- Who's that?
- I don't know. Let me get rid of them. Hello.
- Dave, it's me, Chuck.
- Who's Chuck?
- Your anger ally. I'm in a mood, Dave. A bad mood. A very bad mood. I was fired from my ice-cream truck job today.
- What's an anger ally?
- Who's that? She is making fun of me?
- No. That's my girlfriend.
- You tell her to put a sock in it because I need to talk to you right now!
- Bu kim?
- Bilmiyorum. Onlardan kurtulayım. Selam.
- Dave, benim: Chuck.
- Chuck kim?
- Hırs arkadaşın. Öyle bir haldeyim ki Dave. Kötü bir mod. Çok kötü bir mod. Bugün dondurma kamyonu işinden kovuldum.
- Hırs arkadaşı da nedir?
- Bu kim? Bnimle alay mı ediyor?
- Hayır. O benim kız arkadaşım.
- Söyle ona ağzına bir çorap soksun, çünkü şu anda seninle konuşmaya ihtiyacım var.
- I killed somebody.
- I'm sorry to hear that
- He came at me with a knife. So....I just happened to get the best of him. But that keeps bothering me somehow.
- Birini öldürdüm.
- Bunu duyduğuma üzüldüm.
- Bir bıçakla üzerime saldırdı. Bu nedenle yapılabilecek en doğru şeyi yaptım. Ama yine de beni bir şekilde rahatsız ediyor.
- How about some more of Stifmeister' collegiate concoction?
- This thing is like half alcohol. You're just trying to get me drunk.
- Mary, would I do that?
- My name's Christy
- Biraz daha Stifmeister' Koleji karışımına ne dersin?
- Bu şeyin yarısı alkol sanki. Beni sarhoş etmeye mi çalışıyorsun?
- Ben hiç öyle şey yapar mıyım Mary?
- Benim adım Christy.
- A gun.
- I know where you can get a gun.
- Don't. I need a silver bullet.
- Oh, be serious, would you?
- No, a gun would be good.
- Put the gun to your head and pull the trigger. If you put it in your mouth you'd be sure not to miss.
- Thank you. You're all so thoughtful. A knife!
- An electric shock!
- A car crash!
- Throw yourself in front of a tube.
- Bir tabanca.
- Nereden tabanca bulabileceğini biliyorum.
- Yapma. Gümüş kurşun gerekir.
- Ciddi ol, tamam mı?
- Hayır, tabanca iyi olurdu.
- Tabancayı kafana koyar ve tetiği çekersin. Ağzına koyarsan, ıskalamadığından emin olursun.
- Teşekkürler. Çok düşüncelisin. Bıçak! Elektrik şoku.
- Araba kazası.
- Kendini metronun önüne at!
- Where does a man get inspiration to write a song like that?
- Well, he gets it from the landlady once a month.
- It's utterly beautiful. I wish I could be creative.
- Oh, sweetie, you are..
- Bir adam böyle bir şarkı yazmak için nereden ilham alır?
- Şey, onu ayda bir ev sahibinden alıyor.
- Çok güzel. Keşke ben de yaratıcı olsaydım.
- Oh, tatlım. Öylesin.
- You know what? You and Frank, Cole, even Bob... you get girls because you're handsome and famous. They look at me like I'm your baby brother.
- Biliyor musun? Sen ve Frank, Cole, hatta Bob... Siz kızları tavlıyorsunuz çünkü yakışıklı ve ünlüsünüz. Beni ise senin küçük kardeşin olarak görüyorlar.
- Let go! Get off! You guys saw that. You saw that. You're witnesses. That's assault. I'll press charges.
- Let him press charges!
- What are you talking about?
- I'm bleeding.
- I saw nothing. I saw you trip and fall.
- Look at her! She's crazy!
- You lay a hand on her again and I'll arrest you myself!
- Bırak! Çekil! Siz bunu gördünüz. Bunu gördünüz. Tanıksınız. Bu bir saldırı. Dava açacağım.
- Bırak açsın.
- Sen neyden bahsediyorsun?
- Kanıyorum.
- Ben hiçbir şey görmedim. Ayağın takıldı ve düştün.
- Şuna bak! Delirmiş!
- Bir daha ona elini sürersen, seni kendim tutuklarım.
- Do you know how hard it is for me to go to the cemetery?
- I was just trying to help him get back to some kind of life.
- He was coming back. Don't you realize how he's changed these past weeks? His apartment, his life? He fell in love. Why do you want to rush things?
- Benim için mezarlığa gitmenin ne kadar zor olduğunu biliyor musun?
- Sadece onun hayata dönmesine yardım etmeye çalışıyordum.
- Dönüyordu zaten. Şu geçtiğimiz haftalarda ne kadar değiştiğini farketmiyor musun? Evi, hayatı? Aşık oldu. Neden işleri aceleye getirmek istiyorsun?
- Listen to me! Look at me. Look in my eyes. Can you feel that? That's my hand. Go on, hold it. We'll get you out of here. I need some help over here! It's okay. You're safe now, all right?|
- Beni dinle! Bak bana! Gözlerime bak! Bunu hissediyor musun? Bu benim elim. Hadi tut onu! Seni buradan çıkaracağız. Buraya yardım lazım. Tamamdır. Şimdi güvendesin, tamam mı?