- Kids these days are very scary. Is your boy all right Yuichi?
- He's a good kid.
- Has he asked to dye his hair yet?
- He hasn't said anything.
- But I'd dye it for him if he wanted.
- Zamane çocukları çok korkunç. Oğlun iyi mi Yuichi?
- O iyi bir çocuk.
- Saçını boyatmak istemedi mi daha?
- Birşey demedi.
- Eğer istiyorsa, saçını ben boyayabilirim.
- I ended up falling in love. It was very exciting for me. I thought he was very handsome. A friend of mine warned me against marrying him. She felt there was something about him.
- Ve sonuçta aşık oldum. Çok heyecan vericiydi. Çok yakışıklı olduğunu düşünüyordum. Bir arkadaşım onunla evlenmem konusunda beni uyardı. Onda yanlış birşeyler olduğunu hissetmişti.
- Then, in my dirty soul there, in the very depth of it.. ...there was a tiny flicker of joy. And now....my life is ending; my soul calls out for rest.
- Ve sonra orada pis ruhumda, çok derinlerinde... çok küçük, titreyen bir neşe var. Ve şimdi... hayatım sona eriyor; ruhum dinlenmek istiyor.
- Honey, I'm sure that you can do it, right? His teacher said that his IQ is very high for his age. Why does he hold on to that nasty bug?
- You know kids are kids. I used to catch worms.
- Tatlım, yapabileceğinden eminim. Öğretmeni yaşına göre IQsunun çok yüksek olduğunu söyledi. Neden bu pis böceklere takılıp kaldı ki sanki?
- Bilirsin, çocuk her zaman çocuktur. Ben solucan yakalardım.
- I haven't got to know you very well, but i cant tell from our brief conversation, that you are a very thoughtful young man. Everybody els could be terrific people. In conclusion, I just want to say on this special day, on this very special day, that I am very pleased that you are here !
- Seni çok iyi tanıyamadım, ama kısa konuşmamızdan yola çıkarak senin düşünceli genç bir adam olduğunu söyleyebilirim. Diğer herkes muhteşem insan olabilir. Sonuç olarak, Bu özel günde, bu çok özel günde... burada olduğuna çok sevindiğimi söylemek istiyorum.
- There's such a difference between you and Raveena. You need looks and luck to marry such a wealthy girl. You lack both. I know very well......the broken heart, affects the brains, too.
- Sen ve Raveena arasında şöyle bir fark var. Böyle varlıklı bir kızla evlenmek için görüntüye ve şansa ihtiyacın var. ama sende ikisi de eksik. Kırık bir kalbin beyni de etkilediğini... çok iyi biliyorum.
- I think you're gonna find that this way very ill-advised. Where are her friends?
- They're in the mess hall, sir.
- Well, you find them, now. Quietly!
- Sanırım bu yolu çok mantıksız bulacaksın. Arkadaşları nerede?
- Kantindeler efendim.
- Bul onları o zaman. Sessizce!
- The thing which we call honor.. could become something material.. it would be very good for fertilizing the land, Manure. For growing lettuce and tomatoes. That is honor, in my humble opinion.
- This is bullshit, Dolly.
- Onur olarak adlandırdığımız şey... materyale dönüşebilir. araziyi verimlendirmek iyi birşey olurdu, Manure. Marul ve domates yetiştirmek için. Nacizane fikrimce bu bir onur.
- Bu saçmalık, Dolly.
- l can kill him.
- Hush, keep it low.
- lf l kill him, you can.. leave him. ln this place you're the nicest. They all treat me like dog.
- No.. ln fact, you aren't that ugly. Dragon is a hundred times uglier than you are.
- Do you know? l'll kill Dragon in Taiwan.
- That's very risky.
- If it's for you, l'm not scared at all.
- Maybe you're right.
- How can l see you again? There must be a way.
- Onu öldürebilirim.
- Şşşt, sesini alçak tut.
- Eğer onu öldürürsem, ... onu terkedebilirsin. Buradaki en hoş kişi sensin. Diğerlerinin hepsi bana köpek gibi davranıyor.
- Hayır... aslında sen o kadar da çirkin değilsin. Dragon senden yüz kat daha çirkin.
- Biliyor musun? Dragon'ı Tayvan'da öldüreceğim.
- Bu çok riskli.
- Senin için olursa, hiç korkmam.
- Belki de haklısın.
- Seni tekrar nasıl görebilirim? Bir yolu olmalı.