go
Logo
twitter twitter
çevrimiçi: 1236 kişi  01 Tem 2025 
 Boşluk doldurma (kelimeler)
 Boşluk doldurma (fiiller)
 Kelime tamamlama
 Fiil tamamlama
 Kelime Eşleştirme
 Fiil Eşleştirme
 Kelime Telaffuzları
 Fiil Telaffuzları
 Fiil çekim testleri

in

s. içeride
zf. içinde
ed. de, da, içinde
  • - l promise you: once you finish your task here, we'll get enough money to go home. And we will never kill again.
    - Fatty, good job! One is wounded another is shot in head.
    - Sana söz veriyorum; buradaki işini bitirir bitirmez, eve gitmeye yetecek kadar paramız olacak. Ve bir daha asla öldürmeyeceğiz.
    - İyi iş Fatty! Birisi yaralı, diğeri kafasından vurulmuş.
  • - That's what I wanted to tell you. No doubt about it, it's locked. And the window. We should've had a ladder ready. Go get one.
    - There's one in the garage. I'll get the keys from the kitchen.
    - Sana söylemek istediğim de bu. Hiç şüphe yok, kilitli. Pencere de. Bir merdiven bulundurmalıydık. Git bir merdiven bul.
    - Garajda bir tane var. Mutfaktan anahtarları alayım.
  • - I am calling you. Don't you hear? Out of your room, Jin. I am going to a US business trip for a whole month. l have deposited the money into your account, for your necessities.
    - The money you gave me last month is still in my account.
    - Sana sesleniyorum. Duymuyor musun? Odandan çık, Jin. Bir aylığına Amerika'ya iş gezisine gidiyorum. Gereksinimlerin için hesabına para yatırdım.
    - Bana geçen ay verdiğin para hala hesabımda duruyor.
  • - I wish you the best of luck.
    - Best of luck in... In what?
    - Sana iyi şanslar dilerim.
    - İyi şanslar... derken?
  • - I'll give you two live torpedoes. I'll set a dummy ship in Norfolk harbour. If I see that baby go up, then we'll talk about your boat.
    - Sana iki canlı torpil vereceğim. Norfolk Limanı'na da paravan bir gemi yerleştireceğim. Eğer bu bebeğin yukarı çıktığını görürsem, senin tekneyle ilgili konuşuruz.
  • - Let me tell you about Gary. He's tall. He's nice to me. He's intelligent. And he doesn't make me sleep in the wet spot.
    - It's a trick. I bet he's a shit.
    - I think he is truly concerned with my happiness.
    - Then he'll be a big help next year, when we all come to your house.
    - He's asked me out for New Year's. And did I mention that he is a lawyer?
    - Sana Gary'yi anlatayım. Uzun boylu. Bana karşı iyi. Zeki. Islak yerde uyumama da müsade etmiyor.
    - Bu bir oyun. Bahse girerim bok gibidir.
    - Sanırım, mutluluğumla gerçekten ilgileniyor.
    - O zaman gelecek yıl senin evine geldiğimizde çok yardımı olacak.
    - Yılbaşında beni davet etti. Ya avukat olduğunu söylemiş miydim?
  • - I believe in you so much. And what you stand for at heart. Order... decency... I would give anything to protect you, but there are laws I can't break.
    - Sana çok inanıyorum. Ve yüreğinde savunduğun şeye de. Düzen... nezaket... Seni korumak için herşeyi veririm, ama yıkamayacağım kanunlar var.
  • - No more news from the field police?
    - No. Did you secure the harbour at Tobruk? In every way possible?
    - Yes.
    - Saha polisinden başka haber yok mu?
    - Hayır. Tobruk'taki limanı emniyete aldınız mı? Mümkün olan her şekilde?
    - Evet.
  • - Think of your health! You should go! You'll have more time to relax in the fresh air.
    - I don't think, it's such a good idea.
    - Sağlığını düşün. Gitmelisin! Temiz havada dinlenmeye daha çok zamnın olacak.
    - O kadar da iyi bir fikir olduğunu sanmıyorum.
  • - Do you have faith in my judgement?
    - Yes.
