go
Logo
twitter twitter
çevrimiçi: 409 kişi  30 Nis 2024 
 Boşluk doldurma (kelimeler)
 Boşluk doldurma (fiiller)
 Kelime tamamlama
 Fiil tamamlama
 Kelime Eşleştirme
 Fiil Eşleştirme
 Kelime Telaffuzları
 Fiil Telaffuzları
 Fiil çekim testleri

gave

gave, given, giving, gives
[give] f. vermek, hediye etmek, uçlanmak, ödemek, düzenlemek, yapıvermek, esnemek, gitmek
  • I was going to clean it
    before I gave it back.
    Geri vermeden önce temizleyecektim.
  • They gave me the address where I can go to buy my waitress uniform.
    Garson üniformamı(giysimi) almaya gidebileceğim adresi verdiler.
  • Yeah. I didn't know the people
    who gave them to me.
    Evet.
    Ama hediyeleri verenleri tanımıyorum.
  • Yeah, but you gave her the
    grape soda that made it happen.
    Evet, ama verdiğin üzümlü soda
    sayesinde oldu bu da.
  • No one knows who gave the order.
    Emri kimin verdiği bilinmiyor.
  • Elaine just gave me a chance to get out, and I didn't take it.
    Elaine bana vazgeçmem için şans verdi ve ben geri çevirdim.

  • If you're using my marriage as some victory......then there's no reason why you shouldn't go back.You gave me my first glimpse of a real life......and then you told me to carry on with a false one.No one can endure that.
    Eğer evliliğimi bir çeşit zafer olarak kullanıyorsan…geri gitmemen için hiçbir sebep yok. Gerçek bir hayatın nasıl olacağına dair ilk işaretleri bana sen verdin…ve sonra düzmece bir şeyle devam etmemi söyledin.Kimse buna katlanamaz.
  • I said if he found a good woman and settled down.. ...l would gladly step aside.I even gave him a small wedding gift!
    Dedim ki, eğer iyi bir kadın bulursa ve hayatını düzene koyarsa, ben de zevkle kenara çekilebilir ve hatta düğün hediyesi bile verebilirim.
  • It was an 18-carat gold pin that my mentor gave to me.
    Danışmanım bana 18 karatlık bir altın broş verdi.

  • My grandfather gave me a statue.
    Büyük babam bana heykel vermişti.

  • They didn't write this You did. They gave this decision to Wilson to write Which, since they know he's a vegetable incapable of writing do-re-mi...was quite the vote of confidence in his industrious little clerk
    Bunu onlar yazmadı.Sen yazdın. Bunu yazma seçimini Wilson’a verdiler.Ki buda şu anlama geliyor; do-re-mi bile yazmaktan yoksun bir sebze olduğunu bilirler…ve bu küçük,endüstri yazmanına güven oyuydu bu.
  • They called and gave us
    an appointment anyway.
    Bugün bizi aradılar ve randevu verdiler.
  • This gave me an idea, or the rudiment of one.
    Bu,bana bir fikir verdi yada birinin işe yaramayan organını.
  • I gave this dagge to my wife years ago. I told her to give it to our newborn son, Aladdin.
    Bu hançeri karıma yıllar önce verdim. Bunu yeni doğmuş oğlumuza vermesini söyledim Alaaddin.
  • Who ever gave you this image disc is one of my people.Treat them well. They are our friend.
    Bu görüntü diskini sana veren her kimse benim insanlarımdan biridir. Onlara iyi davran. Onlar bizim dostlarımızdır.
  • Quite a few things, actually. He gave me a list.
    Birkaç şey aslında. Bana bir liste verdi.

  • A little?! All she gave Judith
    and me was a dinette set.
    Biraz mı?! Judith ve bana verdiği
    tek şey, yemek takımıydı.
  • A Latin teacher told me I might make a good actress, and that stuck in my memory. I did some modeling, and Polanski gave me that small part.
    Jacqueline Bisset
    Bir Latince öğretmeni bana iyi bir oyuncu olabileceğimi söyledi; ve bu benim hafızama kazındı. Biraz modellik yaptım ve Polanski bana bu küçük bölümü verdi.
  • Some guy just gave me a wise answer.
    Bir herif bana ukalalık yaptı.

  • I know, but who gave the go-ahead?
    Biliyorum ama emri kim verdi?

966 c?mle
Cümle Sözlük, bir Onur-Hoca projesidir. cumlesozluk.com © 2009 - 2024