- I thought we were having coffee. You can trust me, you know.
- I know that.
- I'd never hurt you. Remember when you said some people were meant to meet each other? Maybe we were meant to meet that way.
- Kahve içeceğimizi sanıyordum. Bana güvenebilirsin, biliyorsun.
- Bunu biliyorum.
- Asla seni incitmem. Bazı insanların tanışmasının kaderleri olduğunu söylediğini hatırlıyor musun? Belki de bizim bu şekilde tanışmamız gerekiyordu.
- Go in, quick l save it for you. Eat!
- Did you save it for me?
- The maids don't know. Eat more!
- Very delicious. Where's Dragon?
- He's on the Casino Cruises, he'll be back early morning for a trip to Taiwan. You've to finish it.
- No, l've to save some for my brother.
- You guys are good brothers
- İçeri gel, çabuk. Senin için sakladım. Ye!
- Benim için mi sakladın?
- Hizmetçiler bilmiyor. Daha çok ye!
- Çok lezzetli. Dragon nerede?
- Casino teknesinde, yarin sabah Tayvan'a bir gezi için erken dönecek. Onu bitirmen gerek.
- Hayır. Biraz kardeşime ayırmalıyım.
- Sizler iyi kardeşsiniz.
- The public has a right to know.
- Where does it say that?
- There's a sign on my desk.
- Well, it'll be a dull conversation but come on in. You want some coffee?
- No, thanks.
- Halkın bilmeye hakkı var.
- Nerede yazıyor bu?
- Masamda bir işaret var.
- Eh, biraz sıkıcı bir konuşma olacak ama içeri gel hadi. Kahve ister misin?
- Hayır, teşekkürler.
- The public has a right to know.
- Where does it say that?
- There's a sign on my desk.
- Well, it'll be a dull conversation but come on in. You want some coffee?
- Halkın bilmeye hakkı var.
- Nerede yazıyor bu?
- Masamda bir işaret var.
- Eh, biraz sıkıcı bir konuşma olacak ama içeri gel hadi. Kahve ister misin?
- At the street near the south docks. It appears that an unknow gunman, or gunmen has taken some people hostage in a local bar. Now, there has been reports of gunshots. Apparently it all began after 4:00 this morning.
- Güney tersanesinin yakınındaki caddede. Bilinmeyen eli silahlı bir adam ya da adamlar lokal bir barda bazı kişileri rehin almış görünüyor. Şu anda bazı silah sesleri de rapor edildi. Görünen o ki bu sabah 4.00'den sonra başlamış.
- About the other day...
- You don't have to explain.
- I probably do.
- But... I'm fine. Come on. I thought we were having coffee.
- You can trust me, you know.
- I know that.
- I'd never hurt you.
- Remember when you said some people were meant to meet each other? Maybe we were meant to meet that night. The night I held your hand.
- Geçen gün için...
- Açıklamak zorunda değilsin.
- Belki de zorundayım.
- Ama... Ben iyiyim. Hadi. Kahve içtiğimizi sanıyordum.
- Bana güvenebilirsin, biliyorsun.
- Bunu biliyorum.
- Seni asla incitmem.
- Bazı insanların tanışması gerektiğini söylediğini hatırlıyor musun? Belki de bizim de o gece tanışmamız gerekiyordu. Elini tuttuğum gece.
- He promises.. that the Federal Police will become a research and data center under your leadership.
- Thank you. Let's go.
- Don't you want some sparkling wine? Not even a donut?
- Federal Polisin senin liderliğinde bir araştırma ve veri merkezine dönüşeceğine söz veriyor.
- Teşekkürler. Gidelim.
- Biraz köpüklü şarap istemez misiniz? Çörek bile mi?
- You have to make some adjustment to your lifestyle when you get married. And there you have as handsome a couple of young newly-weds as you can hope to find.
- Evlendiğin zaman, yaşam şekline çeki düzen vermelisin. İşte o zaman yeni evlilerin olmayı umduğun güzel bir çift olursunuz.
- If you would lik to live with us... we would be extremely honored. This would be your home.
- Really, this lamb is...amazingly amazing! If you'll pardon the expression.
- Some more wine?
- Eğer bizimle yaşamak istersen... bundan büyük bir onur duyarız. Burası senin evin olur.
- Gerçekten, bu kuzu eti... inanılmaz derecede inanılmaz! Eğer ifademi bağışlarsanız.
- Biraz daha şarap?