f. arzulamak
i. azim, irade, istek
c. aynı zamanda gelecek zaman için yardımcı fiil
- Miss Tse, where are you going? We can give you a ride.
- It's okay. I'll take a cab.
- Come on. Let us give you a ride. Where to?
- Will it be much trouble?
- No problem. We actually have nothing special to do.
- Bayan Tse, nereye gidiyorsunuz? sizi bırakabiliriz.
- Önemli değil. Taksiye binerim.
- Hadi ama. Bırakın sizi bırakalım. Nereye?
- Çok sorun olacak mı?
- Problem değil. Aslında yapacak özel birşeyimiz yok.
- Miss Tse, where are you going? We can give you a ride.
- It's okay. I'll take a cab.
- Come on. Let us give you a ride. Where to?
- Will it be much trouble?
- No problem. We actually have nothing special to do.
- Bayan Tse, nereye gidiyorsunuz? sizi bırakabiliriz.
- Önemli değil. Taksiye binerim.
- Hadi ama. Bırakın sizi bırakalım. Nereye?
- Çok sorun olacak mı?
- Problem değil. Aslında yapacak özel birşeyimiz yok.
- l can't stand lying to anyone else.
- l appreciate that. l'll be honest with you , too.
- There are people at the agency who will want him found . He's very much a victim.
- Başka birine daha yalan söylemeye dayanamam.
- Buna minnettar olurum. Ben de sana dürüst olacağım.
- Bulunmasını isteyecek insanlar var ajansta. O bir kurban.
- Don't dare touch me, I said.
- Take it easy, uncle. Let's do it quietly.
- It's not right. You should not lash the ataman.
- Don't criticize my actions, will you?
- Bana dokunmaya cüret etme, dedim.
- Sakin ol, amca. Sakince yapalım.
- Doğru değil, atamana saldırmamalısın.
- Benim hareketlerimi eleştirme, tamam mı?
- String him up again!
- He'll die, if we lash him again, my lord.
- Oh, he'll die, will he? Another one of their Saxon impudences. They'll do anything to trick us. Continue!
- Mercy, good master! Have mercy!
- Father! Father! Stop!
- Bağlayın onu!
- Onu yine kamçılarsak, ölecek, lordum.
- Oh, ölecek, öyle mi? Bir başka Sakson arsızlığı daha. Bizi oyuna getirmek için her şeyi yaparlar. Devam et!
- Merhamet, iyi efendi! Merhamet gösterin.
- Baba! Baba! Dur!
- I can't live without seeing my father. Please, let me go.
- Get up! It is I who should knee and take orders from you.
- Let me go and come back.
- When you return, will you be my wife?
- Babamı görmeden yaşayamam. Lütfen, bırak gideyim.
- Kalk! Diz çökenin ve senden emir alanın ben olmam gerekir.
- Birak gidip döneyim.
- Döndüğünde, karım olur musun?
- Who will pick up the phone when I call? Who owes me favors? These are what a label refer to. Now... someone who does not understand this...homosexual is what I am.
- Aradığımda telefonu kim açacak? Bana kim iyilik borçlu olacak? Bunlar bir etiketin getirdiği şeyler... Şimdi ise... tüm bunları ... homoseksüelliğin ben olduğunu anlamayan birisi...
- But I will fall.
- Will you stop walking for fear of falling? Come on, hold my hand, Kajal. Lame horses do not win races.
- He already has a broken leg, now
- The poor guy will break an arm too."Why, h
- Ama düşerim.
- Düşme korkusuyla yürümeyi bırakır mısın? Hadi elimi tut, Kajal. Topal atlar yarışı kazanamazlar.
- Şimdiden bir bacağı kırık.
- Zavallı çocuk kolunu da kıracak.
- There's no communication with the kidnappers. - Will the Super Bowl be postponed? - The game is on as scheduled.
- Adamları kaçıranlarla iletişim kurulamıyor. - Super Bowl (Amerikan Ulusal Futbol Ligi) ertelenecek mi? - Hayır karşılaşma programlandığı şekilde oynanacak.