- Conqueror of my father who takes up arms for me to give me back a country, a kingdom and the royal name... I have to hide here. Conqueror of my brothers, I see him stained with their blood.
- Bana bir ülke, bir krallığı ve asil bir soyadını geri vermek için bana silahlar alan babamı fetheden kişi... Burada saklanmak zorundayım. Kardeşlerimi fetheden kişi, hala üstünde onların kan lekelerini görüyorum.
- Explain that to me.
- He must have contracted it at the labour camp at the time of the mining accident.
- That makes him a war criminal just being there?
- Bana alatır mısın.
- Maden kazası olduğu sırada çalışma kampındayken sözleşmeye dökmüş olmalı.
- Bu onu savaş suçlusu yapar mı, sadece orada olduğu için?
- String him up again!
- He'll die, if we lash him again, my lord.
- Oh, he'll die, will he? Another one of their Saxon impudences. They'll do anything to trick us. Continue!
- Mercy, good master! Have mercy!
- Father! Father! Stop!
- Bağlayın onu!
- Onu yine kamçılarsak, ölecek, lordum.
- Oh, ölecek, öyle mi? Bir başka Sakson arsızlığı daha. Bizi oyuna getirmek için her şeyi yaparlar. Devam et!
- Merhamet, iyi efendi! Merhamet gösterin.
- Baba! Baba! Dur!
- Friendly?
- More than friendly.
- Would you say?
- I thought so.
- Why did you think so?
- She'd kind of lean on him. A couple of times she bumped him with her hip.
- Arkadaşça mı?
- Arkadaşçadan öte.
- Öyle mi dersin?
- Öyle düşündüm.
- Nedn öyle düşündün?
- Biraz yaslanıyordu ona. Birkaç kere kalçasıyla ona vurdu.
- His daughter and his grandson. He can't help it. A cemetery... Do you know how hard it is for him to go to the cemetery? I am just trying to help him get back to life.
- Kızı ve torunu. Elinde değil. Mezarlık... Mezarlığa gitmenin onun için ne kadr zor olduğunu biliyor musun? Onun hayata dönmesi için yardım etmeye çalışıyorum.