go
Logo
twitter twitter
çevrimiçi: 951 kişi  02 Haz 2024 
 Boşluk doldurma (kelimeler)
 Boşluk doldurma (fiiller)
 Kelime tamamlama
 Fiil tamamlama
 Kelime Eşleştirme
 Fiil Eşleştirme
 Kelime Telaffuzları
 Fiil Telaffuzları
 Fiil çekim testleri

did

did, done, doing, does
[do] f. yapmak, etmek; tamamlamak, meydana getirmek; neden olmak; düzenlemek, temizlemek; rolünü üstlenmek; ilgilenmek; uymak; ayağını kaydırmak; dolandırmak (Argo)
  • Alice did not quite know what to say to this: so she helped herself to some tea and bread-and-butter, and then turned to the Dormouse, and repeated her question.
    Alice buna ne söyleyeceğini pek bilmiyordu: bu nedenle kendine biraz çay ve ekmek-yağ aldı ve ardından Dormouse'a döndü ve sorusunu tekrarladı.
  • What did her parents think of Hitler as a potential son-in-law?
    Ailesi Hitler'i potansiyel damatları olarak kabul ettiler mi?

  • Oh… But why did you have to wash your hair last night?
    Ah… Peki, ama neden dün gece saçlarını yıkaman gerekiyordu?

  • Never did tree or grass wave or rustle so ominously.
    Ağaç yada ot asla öyle uğursuzca sallanmadı yada hışırdamadı.
  • or did he just give us the finger?
    ...yoksa hareket mi çekti?
  • ...when I look in the rearview mirror, and what did I see?
    ...dikiz aynasına baktığımda, ne gördüm dersiniz?

  • What did Papa think...
    deep in his heart?
    ...babam neler hissederdi,
    kalbinin derinliklerinde?
  • ...I did allow them to set me up with Angie.
    ...Angie’yi bana ayarlamaları için onlara izin verdim.
  • But you did not have to twist my nipples.
    ...ama meme uçlarımı bükmen hiç gerekmezdi.

  • - Do you understand that I'm just trying to entertain you?
    - I don't want any entertainment!
    - And I'm sorry I did that.
    -Yanlızca seni eğlendirmeye çalıştığımı anlıyormusun?
    -Ben herhangi bir eğlence istemiyorum!
    -Üzgünüm bunu yaptım
  • -You remember that scene that we did in april with Steve Kellis?
    - Mm-hmm.We both did a scene with him.
    -Yeah.
    -Steve Kellis'le Nisan ayında çektiğimiz sahneyi anımsıyor musun?
    -Mm-hmm. İkimizde onunla sahneyi çektik.
    -Evet.
  • - I can hear it on the street. - Hey, Jer, how did you do?
    -Sokaktan bile duyuluyor. -Hey Jer nasıl gitti?

  • -I dined at the Hunan Palace frequently that's why I did those commercials.
    -I don't want you to advertise something you don't believe in.
    -Sık sık Hunan Palace'de yemek yerin işte bu nedenle bu reklamları yaptım.
    -İnanmadığın bir şeyin reklamını yapmanı istemiyorum.
  • -Are you completely mad? Why did you come here? -To see you. -But don't you realize that...? -My men told me what you did for me, so I've come to thank you.
    -Sen aklını mı kaçırdın? Buraya neden geldin? -Seni görmek için. -Peki farkında değil misin...? -Adamlarım benim için yaptıklarını anlattı, ben de sana teşekkür etmek için geldim.
  • -Did Peter go to Shenzhen to cover a story What did he tell you?
    -He said on the day he died he was following.. a possible headline story..
    -That's impossible He was on vacation.It's impossible he'd sacrifice his holidays for work.
    -Peter, yeni hikaye için Shenzen’e gitti mi?Ne söyledi sana?
    -Öldüğü gün dedi ki…manşet olacak bir hikayenin peşindeymiş.
    - Bu imkansız. Tatildeydi. Tatillerini işe feda etmesi imkansız bir şey.

  • -What did he see that made him panic? Well, what do you think he saw?
    -I don't know.
    - Did any of you see it?
    - No, sir.
    -Onun panik yapmasına yol açan ne gördü? Peki, sizce ne gördü?
    -Bilmiyorum.
    – İçinizden herhangi biri onu gördü mü?
    – Hayır, efendim.
  • - What did she have to eat?
    - She's an lndian. She can't digest the food we eat.She ate very little.
    -O yemek olarak ne yedi?
    - O Hintli. Bizim yediğimiz yemekleri sindiremez. Çok az bir şey yedi.
  • -Why did you grow a moustache ?
    -My nose begs to be underlined.
    -Neden bıyık bıraktın?
    -Burnum önemle vurgulansın istiyor.
  • -Didn't see you here I try to keep a low profile ?
    -I never really did like these things anyway.
    -You know, this has actually made quite an impression on me.
    -Burada göze batmamaya çalıştığımı görmedin mi?
    -Her ne olursa olsun böyle şeyleri hiç sevmem.
    -Biliyorsun, bu gerçekten bende iyi bir izlenim bıraktı.
  • -You have a really nice place here, Paul. How much did you pay for it?
    -Well, actually,that's none of your business, Christie
    -Burada gerçekten çok hoş bir yerin var Paul. Buraya ne kadar ödedin?
    -AaAslında bu seni hiç ilgilendirmez Christie.

4,064 c?mle
Cümle Sözlük, bir Onur-Hoca projesidir. cumlesozluk.com © 2009 - 2024