go
Logo
twitter twitter
çevrimiçi: 1108 kişi  05 Ekm 2025 
 Boşluk doldurma (kelimeler)
 Boşluk doldurma (fiiller)
 Kelime tamamlama
 Fiil tamamlama
 Kelime Eşleştirme
 Fiil Eşleştirme
 Kelime Telaffuzları
 Fiil Telaffuzları
 Fiil çekim testleri

did

did, done, doing, does
[do] f. yapmak, etmek; tamamlamak, meydana getirmek; neden olmak; düzenlemek, temizlemek; rolünü üstlenmek; ilgilenmek; uymak; ayağını kaydırmak; dolandırmak (Argo)
  • - We had been told that you were dead Aram .Why did you do this to us?
    - I had to disappear for you, for your security.
    - Bize öldüğün söylenmişti Aram. Neden bize bunu yaptın?
    - Senin için, güvenliğin için ortalıktan kaybolmam gerekiyordu.
  • - I want to know something. Why weren't you hurt in the car park? How did you drive my car without my key? How come you carry a set of skeleton keys?
    - Birşey bilmek istiyorum. Neden park yerinde yaralandın? Benim arabamı anahtarım olmadan nasıl kullanabildin? Nasıl oluyor da bir maymuncuk setin var?
  • - Someone stole Miss LaValle's handbag. Whoever did it stand up.
    - Birisi Bayan LaValle'nin çantasını çalmış. Kim yaptıysa... ayağa kalksın.
  • - I suddenly thought of you and I lost control. I don't know why... but I asked him to beat me as hard as he could.
    - What did he do?
    - Birden seni düşündüm ve kontrolü kaybettim. Neden bilmiyorum... Ondan bana vurabildiği kadar sert vurmasını istedim.
    - O ne yaptı?
  • - He did some piano playing. Then he studied painting. And the worst of it is he's so good at everything.
    - A jack of all talents?
    - Everything comes too easily to him. He's always attracted by the art.
    - Biraz piyano çaldı. Sonra resim okudu. Ve en kötüsü de herşeyde iyi olması.
    - Yetenek torpilli yani?
    - Herşey ona fazla kolay geliyor. Her zaman sanata ilgi duymuştur.
  • - Did you take something? You take my phone, huh?
    - Wake up! Wake up! I helped you.
    - Bir şey aldın mı? Telefonumu aldın, ha?
    - Uyan! Uyan! Sana yardım ettim.
  • - Did you know he has a son, Gallagher?
    - I called you last night, I thought..
    - I got in very late last night. How did you know he had a son?
    - I met him once. At a party.
    - Bir oğlu olduğunu biliyor muydun, Gallagher?
    - Dün akşam seni aradım. Düşündüm ki...
    - Dün gece çok geç geldim. Oğlu olduğunu nereden biliyorsun?
    - Bir kere tanıştım onunla. Bir partide.
  • - Trust me, for once. Just give me three months. We'll go bankrupt by then.What did the supermarket offer?
    - They want the land
    - Bir kez olsun bana güven. Bana yalnızca üç ay ver. Ondan sonra iflas ederiz. Süpermarketin teklifi ne oldu?
    - Araziyi istiyorlar.
  • - I'm having a baby.
    - Are you pleased?
    - I'm so happy
    - Really? A baby? Did you see a doctor?
    - I'm three months.
    - Have an abortion! The sooner, the better.
    - Bir bebeğim olacak.
    - Memnun musun?
    - Çok mutluyum.
    - Gerçekten mi? Bir bebek? Doktora gittin mi?
    - Üç aylık.
    - Kürtaj ol! Ne kadar erken o kadar iyi.
  • - Does he remember anything good about me?
    - He doesn't hate you. He just still feels hurt.
    - Hurt? I hurt him?
    - Being arrested like that? Nobody forgets that.
    - How did you forget what he did to you?
    - Benim hakkımda iyi bir şey hatırlıyor mu?
    - Senden nefret etmiyor. Sadece hala yaralı hissediyor.
    - Yaralı? Onu ben mi incittim?
    - Bu şekilde tutuklanmak? Bunu kimse unutmaz.
    - Sana ne yaptığını sen nasıl unuttun peki?
  • - You did not tell me this when you hired me.
    - If I had you wouldn't have come. I will gladly pay you double the amount we discussed.
    - Beni tutarken bundan bahsetmediniz.
    - Eğer söyleseydim gelmeyebilirdin. Sana anlaştığımız ücretin iki katını zevkle ödeyebilirim.
  • - Why did you call me ?
    - To give you good news. Ekta is getting married on 7th February.
    - Beni neden aradın?
    - İyi haberler vermek için. Ekta 7 Şubat' ta evleniyor.
  • - They don't like me very much in there.
    - They're lucky to have you in there.
    - That's a nice thing to say.
    - It's not a nice thing. It's the truth. Why do you try so hard not to cry?
    - It's not fair. I did the right thing. I know I did. There's nothing I can do anymore.
    - Beni burada pek sevmiyorlar.
    - Orada olduğun için şanslılar.
    - Söylediğin çok hoş.
    - Hoş bir şey değil. Gerçek bu. Neden ağlamamak için bu kadar çabalıyorsun?
    - Haksızlık. Doğru şeyi yaptım. Biliyorum yaptım. Yapabileceğim başka bir şey yok.
  • - I did it! Why do I get punished for this?
    - Nobody's punishing you. We're inviting you.
    - Ben yaptım! Bunun için neden cezalandırılacağım?
    - Kimse seni cezalandırmıyor. Biz seni davet ediyoruz.
  • - Well, I did my best. What about you?
    - I went through that garden catalogue that came. Very interesting.
    - Ben elimden geleni yaptım. Peki senden ne haber?
    - Ben de gelen bahçe kataloğunu inceledim. Çok ilginçti.
  • - Did the baseball player call you? You shouldn't be wandering the halls. I will go with you if you need a chaperone.
    - Basketbolcu seni aradı mı? Koridorlarda gezinmemelisin. Eşlik edecek birini istersen seninle gelebilirim.
  • - Why did you trap me?
    - Because l don't stand a chance with you. You are the college hero.
    - Bana neden tuzak kurdun?
    - Çünkü seninle olmak gibi bir şansım yok. Sen lisenin kahramanısın.
  • - And what did you learn from this experience truthfully?
    - Of course. Mrs. Castleman was a sneaky bitch.
    - Ayrıca bu deneyimlerden gerçekten ne öğrendin?
    - Elbette. Bayan Castleman sinsi bir şıllıktı.
  • - Did I mention that he is a lawyer? I have to meet him in half an hour so let's smoke this now.
    - Avukat olduğunu söylemiş miydim? Yarım saat sonra onunla buluşmam gerekiyor. O yüzden şimdi içelim şunu.
  • - Austin! Come back to bed!
    - Duty calls, baby.
    - Hello, Austin. I hope I'm not interrupting your honeymoon.
    - No, not at all, Basil.
    - Did you get that fruit basketI sent you?
    - Yes, we did,
    - Austin! Yatağa geri dön.
    - Görev çağırıyor, bebeğim.
    - Alo Austin. Umarım, balayınızı kesmiyorumdur.
    - Hayır, hiç kesmiyorsun, Basil.
    - Size gönderdiğim meyve sepetini aldınız mı?
    - Evet, aldık.

4,064 c?mle
Cümle Sözlük, bir Onur-Hoca projesidir. cumlesozluk.com © 2009 - 2025