go
Logo
twitter twitter
çevrimiçi: 1513 kişi  06 May 2025 
 En çok kullanılan kelimeler
 En çok kullanılan fiiller
 Sınav Kelimeleri
 Diğer
 Boşluk doldurma (kelimeler)
 Boşluk doldurma (fiiller)
 Kelime tamamlama
 Fiil tamamlama
 Kelime Eşleştirme
 Fiil Eşleştirme
 Kelime Telaffuzları
 Fiil Telaffuzları
 Fiil çekim testleri

so
zf. o kadar, pek, demek ki
bğ. yani
ünl. öyle mi
  • But I'm not much
    of a drinker, so...
    Ama pek de içen biri
    değilimdir, o yüzden...
  • But getting into that circle,
    it's not so easy, is it?
    Ama o camiaya girmek
    o kadar kolay değil, değil mi?
  • But he got furious with me. So I let it go.
    Ama küplere bindi. Ben de boşverdim.
  • But her little boy loves that dog.
    So she hid it.
    Ama küçük oğlu köpeği çok sevdiğinden,
    köpeği saklamış.
  • but we were so close.
    Ama çok yaklaşmıştık.
  • But charlie is so sweet and special.
    Ama Charlie çok hoş ve özel biri.

  • short sleeves,
    but you know, not so warm
    ama bilirsiniz, terletecek kadar da..
  • But I wasn't really listening,
    so I got her these.
    Ama ben pek dinlemiyordum açıkçası,
    o yüzden de bunları aldım.
  • Fortunately, the weather is so hot that she cannot get cold.
    Allahtan hava o kadar sıcakki,o üşüyemez.
  • God will never give you anything you can't handle, so don't stress.
    Kelly Clarkson
    Allah başedemiyeceğin birşeyi sana asla vermez,bu yüzden stress yapma.
    (Allah kimsenin kaldıramayacağı bir yükü yüklemez,üzülme)
  • Alice did not quite know what to say to this: so she helped herself to some tea and bread-and-butter, and then turned to the Dormouse, and repeated her question.
    Alice buna ne söyleyeceğini pek bilmiyordu: bu nedenle kendine biraz çay ve ekmek-yağ aldı ve ardından Dormouse'a döndü ve sorusunu tekrarladı.
  • Alan's offered to baby-sit so we don't have to risk calling your mother.
    Alan bebeğe bakıcılık yapabileceğini söyledi, anneni çağırma riskimiz yok.

  • When evening came I felt that it would be an imprudence to leave so precious a thing in the office behind me.
    Akşam olduğunda, o kadar değerli bir şeyi büroda benim arkamda bırakmanın bir tedbirsizlik olacağını düşündüm..
  • I know you're not in the muscle end
    of the family, so don't be scared.
    Ailedeki ayılardan biri olmadığını
    biliyorum. Onun için korkma.
  • So what you're faced with here is a moral dilemma.
    Ahlâki ikilemle karşı karşıyasın.

  • Oh, what will tomorrow bring to us? We go to seek the place where my poor darling suffered so much.
    Ah, yarın bize ne mi getirecek? Zavallı sevgilimin çok fazla acı çektiği yeri aramaya gidiyoruz.
  • Oh, yeah, that was so funny, man!
    Ah evet, çok komikti adamım!
  • I feared that the heavy odour would be too much for the dear child in her weak state, so I took them all away and opened a bit of the window to let in a little fresh air.
    Ağır kokunun çocuğun zayıf durumunda çok fazla olacağından korktum,bu yüzden onları uzaklaştırdım,içeri biraz taze hava girmesi için pencereyi biraz açtım.
  • Never did tree or grass wave or rustle so ominously.
    Ağaç yada ot asla öyle uğursuzca sallanmadı yada hışırdamadı.
  • AFRIKA is the initials of the four girls and the site is experiencing so many hits it's not working.
    Afrika, dört kızın baş harfleri ve site son dönemde o kadar yoğun ki çalışmıyor.

14,406 c?mle
Cümle Sözlük, bir Onur-Hoca projesidir. cumlesozluk.com © 2009 - 2025