go
Logo
twitter twitter
çevrimiçi: 1511 kişi  04 May 2025 
 Boşluk doldurma (kelimeler)
 Boşluk doldurma (fiiller)
 Kelime tamamlama
 Fiil tamamlama
 Kelime Eşleştirme
 Fiil Eşleştirme
 Kelime Telaffuzları
 Fiil Telaffuzları
 Fiil çekim testleri

had

had, had, having, has
[have] f. sahip olmak, olmak, elde etmek, almak, yapmak, etmek, kabul etmek, göz yummak, aldatmak, dolandırmak, zorunda olmak, bulunmak
  • And sometimes they had a little party
    before they did it.
    Bazen bunu yapmadan önce
    küçük bir parti yaparlardı.
  • I had just finished Mrs.Harker's diary, when she came in.
    Bayan Harker içeri girdiğinde, onun günlüğünü okumayı henüz bitirmiştim.
  • It was clear to me that sound I had heard in the archbishop's palace had been no accident. Here again was the very voice of God.
    Başpiskoposun konutunda duymuş olduğum ses çok netti ve bir kazaya sebep olmadı. İşte yine tanrının sesiydi.
  • That's what you had to tell me?
    Bana söylemek zorunda olduğun şey bu muydu?

  • We had reached Baker Street and had stopped at the door.
    Baker Street'e ulaştık ve kapıda durduk.
  • Listen, Kramer, I'm sorry about that whole fight we had about you having my apartment keys and everything.
    Bak Kramer. Dairemin anahtarlarıve diğer şeylerle ilgili çıkan tartışmalar için gerçekten özür dilerim.

  • We had to accommodate the clamping system.
    Bağlama sistemini yerleştirmek zorunda kaldık.
  • Have you ever had your tonsils taken out?
    Bademciklerinizi hiç aldırdınız mı?

  • His father had arrived home.
    Babası eve varmıştı.
  • I had a hard time with my father but we forgave each other a while ago.
    Babamla zor zamanlar yaşadık ama bir süre önce, birbirimizi affettik.
  • My father had a standard defense for either one of these.
    Babamın da bunlar için klasik bir savunması vardır.

  • To save me father l had to marry you. But you are like disease with which a man can neither live or die.
    Babamı kurtarmak için seninle evlenmek zorunda kaldım.Ama sen bir hastalık gibisin - bir insan seninle birlikteyken ne yaşayabiliyor ne de ölebiliyor.
  • To save me father l had to marry you. But you are like disease - with which a man can neither live or die.
    Babamı kurtarmak için seninle evlenmek zorunda kaldım.Ama sen bir hastalık gibisin - bir insan seninle birlikteyken ne yaşayabiliyor ne de ölebiliyor.
  • Besides, I thought if we had the wedding here, the
    money we save could pay for a nice long honeymoon.
    Ayrıca, düğünü burada yapıp, artırdığımız
    parayla uzun bir balayı yaparız diyordum.
  • I had been warned against you months ago.
    aylar önce sana karşı uyarılmıştım.
  • The game-keeper adds that within a few minutes of his seeing Mr. McCarthy pass he had seen his son, Mr. James McCarthy, going the same way with a gun under his arm.
    Avlak bekçisi,Bay McCarty nin geçişini görmesinin ardından birkaç dakika içerisinde onun oğlu Bay James McCarty yi gördüğünü,kolunun altında bir silahla aynı yola gittiğini ekliyor.
  • The city of Atlanta has always had a good spirit.
    Ivan Allen
    Atlanta kenti her zaman iyi bir ruha sahip olmuştur.
  • We couldn’t go down, so we had to go up to the roof.
    Aşağı inemiyorduk, bu nedenle çatıya çıkmamız gerekiyordu.

  • I tried to translatewhat Aslan had said
    Aslan’ın dediklerini çevirmeye çalıştım.
  • Well,the assistants had bits and pieces.
    Asistanlar ufak tefek şeyler bilirdi.

11,648 c?mle
Cümle Sözlük, bir Onur-Hoca projesidir. cumlesozluk.com © 2009 - 2025