- The babysitter stops at the kid's room. She reaches for the doorknob. Her hand is trembling, her heart is beating fast. Sweat pours down her face. She opens the door...
- Bakıcı çocukların odasının önünde durur. Elleri titreyerek, kalbi hızla ataraak kapının koluna uzanır. Teri yüzünden aşağı süzülür. Kapıyı açar...
- Dad, we brought tickets for tonight.
- That's fine. Don't come home too late. Be at home.
- Where to go?
- No idea! We aren't going for a movie, are we?
- Baba, bu akşam için bilet aldık.
- İyi. Eve çok geç gelme. Evde ol!
- Başka nereye gidicem?
- Fikrim yok. Sinemaya gitmiyoruz o halde, değil mi?
- Can we also see as easily that which is equally true. That he is the only true hero in this room. lf he were white, he wouldn't be in this court, fighting for his life.
- Aynı şekilde doğru olan bu gerçeği göremez miyiz? Bu gerçekse onun bu odadaki tek gerçek kahraman olduğu. Eğer beyaz olsaydı, bu mahkemede hayatı için savaşıyor olmayacaktı.
- ln fact, you aren't that ugly. Dragon is a hundred times uglier than you are.
- Do you know, l'll kill Dragon in Taiwan?
- That's very risky.
- lf it's for you, l'm not scared at all.
- Aslında, o kadar da çirkin değilsin. Ejderha senden yüz kat daha çirkin.
- Tayvan'daki Ejderha'yı öldüreceğimi biliyor musun?
- Bu çok riskli.
- Senin içinse hiçbir şeyden korkmam.
- Actually, that was for Jackie. We've wanted a fight in our own back yard. You're one of the few women having any success in this, what's it take?
- Hard work and thick skin. A great boxer don't hurt either.
- Aslında, bu Jackie içindi. Kendi arka bahçemizde bir karşılaşma istemiştik. Bunda başarılı olan ender kadınlardan birisin, ne sayesinde?
- Sıkı çalışma ve kalın bir deri. Bir de iyi boksör can da acıtmaz.
- But with you business before pleasure every time. Do all your laundry, get all the mending out of the way,and then, and only then,sit down for a coffee.
- Ama senin için iş her zaman keyiften önce gelir. Önce çamaşır yıkarsın, tamir edilecekleri halledersin ve sonra, ancak sonra bir kahve içmek için oturursun.
- But I will fall.
- Will you stop walking for fear of falling? Come on, hold my hand, Kajal. Lame horses do not win races.
- He already has a broken leg, now
- The poor guy will break an arm too."Why, h
- Ama düşerim.
- Düşme korkusuyla yürümeyi bırakır mısın? Hadi elimi tut, Kajal. Topal atlar yarışı kazanamazlar.
- Şimdiden bir bacağı kırık.
- Zavallı çocuk kolunu da kıracak.
- But there is one thing missing. You don't trap anyone and don't trap yourself. l don't like such joke . College may be a playground for you. lt is the foundation of life for me.
- You are angry unnecessarily.
- Ama birşey eksik. Kimseyi oyuna getirme, kendini de oyuna getirme. Böyle şakalardan hoşlanmıyorum. Üniversite senin için bir çocuk bahçesi olabilir. Benim içinse bir yaşamın temeli.
- Gereksiz yere kızıyorsun.
- But l can't have anymore children. l'm too old for that
- So, yours is an infernal machination.
- lt was a trick to soften Cayetano and Dolores.
- Aren't' you ashamed using innocent children? You're a shameless woman.
- Ama ben daha fazla çocuk sahibi olamam. Bunun için fazla yaşlıyım.
- Yani seninkisi şeytani bir dolap.
- O, Cayetano ve Dolores'i yumuşatmak için bir oyundu.
- Masum çocukları kullanmaya utanmıyor musun? Sen utanmaz bir kadınsın.