| affect |  I can't wait to tell Austin your affection. |
|  Ben Austin'a duygulardan bahsetmek için sabırsızlanıyorum. |
 |
| dark | Perhaps you woul like to hear the tale. It begins on a dark night where a dark man wait swith a dark purpose. |
| Belki öyküyü duymak istersin. Öykü kötü amacı olan esmer bir adam karanlık bir gecede beklerken başlıyor. |
|
| as | I told you to wait. I got you nectarines.The peaches were as hard as rocks. |
| Beklemeni söyledim. Sana nektarin aldım. Şeftaliler kaya gibi sertti. |
|
| saying | Wait. Hey hey hey.
I'm just saying |
| Bekle. Hey hey hey.
Sadece diyordum ki.. |
|
| tell | Wait, don't tell me. |
| Bekle, söyleme. |
|
| considering | Wait, you're not seriously
considering him, are you? |
| Bekle, onun hakkında
ciddi değilsin, değil mi? |
|
| trap | Wait,maybe this is a test. A trap. |
| Bekle, belki de bu bir
sınavdır. Bir tuzak. |
|
| snuggled | Wait, wait, wait.
I want to get all snuggled in. |
| Bekle, bekle, bekle. |
|
| go | Wait, wait, wait, I'll go with you. |
| Bekle, bekle, bekle,
ben de seninle geliyorum. |
|
| hurdle | Oh, wait, I can hurdle my own leg |
| Bekle, 90'larda yaptıkları gibi... |
|
| rash | Wait! Don't be so rash. |
| Bekle! Bu kadar aceleci olma. |
|
| minute | Wait a minute.
That's not the title. |
| Bekle bir dakika.
Adı o değil. |
|
| have | Wait a minute, Moe. I have an idea. |
| Bekle bir dakika, Moe. Bir fikrim var. |
|
| thoroughly | Wait wait listen to me first Have you checked thoroughly |
| Bekle bekle. Beni dinle önce. Bütün ince detayları kontrol ettin mi? |
|
| trumpet | Neil Armstrong-- wait,
was he the trumpet guy? |
| Ay'a inen Neil Armstrong -- bir dakika,
trampet çalan adam mıydı o? |
|
| owner | Wait until his attorney gets here Britt, contact the house owner and see if he'd bring any charges. |
| Avukatı buraya gelene dek bekle Britt, ev sahibiyle kontak kur ve bak bakalım evsahibi masraf çıkartacak mı? |
|
| wait | Astor and Cody
can't wait to see you. |
| Astor'la Cody sizi görmek için
sabırsızlanıyorlar. |
|
| answer | We can't wait any longer for an answer. Joe's a married man, Martin.With a wife.She does not care to go to D.C.,and so Joe cannot go. |
| Artık bir yanıt bekleyemeyiz. Joe evli bir adam, Martin. Karısıyla. D.C. 'ye gitmeye aldırmıyor ve Joe gidemez. |
|
| expert | But if you wait here for an hour, you will be answered by the foremost expert in just that area!
|
| Ancak eğer burada bir saat beklerseniz, tam bu alanda önde gelen bir uzman tarafından yanıtlanacaksınız.
|
|
| Anthony Burgess | Americans will listen, but they do not care to read. War and Peace must wait for the leisure of retirement, which never really comes: meanwhile it helps to furnish the living room.
Anthony Burgess |
| Amerikalılar dinlerler, fakat okumak umurlarında değildir. Savaş ve Barış, emekliliğin aslında hiç gelmeyecek olan o boş günlerini beklemek zorundadır: bu sırada da oturma odasını süslemeye yardımı dokunacaktır. |
|
