go
Logo
twitter twitter
çevrimiçi: 507 kişi  17 Haz 2025 
 Boşluk doldurma (kelimeler)
 Boşluk doldurma (fiiller)
 Kelime tamamlama
 Fiil tamamlama
 Kelime Eşleştirme
 Fiil Eşleştirme
 Kelime Telaffuzları
 Fiil Telaffuzları
 Fiil çekim testleri

was

  • - What´s that?
    - That ring I was talking about .
    - It´s heavy.
    - 22 carat. Solid gold.
    - Same as I say that was my mother´s.
    - Bu nedir?
    - Bahsettiğim yüzük.
    - Ağırmış.
    - 22 karat. Som altın.
    - Bana anneminkiyle aynı gibi geldi.
  • - What does that mean?
    - It means; I was a prince in this land. No one was allowed to look directly into my eyes. But now I'm in chains, like my people .,
    - Bu ne anlama geliyor?
    - Anlamı; Bu topraklarda prenstim. Hiç kimsenin gözlerime direkt bakmaya bile izni yoktu. Ama şimdi zincirliyim, aynı halkım gibi.
  • - It was great. Suzie has every right to express her anger.
    - Yes, and she's expressed it. Now I have a right to bugger off.
    - Bu müthişti. Suzie’nin öfkesini ifade etmeye her türlü hakkı var.
    - Evet, bunu ifade etti de. Şimdi benim toz olmaya hakkım var.
  • -It's elderberry wine.
    -Elderberry? I haven't tasted this wine since I was a boy.
    - Bu mürverağacı dutundan yapılmış şaraptır.
    - Mürver ağacı dutu? Delikanlılığımdan beri bu şaraptan tatmamıştım.
  • - What's that, obnoxious you stink?
    - That's because I was eating garlic.
    - Bu kötü koku da ne?
    - Sarımsak yemiştim de...
  • - Who's that?
    - I don't know. Let me get rid of them. Hello.
    - Dave, it's me, Chuck.
    - Who's Chuck?
    - Your anger ally. I'm in a mood, Dave. A bad mood. A very bad mood. I was fired from my ice-cream truck job today.
    - What's an anger ally?
    - Who's that? She is making fun of me?
    - No. That's my girlfriend.
    - You tell her to put a sock in it because I need to talk to you right now!
    - Bu kim?
    - Bilmiyorum. Onlardan kurtulayım. Selam.
    - Dave, benim: Chuck.
    - Chuck kim?
    - Hırs arkadaşın. Öyle bir haldeyim ki Dave. Kötü bir mod. Çok kötü bir mod. Bugün dondurma kamyonu işinden kovuldum.
    - Hırs arkadaşı da nedir?
    - Bu kim? Bnimle alay mı ediyor?
    - Hayır. O benim kız arkadaşım.
    - Söyle ona ağzına bir çorap soksun, çünkü şu anda seninle konuşmaya ihtiyacım var.
  • - Who's that woman?
    - I don't know.
    - You called out her name.
    - I thought she was somebody else.
    - I shall hang you twice, I think.
    - Bu kadın kim?
    - Bilmiyorum.
    - Ona seslendin.
    - Başkası sandım onu.
    - Sanırım, seni iki kez asacağım.
  • - Not with the way it was transmitted.
    - Can't we send her a message?
    - Bu ileti üzerinden olmaz.
    - Ona mesaj yollayamaz mıyız?
  • - Who tied that knot ?
    - It was me. I tied the knot. You can't tie a knot?
    - Bu düğümü kim attı?
    - Ben. düğümü ben attım. Sen düğüm atamıyor musun?
  • - What the hell was that?
    - Maybe just a hiccup. I'll go check it out. I'll take a look at the helm.
    - Bu da neydi böyle?
    - Belki de sadece bir hıçkırıktı. Ben gidip kontrol edeyim. Dümenin oraya bir bakacağım.
  • - What was that?
    - An accident, but nobody was hurt.
    - Bu da ne?
    - Bir kazaydı ama yaralanan olmadı.
  • - That too was an accident?
    - l hardly think so. That wasn't bravery. Any man would do the same to get back to his family.
    - Bu da bir kaza mıydı?
    - Pek sanmam. Bu kahramanlık değildi. Ailesine dönmek için her erkek aynısını yapardı.
  • - Was that union already blessed by God?
    - Yes.
    - Bu birlik Tanrı tarafından kutsanmış mıydı?
    - Evet.
  • - That was a year ago. She was all we had to carry. But she could hardly walk so I left her in the hospital. Some woman in labour screamed. That frightened her.
    - Bu bir yıl önceydi. Taşıyacağımız tek şey oydu. Ama güçlükle yürüyordu bu yüzden onu hastahanede bıraktım. Doğuran bir kadın çığlık atıyordu ve bu da onu korkuttu.
  • - I planted this tree when my son was born. He died when he was five. This one was for the girl. These apple trees... were for the twins. You see, that's the way it goes.
    - Bu ağacı, oğlum doğduğunda diktim. Beş yaşındayken öldü. Bu kız içindi. Bu elma ağaçları ise... ikizler içindi. Gördüğünüz gibi, bu şekilde gidiyor.
  • - You know this man?
    - No, I don't. Why'd I kill a man I don't know?
    - Because we found a handbag in your room. Inside that bag was this watch...
    - Bu adamı tanıyor musunuz?
    - Hayır. Tanımıyorum. Tanımadığım bir adamı niye öldüreyim?
    - Çünkü odanızda bir çanta bulduk. Çantanın içinde bir saat var...
  • - That's what turned us on. I was at art school for five years. They'd only allow jazz to be played. No rock'n'roll in those days.
    - Bizi tetikleyen buydu. Beş yıl boyunca sanat okuluna gittim. Sadece caz çalınmasına izin verirlerdi. O günlerde rock'n roll yoktu.
  • - You knew they'd hunt us.
    - Was I supposed to send a telegram?
    - Bizi avlayacaklarını biliyordun.
    - Telgraf göndermem mi gerekliydi?
  • - You told us the porphyrio would smash before christmas.
    - Did I? Yes, it was outside the tariff ring at the time.
    - Bize Somaki mermerinin, Noel’den önce, iflas ettireceğini söyledin.
    - Söyledim mi? Evet, o zaman tarife kapsamı dışındaydı.
  • - We're the agency of record.
    - But I was defending you.
    - Biz kayıtların ajansıyız.
    - Ama seni savunuyordum.

26,500 c?mle
Cümle Sözlük, bir Onur-Hoca projesidir. cumlesozluk.com © 2009 - 2025