go
Logo
twitter twitter
çevrimiçi: 1478 kişi  05 May 2025 
 Boşluk doldurma (kelimeler)
 Boşluk doldurma (fiiller)
 Kelime tamamlama
 Fiil tamamlama
 Kelime Eşleştirme
 Fiil Eşleştirme
 Kelime Telaffuzları
 Fiil Telaffuzları
 Fiil çekim testleri

so

zf. o kadar, pek, demek ki
bğ. yani
ünl. öyle mi
  • - I believe in you so much. And what you stand for at heart. Order... decency... I would give anything to protect you, but there are laws I can't break.
    - Sana çok inanıyorum. Ve yüreğinde savunduğun şeye de. Düzen... nezaket... Seni korumak için herşeyi veririm, ama yıkamayacağım kanunlar var.
  • - I am not negative.
    - You just try to grab all the attention
    - I'm not negative...that's not negative. All I was doing... was welcoming somebody into the family.
    - Larry, we've been welcomed by you, thank you so much. Now would you please drink your milk, and shut the fuck up?
    - Sadece tüm dikkati üstüne çekmeye çalışıyorsun.
    - Negatif değilim. ... bu negatiflik değil. Tüm yaptığım... ailemize gelen birine hoş geldin demek.
    - Larry, bize hoşgeldin dedin, çok teşekkür ederiz. Şimdi lütfen sütünü içip sesini keser misin?
  • - You're not only brave, intelligent, you're handsome too. You didn't seem to remember the way to your house, so I brought you home.
    - Sadece cesur değil, zeki ve yakışıklısın da. Evinin yolunu hatırlamıyor gibiydin. Ben de seni evin götürdüm.
  • - Rosetta, your mother was here looking for you. The other room's so crowded you can hardly move.
    - Rosetta, annen burada, seni arıyordu. Öbür oda öyle kalabalık ki, güçlükle hareket ediliyor.
  • - What's wrong with it? Is this all right?
    - Well, you're too close to the lake. You drive next time.
    - So where do you think he is?
    - Well, I don't know.
    - Problemi ne bunun? Çalışıyor mu?
    - Şey, göle çok yakınsınız. Gelecek sefer arabayla gidin.
    - Peki, sence nerede?
    - Şey, bilmiyorum.
  • - I even lent Peter $30,000.
    - Why would you be so generous?
    - We grew up together in the orphanage.
    - Peter’a 30,000 dolar borç verdim.
    - Neden bu kadar cömert olmak zorundasın?
    - Yetimhanede birlikte büyüdük biz.

  • - So, what is it? - What did you do today?
    - Peki, ne olacak? - Bugün ne yaptınız?

  • - So, what'd you pay for this? - I paid what it costs.
    - Peki, buna kaç para verdin? - Değeri ne ise onu verdim.

  • - What about the furniture?
    - It's all gone. So is his car.
    - Peki ya mobilyalar?
    - Hepsi gitmiş. Arabası da.

  • - So, where are you going to stay till then?
    - Peki o zamana kadar nerede kalacaksın?

  • - So, I'll be in my room until dinner
    - He's gigantic.
    - I know.
    - You seem so young to have such a large son.
    - Thank you.
    - Peki akşam yemeğine kadar odamda olacağım.
    - Dev gibi.
    - Biliyorum.
    - Bu kadar büyük bir oğlun olamayacak kadar genç görünüyorsun.
    - Teşekkürler.
  • - Sorry. I have to go back to the office with Chief.
    - So we're not needed. Great! Let's go to horse racing,
    - Pardon. Şefle birlikte ofise dönmem gerek.
    - O zaman bize ihtiyacınız yok. Harfika! Hadi at yarışına gidelim.
  • - So break it. - I hate asking for change.
    - Öyleyse bozdur. - Para bozdurmaktan nefret ederim.

  • - I take back my kiss and give it to him. He's so handsome. God must have made him in his spare time.
    - Öpücüğümü geri alıyorum ve ona veriyorum. Öyle yakışıklı ki. Tanrı, onu boş zamanında yaratmış olmalı.
  • - It's not braver to die but I recognize the habit. The addiction to being alive. So we live hope. If I can find hope anywhere...
    - Ölmek daha cesurca değil ama bu alışkanlığı tanıyorum. Hayatta kalma bağımlılığı. Ve umudu yaşarız. Tabi eğer umudu bir yerlerde bulabilirsem...
  • - She moved from Oslo to a small town. In the south of Norwa where she began to work as a journalist. This is the first of her books.
    - I like it so much.
    - Oslo'dan küçük bir kasabaya taşındı. Norva'nın güneyinde, gazeteci olarak çalışmaya başladığı yere. Bu, kitaplarının ilki.
    - Onu çok beğendim.
  • -What's his name?
    -Michael. And he's.. I don't know how to describe him.He's smart.And he's funny.He's so cute.
    - Onun adı ne?
    - Michael.O.. Onu nasıl tarif edeceğimi bilmiyorum.O zeki. Ve komik. O çok tatlı.
  • - I call them dogs and if they're lapping up their own vomit, the only way to stop them is with the lash .
    - But dogs only obey their own nature. So why shouldn't we forgive them?
    - Onlara köpek diyorum ve eğer kendi kusmuklarını yiyorlarsa, onları durdurmanın tek yolu kamçıdır.
    - Ama köpekler sadece kendi doğalarına itaat ederler. Bu yüzden neden onları affetmiyoruz?
  • - I'm not scared of him.
    - So that's a no.
    - Ondan korkmuyorum.
    - Yani yemedin.
  • - So, what was it? - Why should I tell you?
    - O zaman, neydi o? - Sana niye söyleyeyim ki?


14,406 c?mle
Cümle Sözlük, bir Onur-Hoca projesidir. cumlesozluk.com © 2009 - 2025