- He's talking about risking lives.
- We won't risk our lives.
- Who'll kidnap him anyway?
- We will kidnap him. We'll ask for a ransom of 5 lakhs, but you come and rescue him!
- Hayatımızı tehlikeye atmaktan bahsediyor.
- Hayatımızı tehlikeye atmayacağız.
- Onu kim kaçıracak peki?
- Onu bizx kaçıracağız. 5 lakh fideye isteyeceğiz ama sen gelip onu kurtaracaksın.
- You look wonderful. And who is he, a friend?
- No, this is... This is my date. He's a lawyer.
- Does he have a name, or should l call him "Lawyer"?
- l'm sorry. This is Tom Ace.
- Harika görünüyorsun. Ya bu kim, arkadaşın mı?
- Hayır, bu... bu benim flörtüm. Bir avukat.
- Bir ismi var mı yoksa ona 'Avukat' diye mi seslenmeliyim?
- Pardon. Bu Tom Ace.
- Bring him here! TaKe your hat off !
- I'm sorry, it's a habit...even at home.
- Why don't you use the Roman style of greeting?
- I didn't Know it was mandatory.
- Getir onu buraya! Şapkanı çıkar!
- Afedersiniz, bu bir alışkanlık...evde bile.
- Neden Romalı usulü selamlaşmıyorsun?
- Bunun gerekli olduğunu bilmiyordum.
- She could really take care of him. Dress him handsome.
- Who says I can´t dress him proper? Look at that lovely shawl, and the things for him in that drawer.
- Gerçekten ona iyi bakıyor. Onu güzel giydiriyor.
- Benim düzgün giydiremediğimi kim söylüyor? Şu güzel şala ve çekmecesindeki şeylere bir bak!
- If he's going to sleep over 3 night a week, he can pay half the rent.
- But if I ask him to pay half the rent, it's like asking him to move in with me.
- Eğer haftanın 3 günü kalacaksa, kiranın yarısını ödeyebilir.
- Ama eğer kiranın yarısını ödemesini istersem, bu birlikte yaşamak gibi birşey.
- I'm not kidding! Just go. He's out there. Bruce! Bruce!
- Where is he?
- I don't know. All I know is I'm supposed to pick him up here.
- When?
- Now.
- Dalga geçmiyorum. Kaç. O dışarda.Bruce! Bruce!
- Nerede o?
- Bilmiyorum. tüm bildiğim onu buradan alacağımdı.
- Ne zaman?
- Şimdi.
- You should make an effort. He's gonna be your son-in-law and you hardly know him.
- I know him well enough.
- Then you should try to be more positive.
- Çaba göstermelisin. Damdın olacak ve sen onu çok az tanıyorsun.
- Onu yeteri kadar iyi tanıyorum.
- O zaman daha pozitif olmalısın.
- Nothing serious, really. He met with an accident once and hurt his knee. We gave him the best treatment, but he's psyched now. He thinks he might fall, if he tried to walk.
- Ciddi birşey yok, gerçekten. Bir keresinde kaza geçirmiş ve dizini yaralamış. En iyi tedaviyi uyguladık. Ama şu anda kendini aldatıyor. Eğer yürümeyi denerse, düşeceğini zannediyor.