    - Sağduyuma güveniyor musunuz?
    - Evet.
  • - I can only see blood.
    - Let me get a towel.
    - I could have you arrested for this. They could put you in jail for beating me up.
    - I've never hit anyone before.
    - Sadece kan görebiliyorum.
    - Dur da havlu getireyim.
    - Seni bu yüzden tutuklatabilirim. Beni dövdüğün için seni hapse atabilirler.
    - Daha önce hiç kimseye vurmamıştım.
  • - There is only one problem.
    - Yes?
    - The schedule l told you. Sasa's Nationa Champion in Junior league.
    - l know.
    - He's preparing for the World Championship.
    - So?
    - He must practice more.
    - Sadece bir problem var.
    - Evet?
    - Sana söylediğim program. sasa küçükler liginde Ulusal Şampiyon.
    - Biliyorum.
    - Dünya Şampiyonluğu için hazırlanıyor.
    - Yani?
    - Daha çok egzersiz yapması gerekli.
  • - I woke in the morning with this tune in my head. I thought "I don't know this tune or do I?"
    - An old jazz tune or something?
    - My dad knew a lot of old jazz, maybe I remembered it from somewhere.
    - Sabah kafamın içinde bu melodi ile uyandım. 'Bu melodiyi bilmiyorum yoksa biliyor muyum?' diye düşündüm.
    - Eski bir caz melodisi falan mı?
    - Babam çok fazla eski caz bilirdi, belki onu bir yerlerden hatırlamışımdır.
  • - Russia. Our mother country suffer all; she will endure all.
    - But how long will this go on?
    - I don't know. Forever, most likely. Yet how beautiful all this is.
    - It's snowing. Nothing is more terrible than snow falling in a temple.
    - Rusya. Ana vatanımız herşeyden çekiyor; hepsine dayanacak.
    - Ama bu daha ne kadar sürecek?
    - Bilmiyorum. Muhtemelen sonsuza dek. Yine de tüm bunlar ne kadar da güzel.
    - Kar yağıyor. Hiçbir şey tapınağa kar yağmasından daha kötü olamaz.
  • - Do you know how we keep war in Russia?
    - I can guess.
    - We play chess.
    - I guessed wrong.
    - It takes a keen intellect to play chess. I assume you know how to play.
    - Of course.
    - Rusya'da savaşı nasıl sürdürüyoruz, biliyor musun?
    - Tahmin edebilirim.
    - Satranç oynuyoruz.
    - Yanlış tahmin etmişim.
    - Satranç oynamak için keskin bir zeka gerekir. Sanırım, nasıl oynandığını biliyorsundur.
    - Elbette.
  • - Don't you think Ross could take all that in hand?
    - Well, sure, but...
    - Ross'un bu işi avucunun içine alabileceğini düşünmüyor musun?
    - Şey, elbette, ama...
  • - Rita, think real hard! What else did you notice? Wristwatch, pocket handkerchief, briefcase or a camera?
    - There was something,yes. He wore a little button in his lapel.
    - Rita, çok iyi düşün! Başka ne gördün? Kol saati, cep mendili, çanta, ya da bir fotoğraf makinei?
    - Evet, birşey vardı. Gömlek yakalarında küçük bir düğme vardı.
  • - Rick. ...and all the people in this room that made that possible
    - Rick. ...ve bu odadaki herkes ?erefine bunu mümkün k?lan insanlara.

  • - You don't need to search for Richard, Robin . He's in good hands. The best in England.
    - What do you mean? Where is he?
    - Richard'ı aramana gerek yok, Robin. O iyi ellerde. İngiltere'nin en iyisi.
    - Ne demek istiyorsun? Nerede o?
  • - Do you realize what would happen if I hand in my reports in your handwriting?
    - I'll get fired.
    - You wouldn't want that to happen, would you?
    - Raporlarımı senin elyazınla yazılmış şekilde verirsem ne olacağının farkında mısın?
    - Kovulurum.
    - Bunun olmasını istemezsin değil mi?

64,586 c?mle
Cümle Sözlük, bir Onur-Hoca projesidir. cumlesozluk.com © 2009 - 2025