for the time being, of course, would be achieved quite easily by moving house; what they needed now was a flat that was smaller and cheaper than the current one which had been chosen by Gregor, one that was in a better location and, most of all, more practical.
    Şidilik,enbüyük gelişme,elbette, evi taşıyarak oldukça kolay bir şekilde kazanılabilirdi;onların ihtiyacı olan Gregorun seçtiği şu anki daireden daha küçük ve daha ucuz,daha iyi bir yerde ve hepsinden önemlisi daha pratik bir daireydi.
  • We talk on the phone all the time.
    Sürekli telefonda konuşurduk.

  • Stone, you're wasting your time and mine. I'm not gonna give you an extension.
    Stone kendinin ve benim zamanımı boşa harcıyorsun. Sana zam vermeyeceğim.

6,791 c?mle
Cümle Sözlük, bir Onur-Hoca projesidir. cumlesozluk.com © 2009 - 2024