- Rita, think real hard! What else did you notice? Wristwatch, pocket handkerchief, briefcase or a camera?
- There was something,yes. He wore a little button in his lapel.
- Rita, çok iyi düşün! Başka ne gördün? Kol saati, cep mendili, çanta, ya da bir fotoğraf makinei?
- Evet, birşey vardı. Gömlek yakalarında küçük bir düğme vardı.
- You didn't think about it, not once, the possibility that Rambald could be right about me.
- No, I didn't.
- Why not?
- I believe in you.
- Did you think, I'd jus throw anyone in my trunk?
- I just checked with transportation. You're gonna take the car to Dozer Field. There's a jet waiting to take you to Italy.
- Rambald'ın benim hakkımda haklı olabileceği ihtimalini bir kere bile düşünmedin,
- Hayır, düşünmedim.
- Neden?
- Sana inanıyorum.
- Herhangi birisini arabamın bagajına atabileceğimi düşündün mü?
- Ulaşım yollarını kontrol ettim. Dozer Field'a arabayı götüreceksin. Orada bir jet seni İtalya'ya götürmek için bekleyecek.
- What's wrong with it? Is this all right?
- Well, you're too close to the lake. You drive next time.
- So where do you think he is?
- Well, I don't know.
- Problemi ne bunun? Çalışıyor mu?
- Şey, göle çok yakınsınız. Gelecek sefer arabayla gidin.
- Peki, sence nerede?
- Şey, bilmiyorum.
- Then why should I go to your place... ?
- I don't know. I would really rather not have to spend tonight alone.
- I'm a pretty terrible person, Louis. No, I really, really am. I don't think I deserve being loved.
- There, you see, we already have a lot in common.
- Peki o zaman neden senin evine gitmeliyim?
- Bilmiyorum. Bu geceyi gerçekten de yalnız geçirmek istemiyorum.
- Ben oldukça kötü bir kişiyim, Louis. Hayır. Gerçekten... gerçekten öyleyim. Sevilmeyi hakettiğimi sanmıyorum.
- Gördüğün gibi, birçok ortak noktamız var.
- Then why on earth should I go to your place... ?
- I don't know. I would really rather not have to spend tonight alone.
- I'm a pretty terrible person, Louis. No, I really, really am. I don't think I deserve being loved.
- There, you see, we already have a lot in common.
- Peki o zaman neden senin evine gitmeliyim?
- Bilmiyorum. Bu geceyi gerçekten de yalnız geçirmek istemiyorum.
- Ben oldukça korkunç biriyim, Louis. Hayır. Gerçekten... gerçekten öyleyim. Sevilmeyi hakettiğimi sanmıyorum.
- Gördüğün gibi, birçok ortak noktamız var.
- I know we need the money.. but when I think of yuo with someone else, I get jealous.
- Jealous? If you really get jealous, that's wonderful. Tomorrow it'll be over.
- Paraya ihtiyacımız olduğunu biliyorum... ama seni başkasıyla düşününce, kıskanıyorum.
- Kıskanmak mı? Gerçekten kıskanıyorsan, bu harika. Yarın bitecek.
- I used to think money was everything. If you´ve got money, I used to say you can have beautiful birds, handsome suits, a car of your own. But those things aren´t a bit of use without good health.
- Paranın herşey olduğunu sanırdım. Paran varsa derdim, güzel genç kadınların, hoş takım elbiselerin ve kendi araban olur. Ama tüm bu şeyler sağlığın yerinde değilse işe yaramıyor.Cmt Ağu 29, 2009 9:21 am
- I used to think money was everything. If you´ve got money, I used to say you can have beautiful birds, handsome suits, a car of your own. But those things aren´t a bit of use without good health.
- Paranın herşey olduğunu sanırdım. Paran varsa derdim, güzel genç kadınların, hoş takım elbiselerin ve kendi araban olur. Ama tüm bu şeyler sağlığın yerinde değilse işe yaramıyor.
- You ever think about dying?
- Yeah. You?
- Yeah. Some.
- You think there's a heaven.
- Yeah. Don't you?
- I don't know.Yeah, maybe.
- Can you believe there's a heaven if you don't believe in hell.