go
Logo
twitter twitter
çevrimiçi: 763 kişi  29 Haz 2025 
 Boşluk doldurma (kelimeler)
 Boşluk doldurma (fiiller)
 Kelime tamamlama
 Fiil tamamlama
 Kelime Eşleştirme
 Fiil Eşleştirme
 Kelime Telaffuzları
 Fiil Telaffuzları
 Fiil çekim testleri

there

zm. şuradaki
zf. şurada
ünl. işte
  • - I've had a remarkable dream. And you were there and you.. and you...
    - I what?
    - Some of it was terrible and some of it was wonderful. I kept saying I wanna go home. And they sent me home.
    - Olağandışı bir rüya gördüm. Ve sen de oradaydın ve sen... ve sen...
    - Ben ne?
    - Bazı kısımları korkunçtı, bazı kısımları ise harikaydı. Eve gitmek istiyorum deyip duruyordum. Ve beni eve gönderdiler.
  • - There is no place like Whoville around Christmas Day. Every window was flocked every lamppost was dressed ....and the Whoville band marched in their Christmasy best. Merry Christmas! Merry Christmas!
    - Noel gününde Whoville gibi bir yer daha yoktur. Her pencere pamuklarla kaplanır, her sokak lambası süslenir ...ve Whoville korosu en güzel Noel şarkılarını söyler. Mutlu Noeller! Mutlu Noeller!
  • -Why should l throw? l've nothing against her.
    -You accused her. The law gives you the first stone. It was you.Or you"ll find yourself there beside her
    - Niye ben atayım ki? Ona karşı hiçbir şeyim yok.
    - Sen onu suçladın. Hukuk sana ilk taşı veriyor.Bu sendin. Ya da sen kendini onun yanında bulursun.
  • - Why was there no record of any emergency call?
    - He made only one call for his dad.
    - Niçin hiçbir acil arama kaydı yoktu?
    - Sadece bir kez babasına çağrı yapmış.
  • - Why were you so certain?
    - There was no sign of struggle, nor other injuries. Just an empty bottle of sleeping pills and a letter.
    - A letter?
    - Niçin bu kadar emin oldun?
    - Hiçbir mücadele, ne de başka yaralanma izi yoktu. Sadece boş bir uyku ilacı şişesi ve mektup.
    - Mektup mu?
  • - Where? - Somewhere over there. I don't know.
    - Nerede? - Orada bir yerlerde. Bilmiyorum.

  • - I don't know where you are.
    - That's why I'm calling ya.
    - Oh, yeah, I know where you are. I could be there in 15, 20 minutes. I got a map here in the truck.
    - Nerede olduğunu bilmiyorum.
    - Seni bu yüzden arıyorum.
    - Oh, evet. Nerede olduğunu biliyorum. 15-20 dakikaya orada olabilirim. Burada kamyonda bir haritam var.
  • - Where is she?
    - Mr. Bundles sent her out with the dirty laundry.
    - What? I could lose my license because of this. Bundles, come back here!
    - There she is.
    - Where is she? Stop that truck! Come back, Bundles. Come back! Somebody help me!
    - Nered o?
    - Bay Bundles, kirli çamaşırlarla birlikte onu dışarı gönderdi.
    - Ne? Bu yüzden lisansımı kaybedebilirim. Bundles geri dön!
    - İşte orada.
    - Nerede? Şu kamyonu durdurun! Geri dön, Bundles! Geri dön! Biri bana yardım etsin!
  • - What?
    - She never lived there.
    - Ne?
    - Orada hiç kalmamış.

  • - When did they realize that?
    - They knew when they'd see on the X-ray, the boy had been operated on. They'd removed a kidney.
    - There are people who do that. Filthy people! Bad people! Traffickers in human organs.
    - Ne zaman farkına vardılar?
    - X-ry'de çocuğun ameliyat edildiğini gördüklerinde öğrendiler. Böbreğini almışlardı.
    - Bunu yapan insanlar var. Pis insanlar! Kötü insanlar! Organ tüccarları.
  • - What opposition are you expecting general?
    - There are two German divisions there.
    - Ne tür karşılık bekliyorsunuz, general?
    - Orada iki Alman bölgesi var.
  • -What happened to you Where have you been
    -l went traveling- lndia... Asia l lived and worked l made my own money l had to see what was out there to know the value of what is here...the value of this
    - Ne oldu sana? Nerelerdeydin?
    - Yolculuğa çıktım – Hindistan…Asya.Oralarda yaşadım ve çalıştım. Para kazandım. Buradakinin değerini bilebilmek için oralarda ne olduğunu görmem gerekiyordu…bunun değerini…
  • - What do you mean, "we're"? - Susan wants me to be there.
    - Ne demek "söyleyeceğiz"? - Susan benim de orada olmamı istiyor.

  • - I had made an unhappy boy temporarily happy. And there wasn't anything in it for me at all. I didn't even want to shag his mum.
    - Mutsuz bir çocuğu geçici olarak mutlu ettim. Üstelik bana hiç bir faydası da yoktu. annesiyle yatmak dahi istemedim.
  • - Mmm, it smells so nice here. How much is the room?
    - It's 1 ,200 a night.
    - I don't know that it's large enough. Do you have any villas?
    - There are no villas available right now.
    - Mmm, burası çok güzel kokuyor.Oda ne kadar?
    - Geceliği 1,200.
    - Yeteri kadar geniş mi bilemiyorum. Hiç villanız var mı?
    - Şu anda müsait olan villamız yok.
  • - No, please. There is no rush.
    - I insist.
    - Lütfen. Acelesi yok.
    - Israr ediyorum.

  • - The victim was paralyzed.. couldn't fight back. Kevin Marcus puts the rope around his neck, makes a slip knot. And ties off the other end on the truss even though there is no way he could have reached it.
    - Kurban paralize olmuş... karşılık verememiş. Kevin Marcus ipi boynuna geçirmiş, iki düğüm atmış. Ve yetişmesi hiç bir şekilde mümkün olmadığı halde diğer ucunu kirişe bağlamış.
  • - Is there a husband in the picture? - He's in the back. He's pretty shook up.
    - Kocası var mı? - Arkada. Şok olmuş durumda.

  • - Is there a husband in the picture?
    - He's in the back. He's pretty shook up.
    - Kocası var mı?
    - Arkada. Şok olmuş durumda.

  • -Yo want ketchup? Here, ketchup. It's very simple. Measure the diameter and from there count noodles.
    - Ketçap ister misin? Al, ketçap. Bu çok kolay.Çapını ölç ve ondan sonra erişteleri say.

10,379 c?mle
Cümle Sözlük, bir Onur-Hoca projesidir. cumlesozluk.com © 2009 - 2025