go
Logo
twitter twitter
çevrimiçi: 1061 kişi  02 May 2024 
 Boşluk doldurma (kelimeler)
 Boşluk doldurma (fiiller)
 Kelime tamamlama
 Fiil tamamlama
 Kelime Eşleştirme
 Fiil Eşleştirme
 Kelime Telaffuzları
 Fiil Telaffuzları
 Fiil çekim testleri

way

i. yol, gidişat, yöntem
  • - There's no way we can get to him!
    - Tom, you surprise me.
    - Onu ele geçirmemize imkan yok!
    - Tom, beni şaşırtıyorsun.
  • - Found her. She's with D'argo. On their way to the transport hangar.
    - Onu bulduk. D'argo ile birlikte. nakliye hangarına gidiyorlar.
  • - I call them dogs and if they're lapping up their own vomit, the only way to stop them is with the lash .
    - But dogs only obey their own nature. So why shouldn't we forgive them?
    - Onlara köpek diyorum ve eğer kendi kusmuklarını yiyorlarsa, onları durdurmanın tek yolu kamçıdır.
    - Ama köpekler sadece kendi doğalarına itaat ederler. Bu yüzden neden onları affetmiyoruz?
  • - When he comes here, do you ever talk about the accident ? Does he ever mention the past?
    - No.
    - Why not?
    - I try to let him find his own way through. I feel he needs that. Why are you here, Sharon?
    - I want to know how to help him.
    - You are helping him.
    - I don't think so.
    - O buraya geldiğinde, hiç kazadan bahsediyor musun? Hiç geçmişten bahsediyor mu?
    - Hayır.
    - Neden?
    - Kendi yolunu bulmasına çabalıyorum. Buna ihtiyacı olduğunu hissediyorum. Neden buradasın, Sharon?
    - Ona nasıl yardımcı olabileceğimi bilmek istiyorum.
    - Ona yardımcı oluyorsun.
    - Sanmıyorum.
  • -What was she like?
    -She looked OK She had a vacant stare,like a vagrant. The way she looked at me, I realized she was a...
    - Neye benziyordu?
    - İyi görünüyordu. Boş bir bakışı vardı, sanki yersiz yurtsuz bir kimse gibi.Bana bakışından, fark ettim ki…
  • - Which way did he go?
    - There, through the gate
    - After him! Guards! Horses!
    - Ne yöne gitti?
    - Bahçe kapısından çıktı.
    - Ardından gidin! Gardiyanlar! Atları hazırlayın!
  • - What do you want me to do?
    - Okay, I think I know a way out of this.
    - Ne yapmamı istiyorsun?
    - Bir çıkış yolu biliyorum.

  • - The victim was paralyzed.. couldn't fight back. Kevin Marcus puts the rope around his neck, makes a slip knot. And ties off the other end on the truss even though there is no way he could have reached it.
    - Kurban paralize olmuş... karşılık verememiş. Kevin Marcus ipi boynuna geçirmiş, iki düğüm atmış. Ve yetişmesi hiç bir şekilde mümkün olmadığı halde diğer ucunu kirişe bağlamış.
  • - Kramer, what did you do? - Well, let's put it this way:
    - Kramer, Ne yaptın? - Şey, şöyle diyelim:

  • - I'm not saying you're a bad cook. Of course, I'm sure your husband loves the way your strawberry jam is.
    - Kötü bir aşçı olduğunu söylemiyorum. Elbette ki kocan senin çilek reçelini seviyordur.
  • - I made the lamb the way you like it. Is it good?
    - It's okay. Irene Payson got back from Denver today.
    - Koyun etini sevdiğin gibi yaptım. İyi olmuş mu?
    - İyi. Irene Payson, bugün Denver'dan döndü.
  • - Don't blame yourself. There was no way you could have known. Just like when you recovered Rambaldi's journal, you had no idea it contained a formula.
    - What are you talking about? What formula?
    - A formula for a medication.
    - Kendini suçlama. Bilebilmenin hiç bir yolu yoktu. Aynen Rambaldi'nin günlüğünü geri aldığında, içinde bir formül olduğu hakkında bir fikrin olmadığı gibi.
    - Sen neden bahsediyorsun? Ne formülü?
    - Tedavi için bir formül.
  • - On my way to my sister's what did I see? A green card by a green lamppost. And I was wearing green.
    - Maybe you'll meet a little green man! The colour of hope. I t's a good year.
    - Kardeşime giderken ne gördüm? Yeşil bir sokak lambasının yanında yeşil bir kart. Ve yeşil giymiştim.
    - Belki de küçük yeşil bir adamla tanışacaksın! Umudun rengi. İyi bir yıl olacak.
  • - Will you drink it or not?
    - I will, but not like this.
    - Then how will you drink?
    - The way a baby drinks from a bottle.
    - İçecek misin, içmeyecek misin?
    - İçeceğim, ama bunu sevmiyorum.
    - Peki öyleyse nasıl içeceksin?
    - Bebeğin biberondan içtiği gibi.
  • - There's no way he meant to kill.
    - Of course he meant to kill Marvin. Kramer wa a creature of habit. He was in that office every morning before 8:00.
    - Hiçbir şekilde isteyerek öldürmemiştir.
    - Elbette isteyerek öldürdü Marvin. Kramer, alışkanlıklarından vazgeçmeyen biriydi. Her sabah 8.00'den önce ofiste olurdu.
  • - So she scammed everybody?
    - It would appear that way, yes.
    - Herkesi dolandırmış mı?
    - Görünen o ki, evet.

  • - Prying in my life... looking in my handbag... spying on me...
    - Quickest way of getting to know you.
    - Hayatımı gözetlemek... el çantamı karıştırmak... casusluk yapmak...
    - Seni tanımanın en hızlı yolu.
  • - A shapely brunette, on her way out she broke her heel. That's her.
    - She walked out barefoot. Totally classy!
    - Endamlı bir kumral, yolda ayakkabı topuğunu kırdı. İşte bu o.
    - Çıplak ayakla yürümüş. Çok şık!
  • - You don't mean here. - I buzzed him in. He's on his way up.
    - Burayı kastetmiyorsun değil mi? - Onu içeri aldım. Yukarı çıkıyor.

  • - You have to battle your way through it and emerge triumphant.
    - Like this. I see.
    - Don't be cross with me.
    - Why should I be?
    - Bundan çıkış yolunu bulmalısın ve galip çıkmalısın.
    - Bunun gibi. Anlıyorum.
    - Bana kızma.
    - Niye kızayım?

5,616 c?mle
Cümle Sözlük, bir Onur-Hoca projesidir. cumlesozluk.com © 2009 - 2024