- At the time of death, the victim's weight appears to have been about 90 pounds. Given his height and bone structure, his normal weight should have been about 180.
- Ölüm sırasında, kurbanın kilosu 90 pound kadarmış. Boyuna ve kemik yapısına baktığımızda, normal kilosu 180 pound ikadar olmalı.
- I know how to use it. I'm goo with my hands.
- Hey, come here! Come here! Give me the knife! Don't waste your time fucking with this guy. He's nothin'. If you blow on him, he'll fall down.
- Onu nasıl kullanacağımı biliyorum. Ellerim iyidir.
- Hey, buraya gel. Gel buraya. Bıçağı bana ver. Bu herifle uğraşarak vaktini harcama. O bir hiç. Üflesen düşecek.
- The guns stopped them.
- You're right.
- Next time they walk right up and knock
- Yeah, but they don't know that. They're probably looking for other ways to get in.
- Onları silahlar durdurdu.
- Haklısın.
- Bir dahaki sefere yürüyerek gidip kapıya vursunlar.
- Evet, ama bunu bilmiyorlar. Muhtemelen içeri girmek için başka yollar arıyorlar.
- Who's that?
- He's my brother.
- Is he?
- He's a bit of a joker, isn't he? He's got a sense of humour.
- Yes, I couId teII that the first time I set eyes on him.
- Yes. He tends to see the funny side of things.
- O kim?
- Kardeşim.
- Öyle mi?
- Biraz şakacıdır. Mizah anlayışı vardır.
- Evet. İlk bakıştan bunu söyleyebilirim.
- Evet. Olayların komik taraflarını görmeye eğilimlidir.
- What do you think, Chamberlain?
- In my opinion, it's time we had a piece in our own language. Plain German for plain people.
- Kapellmeister?
- Majesty......I must agree with "Herr Direttore".
- Ne düşünüyorsun, Chamberlain?
- Bence, kendi dilimizde bir parça edinmenin vakti geldi. Sade insanlar için sade Almanca.
- Kapellmeister?
- Majesteleri... 'Sayın Direktör' le aynı fikirdeyim.
- I don't know who you are or who it was that sent you. I'd just wish you'd make haste. There's no time to lose. Because the cathedral must be built. -
- Kim olduğunu ya da seni kimin gönderdiğini bilmiyorum. Sadece acele etmeni dilerim. Kaybedecek zaman yok. Çünkü katedral inşa edilmeli.
- Who wouldn't like to live here? Every time I come I want to put on the habit and stay.
- So why don't you? It would do you good to get acquainted with the hoe.
- Yes, but I'm not free.
- Kim burada yaşamak istemez ki? Her geldiğimde kıyafeti giyip kalmak istiyorum.
- Neden kalmıyorsun o zaman? Hem çapalama işini öğrenmen için de iyi olur.
- Evet ama işim var.
- Help! Pick me up! Get me out of here! Drop down a ladder! Please! Please, come back! I don't know anything about the flaregun. I swear I was here all the time long.
- İmdat! Beni yukarı çek! Beni buradan çıkar! Bir merdiven gönder! Lütfen! Lütfen, geri dön! Silahla ilgili hiçbir şey bilmiyorum. Yemin ederim, tüm bu zaman boyunca buradaydım ben.
- You've been on your own with no family tie. But those solo days are done. You'll be two of a kin spending quality time together. As father and son. Building model ships. Takin' fishin' trips. Workin' hand in hand...
- Hiçbir aile bağı olmadan kendi başınaydın. Ama bu yalnız günler bitti. Birlikte iyi vakit geçiren 2 kişilik bir aile olacaksınız. Baba ve oğul olarak. Model gemiler inşa ederek. Balık tutma gezilerine giderek. elele çalışarak...
- l'll get right to the point. Our mascot was stolen from his tank last night. Are you familiar with Snowflake?
- Negative
- We got him from Miami. He's a rare bottle-nosed dolphin. This is a new trick. He was going to do for the half time show.
- Hemen konuya gireceğim. Maskotumuz dün gece tankından çalındı. Snowflake'i bilir misin?
- Hayır.
- Onu Miami'den almıştık. Az bulunan şişe-burun yunuslardan. Bu yeni oyunu. Şovun yarısını o yapacaktı.