go
Logo
twitter twitter
çevrimiçi: 1633 kişi  16 Tem 2025 
 Boşluk doldurma (kelimeler)
 Boşluk doldurma (fiiller)
 Kelime tamamlama
 Fiil tamamlama
 Kelime Eşleştirme
 Fiil Eşleştirme
 Kelime Telaffuzları
 Fiil Telaffuzları
 Fiil çekim testleri

when

ünl. ne zaman
zf. dığı zaman
  • - And later we will celebrate with a glass of wine. When you guys finish, he'll die of poison. The poison is not in the wine. l'll glue it to the glass so when you pour the wine, no one will know of the trick. Around 15 minutes later he'll start to feel a little something. And that's when you leave the house through this door. l'll be waiting for you in the car. And we'll return to China by the same jet.
    - Ve sonra, bir bardak şarapla kutlayacağız. Siz bitirdiğinizde, zehirden ölecek. Zehir şarapta değil. Onu bardağa yapıştıracağım böylece sen şarabı döktüğünde, kimse hileyi anlamayacak. Yaklaşık 15 dakika sonra az bir şeyler hissetmeye başlayacak. Ve bu sırada sen bu kapıdan evden çıkacaksın. Seni arabada bekliyor olacağım. Ve aynı jetle Çin'e geri döneceğiz.
  • - Then the dream ended and Pinocchio awoke, full of amazement. You can imagine how astonished he was when he saw.... that he was no longer a puppet... but a real boy.
    - Ve sonra rüya bitti ve Pinokyo şaşkınlık içerisinde uyandı. artık bir kukla değil d gerçek bir çocuk olarak uyandığında nasıl da şaşırmış olduğunu tahmin edebilirsin.
  • - I'm sorry. This is no good. I don't think, I can see you anymore. Don't be offended, because I like you. I think, you're terrific. It's just that, I'm seeing someone else.
    - Who?
    - Nobody. You don't know him.
    - If that's the way you want it.
    - See what happens when people don't say, "I love you"?
    - Sometimes you can be a real son-of-a-bitch.
    - Üzgünüm. Bu doğru değil. Seni artık görebileceğimi sanmıyorum. Kızma, çünkü seni seviyorum. Muhteşem olduğunu düşünüyorum. Sadece, başkasıyla görüşüyorum.
    - Kimle?
    - Hiç kimse. Onu tanımazsın.
    - Eğer bu şekild olmasını istiyorsan.
    - İnsanlar 'seni seviyorum' demedikleri zaman ne olduğunu gördün mü?
    - Bazen gerçek bir pislik oluyorsun.
  • - I'm sorry. This is no good. I don't think, I can see you anymore. Don't be offended, because I like you. I think, you're terrific. It's just that, I'm seeing someone else.
    - Who?
    - Nobody. You don't know him.
    - If that's the way you want it.
    - See what happens when people don't say, "I love you"?
    - Sometimes you can be a real son-of-a-bitch.
    - Üzgünüm. Bu doğru değil. Seni artık görebileceğimi sanmıyorum. Darılma, çünkü seni seviyorum. Muhteşem olduğunu düşünüyorum. Sadece, başkasıyla görüşüyorum.
    - Kimle?
    - Hiç kimse. Onu tanımazsın.
    - Eğer bu şekild olmasını istiyorsan.
    - İnsanlar 'seni seviyorum' demedikleri zaman ne olduğunu gördün mü?
    - Bazen gerçek bir pislik oluyorsun.
  • - I need sleep.
    - Come back in a month.
    -Why do you think I'd come back?
    - Why are you here?
    - When you tell somebody you'll be somewhere... that person rearranges his life. Be aware of that.
    - Uyumam lazım.
    - Bir aya geri dön!
    - Geri döneceğimi düşündüren ne?
    - Neden buradasın?
    - Birisine bir yerde olacağını söylediğinde... o kişi hayatını bir düzene koyar. Bunu farketmen gerek.
  • - All right I'll walk you to your car, if you'd like.
    - Yeah. Sure. It's a bad neighborhood.
    - Maybe I should walk you to your car.
    - I don't have a car.
    - You want a ride home?
    - No, thank you. I'd like to walk. Are you okay to drive?
    - I'm not drunk. You think I am? You'll know when I'm drunk. I'll be throwing up. And I never throw up, so...
    - Tamam. İstersen, seninle arabana kadar yürüyeyim.
    - Evet, elbette. Kötü bir mahalle.
    - Belki de seninle arabana yürümeliyim.
    - Arabam yok.
    - Eve bırakmamı ister misin?
    - Hayır, teşekkür ederim. Yürümek istiyorum. Sen kullanabilecek misin?
    - Sarhoş değilim. Öyleyim mi sandın? Sarhoş olsam anlardın. Kusarım. Ve ben hiç kusmam... o yüzden...
  • - All right, all right! Look! There's gotta be a fair yet profitable way to settle this. Okay, hover dudes, these are the rules. You line up at the starting points. When the whistle blows, you begin your fly.
    - Tamam! Tamam! Bakın! Bunu bitirmenin adil ve karlı bir yolu olmalı. Tamam uçun arkadaşlar, kurallar bunlar. Başlangıç noktasında sıraya girin. düdük çalınca uçuşunuza başlayın.
  • - Okay Jin, go wash up. You're really not going to eat. Aren't you hungry? You should look at me when I talk to you.
    - I'm not hungry.
    - Tamam Jin, git ellerini yıka. Pek yemeyeceksin galiba. Aç değil misin? Seninle konuşurken bana bakmalısın.
    - Aç değilim.
  • - Stop that incessant humming! When you stop that hiccuping?
    - I hiccup when I'm nervous! Well, I hum when I'm nervous! A hiccup is involuntary.
    - Sürekli uğuldamayı keser misin! Hıçkırman ne zaman duracak?
    - Gergin olduğumda hıçkırırım. Yani gergin olduğumda uğuldarım. Ayrıca hıçkırık istem dışı birşeydir.
  • - We'll be back at the end of the season.. when the last leaf falls.
    - Sezonun sonunda... en son yaprak düştüğünde dönmüş olacağız.
  • - Can you remember when the hard winters came? Or did you lose your memory along with your sense of shame?-
    - Sert kışların olduğu zamanları hatırlıyor musun? Yoksa hafızanı da utanma duygunla birlikte kayıp mı ettin?
  • - We have quite a meal here for you: bacon and eggs,.. ..porridge, orange juice and toast and jam
    - Good stuff there.
    - You eat it up, and I'll be back for the dishes when you finish.
    - Senin için harika bir yemek hazırladık: domuz salamı, yumurta... yulaf ezmesi, portakal suyu ve reçelli tost ekmeği.
    - Harika bunlar.
    - Sen yemene bak, bitirdiğinde bulaşıklar için gelirim.
  • - We have quite a meal here for you: bacon and eggs,.. ..porridge, orange juice and toast and jam
    - Good stuff there.
    - You eat it up, and I'll be back for the dishes when you finish.
    - Senin için harika bir yemek hazırladık: domuz salamı, yumurta... yulaf ezmesi, portakal suyu ve reçelli tost ekmeği.
    - Harika bunlar.
    - Sen yemene bak, bitirdiğinde bulaşıklar için gelirim.
  • - Did you read the part where I said I'd always love you?
    - It's a bit hard for you to love me when you're dead, isn't it?
    - I'm sorry. I can understand why you're angry,
    - Seni her zaman seveceğimi söylediğim kısmı okudun mu?
    - Öldüğünde beni sevmen biraz zor, öyle değil mi?
    - Üzgünüm. Kızgın olmanı anlıyorum.
  • - I have to leave you here.
    - Is it a game?
    - No.
    - When will you come back for me?
    - I'm not.
    - Seni burada bırakmak zorundayım.
    - Bu bir oyun mu?
    - Değil.
    - Beni almak için ne zaman geri geleceksin?
    - Gelmeyeceğim.
  • - It's like I'm in quicksand here. - I told you when I met her.
    - Sanki bataklıktayım. - Onunla tanıştığımda sana söylemiştim.

