go
Logo
twitter twitter
çevrimiçi: 776 kişi  03 May 2024 
 Boşluk doldurma (kelimeler)
 Boşluk doldurma (fiiller)
 Kelime tamamlama
 Fiil tamamlama
 Kelime Eşleştirme
 Fiil Eşleştirme
 Kelime Telaffuzları
 Fiil Telaffuzları
 Fiil çekim testleri

won't

  • - You said you were going to Cornwall.
    - Truro is in Cornwall. You got any money?
    - Yeah, some.
    - You can get us something to eat and a cup of tea at the next services.
    - We won't be stopping after that. The truck has to be back in the yard by 7:00..
    - Bobby. Is that a rabbit's foot? We in Cornwall yet?
    - Surprise, surprise, awake at last.
    - Cornwall'a gittiğini söylemiştin.
    - Turro Cornwall'da. Hiç paran var mı?
    - Evet, biraz.
    - Gelecek servisten bize yiyecek birşeyler ve bir fincan çay alabilirsin.
    - Bundan sonra durmayacağız. Kamyonun saat 7'de depoya geri dönmesi gerekiyor.
    - Bobby. Bu tavşan bacağı mı? Cornwall'a geldik mi artık?
    - Sürpriz, sürpriz, sonunda uyandı.
  • - I got a witness standing right here. Let him hear me too, loud and clear so there won't be any misunderstanding.
    - Burada bir tanığım var. O da duysun beni, yüksek sesle ve net... böylelikle hiçbir yanlış anlama olmaz.
  • - Did you find something here? An envelope?
    - Yes. I've got it.
    - Don't you think we'd better destroy it, so it won't fall in the wrong hands?
    - Burada bir şey buldun mu? Bir zarf?
    - Evet. Onu aldım.
    - Yanlış ellere düşmesin diye onu imha etsek daha iyi olmaz mı dersin?
  • - Those guys are jerks but you can still do business with them. Just don't get too close.
    - Sure, I won't make friends with those guys.
    - Bunlar aşağılık adamlar ama yine de onlarla iş yapabilirsin. Sadece fazla samimi olma.
    - Elbette. Bu adamlarla arkadaş olacak değilim.
  • -You won't sell diamonds in Paris anymore.Agreed?Say it!
    -Agreed.
    - Bundan sonra Paris'te elmas satmayacaksın. Anlaştık mı? Söyle hadi!
    - Anlaştık.
  • - It's worth it. You won't believe this.
    - I don't believe it already.
    - Buna değer. İnanamayacaksın.
    - Halen inanamıyorum.
  • - So take a cab. - They won't take a cage full of birds.
    - Bir taksi tutsana. - İçi kuş dolu bir kafesi arabaya almazlar.

  • - Meet me at the airport! And bring me some clothes! There's no time to explain. Just hurry!
    - They won't kill you for a birth certificate or a graduation document.
    - Benimle havaalanında buluş! Ve bana giyecek birşeyler getir! Açıklayacak zaman yok. Sadece acele et!
    - Seni bir doğum sertifikası ya da mezuniyet dokümanı için öldürmezler.
  • - You'll send me there, and I won't come back.
    - Yes, yes. It's an emergency. I need an ambulance right away.
    - Beni oraya göndereceksin ve geri gelmeyeceğim.
    - Evet, evet. Bu bir acil durum. Derhal ambulansa ihtiyacım var.
  • - Send me to the penitentiary!
    - You won't be that lucky.
    - Well, I'm too young to hang.
    - They'll lie about your age.
    - Beni islahevine gönder!
    - O kadar şanslı olmayacaksın.
    - E, asılmak için çok gencim.
    - Yaşın hakkında yalan söylerler o zaman.
  • - Listen to me! David, listen! You won't understand the reasons but I have to leave you here.
    - Is it a game?
    - No.
    - When will you come back for me?I
    - 'm not. You'll have to be here by yourself.
    - Alone?
    - Beni dinle, David! Dinle! Nedenini anlamayacaksın ama seni burada bırakmak zorundayım.
    - Bu bir oyun mu?
    - Hayır.
    - Ne zaman beni almaya geleceksin?
    - Gelmeyeceğim. Burada kendi başına kalman gherek.
    - Tek başıma mı?
  • - I'm world heavy weight champion.
    - Nice to meet you, Champ.
    - Wait. One drink won't hurt.
    - I have something better to do. I'll meet you at the steam bath tomorrow at six. Nice meeting you.
    - Ben dünya ağır siklet şampiyonuyum.
    - Tanıştığımıza memnun oldum, şampiyon.
    - Bekle. Bir içkinin zararı olmaz.
    - Yapacak daha iyi bir işim var. Yarın saat altıda buhar banyosunda görüşürüz. Seninle tanışmak güzeldi.
  • - Maybe His Honor will overlook that Then I'd like the jury to see that youthink our insanity plea has some merit. There really won't be any need for our doctor to examine you.
    - Belki de sayın hakim bunu dikkate almayacak. Sonra da jürinin delilik müdafamızı geçerli bulmasını istiyorum. Doktorun seni muayene etmesine gerçekten gerek kalmayacak.
  • - Won't you tell me a story?
    - No, my head hurts too much.
    - What's wrong?
    - Nothing. It's just a headache. It's killing me.
    - Bana bir hikaye anlatmayacak mısın?
    - Hayır, başım çok acıyor.
    - Problem ne?
    - Hiçbir şey. Sadece bir baş ağrısı. Beni öldürüyor.
  • - Are your legs sore? Want me to carry you?
    - That won't be necessary. I have a high pain threshold.
    - Bacakların ağrıyor mu? Seni taşımamı ister misin?
    - Buna gerek yok. Ağrı eşiğim yüksektir.
  • -The fire won't catch.
    -It must be damp.
    - Ateşi yakamıyorum.
    - Nemli olmalı.
  • - I want you to look at my goddamn driver's license. And my pool hall card.
    - You won't need them down here.
    - Allahın cezası ehliyetime bakmanı istiyorum. Ve havuz giriş kartıma.
    - Burada onlara ihtiyacın olmayacak.
  • - She won't talk. Think it's her. While you were upstairs, I had another look at her handwriting. There are disturbing similarities, but nothing conclusive.
    - Konuşmayacak. Bence oydu. Siz yukarıdayken, elyazısına bir kere daha baktım. Rahatsız edici benzerlikler var ama ikna edici birşey yok.
  • 'Well, I hope to goodness the house won't be burgled during the night.' said he.
  • 'And ever since that,' the Hatter went on in a mournful tone, 'he won't do a thing I ask!

963 c?mle
Cümle Sözlük, bir Onur-Hoca projesidir. cumlesozluk.com © 2009 - 2024