- You said you were going to Cornwall.
- Truro is in Cornwall. You got any money?
- Yeah, some.
- You can get us something to eat and a cup of tea at the next services.
- We won't be stopping after that. The truck has to be back in the yard by 7:00..
- Bobby. Is that a rabbit's foot? We in Cornwall yet?
- Surprise, surprise, awake at last.
- Cornwall'a gittiğini söylemiştin.
- Turro Cornwall'da. Hiç paran var mı?
- Evet, biraz.
- Gelecek servisten bize yiyecek birşeyler ve bir fincan çay alabilirsin.
- Bundan sonra durmayacağız. Kamyonun saat 7'de depoya geri dönmesi gerekiyor.
- Bobby. Bu tavşan bacağı mı? Cornwall'a geldik mi artık?
- Sürpriz, sürpriz, sonunda uyandı.
- Meet me at the airport! And bring me some clothes! There's no time to explain. Just hurry!
- They won't kill you for a birth certificate or a graduation document.
- Benimle havaalanında buluş! Ve bana giyecek birşeyler getir! Açıklayacak zaman yok. Sadece acele et!
- Seni bir doğum sertifikası ya da mezuniyet dokümanı için öldürmezler.
- Listen to me! David, listen! You won't understand the reasons but I have to leave you here.
- Is it a game?
- No.
- When will you come back for me?I
- 'm not. You'll have to be here by yourself.
- Alone?
- Beni dinle, David! Dinle! Nedenini anlamayacaksın ama seni burada bırakmak zorundayım.
- Bu bir oyun mu?
- Hayır.
- Ne zaman beni almaya geleceksin?
- Gelmeyeceğim. Burada kendi başına kalman gherek.
- Tek başıma mı?
- I'm world heavy weight champion.
- Nice to meet you, Champ.
- Wait. One drink won't hurt.
- I have something better to do. I'll meet you at the steam bath tomorrow at six. Nice meeting you.
- Ben dünya ağır siklet şampiyonuyum.
- Tanıştığımıza memnun oldum, şampiyon.
- Bekle. Bir içkinin zararı olmaz.
- Yapacak daha iyi bir işim var. Yarın saat altıda buhar banyosunda görüşürüz. Seninle tanışmak güzeldi.
- Maybe His Honor will overlook that Then I'd like the jury to see that youthink our insanity plea has some merit. There really won't be any need for our doctor to examine you.
- Belki de sayın hakim bunu dikkate almayacak. Sonra da jürinin delilik müdafamızı geçerli bulmasını istiyorum. Doktorun seni muayene etmesine gerçekten gerek kalmayacak.
- She won't talk. Think it's her. While you were upstairs, I had another look at her handwriting. There are disturbing similarities, but nothing conclusive.
- Konuşmayacak. Bence oydu. Siz yukarıdayken, elyazısına bir kere daha baktım. Rahatsız edici benzerlikler var ama ikna edici birşey yok.