  • - I guess it's because of the war.
    - Moreover we haven't put it behind us yet.
    - When people fall into the harbour with their clothes on.
    - That's funny?
    - No, that's not funny.
    - Sanırım savaştan dolayı.
    - Üstelik savaşı henüz arkamızda da bırakmadık.
    - İnsanlar kıyafetleriyle limana düştükleri zaman...
    - Komik mi geldi?
    - Hayır, hiç komik değil.
  • - Let me tell you about Gary. He's tall. He's nice to me. He's intelligent. And he doesn't make me sleep in the wet spot.
    - It's a trick. I bet he's a shit.
    - I think he is truly concerned with my happiness.
    - Then he'll be a big help next year, when we all come to your house.
    - He's asked me out for New Year's. And did I mention that he is a lawyer?
    - Sana Gary'yi anlatayım. Uzun boylu. Bana karşı iyi. Zeki. Islak yerde uyumama da müsade etmiyor.
    - Bu bir oyun. Bahse girerim bok gibidir.
    - Sanırım, mutluluğumla gerçekten ilgileniyor.
    - O zaman gelecek yıl senin evine geldiğimizde çok yardımı olacak.
    - Yılbaşında beni davet etti. Ya avukat olduğunu söylemiş miydim?
  • - Just clam down, tell me slowly. Please tell me..
    - I really don't want to hurt them. But when I saw the photos...I can't...help. I'm afraid I will lose control some day.
    - Sadece sakin ol, yavaşça söyle bana. Lütfen söyle bana.
    - Gerçekten onları incitmek istemiyorum. Ama fotoğrafları gördüğüm zaman... Ben... elimde değil. Korkarım bir gün kontrolümü kaybedeceğim.
  • - We just lost a few inches, that's all. Oh! Your Highness, I can't count when you hover like that.
    - Oh, of course. I'm sorry. Go ahead. Guys, go shade someone else for a while.
    - Sadece birkaç inç kaybımız var, hepsi bu. Ah!. Majesteleri. Siz böyle havada uçuşuken doğru sayamıyorum.
    - Ah, tabi ya. Üzgünüm. Devam edin. Çocuklar şimdilik bir başkasını dinleyelim.

13,188 c?mle
Cümle Sözlük, bir Onur-Hoca projesidir. cumlesozluk.com © 2009 - 2025