- I rang him every day, told him to get out of the house.
- Was he lazy?
- Disappointed and lonely. His wife and daughter moved out. He couldn't handle it.
- Onu her gün arayıp evden çıkmasını söyledim.
- Tembel miydi?
- Hayalkırıklığına uğramış ve yalnızdı. Karısı ve kızı taşındılar. Bunu kaldıramadı.
- You've mistaken him for another.
- I'm not mistaken. I recognize you, Judas.
- How handsome he used to be then. Now he has lost his looks.
- Thanks to him, I spent ten years in prison......and they cut off half my tongue. I'll kill him! I'll kill him!
- He's innocent, brother. He's betrayed no one. I swear.
- Onu bir başkasıyla karıştırdın.
- Karıştırmadım. Seni tanıdım, Judas.
- O zamanlar ne kadar da yakışıklıydı. Şimdi o görüntüsünü kaybetmiş.
- Onun yüzünden... on yılımı hapiste geçirdim. .. ve dilimin yarısını kestiler. Onu öldüreceğim. Onu öldüreceğim!
- O masum, kardeşim. Kimseye ihanet etmedi. Yemin ederim.
- Did you know he has a son? Gallagher?
- How did you know he had a son?
- I met him once. At a party.
- Oh, you cut your hair. It looks terrific.
- Thanks. He seemed nice.
- Who?
- Gallagher's son.
- Oğlu olduğunu biliyor muydun? Gallagher'ın?
- Oğlu olduğunu nereden bildin?
- Bir keresinde onunla tanışmıştım. Bir partide.
- Ooo, Saçlarını kestirmişsin. Çok güzel görünüyor.
- Teşekkürler. Hoş görünüyordu?
- Kim?
- Gallagher'ın oğlu.
- When he comes here, do you ever talk about the accident ? Does he ever mention the past?
- No.
- Why not?
- I try to let him find his own way through. I feel he needs that. Why are you here, Sharon?
- I want to know how to help him.
- You are helping him.
- I don't think so.
- O buraya geldiğinde, hiç kazadan bahsediyor musun? Hiç geçmişten bahsediyor mu?
- Hayır.
- Neden?
- Kendi yolunu bulmasına çabalıyorum. Buna ihtiyacı olduğunu hissediyorum. Neden buradasın, Sharon?
- Ona nasıl yardımcı olabileceğimi bilmek istiyorum.
- Ona yardımcı oluyorsun.
- Sanmıyorum.
- He said that my grade might be okay.. but. Well. Basically. I posses an essential lack of seriousness. And that's what they look for.
- Him too?
- That's what the guy said.
- Notlarımın iyi olabilecepini söyledi... ama ... Şey... Temelde çok temel bir ciddiyet eksikliğim varmıış. Ve aradıkları buymuş.
- O damı?
- Adamın dediği buydu.