go
Logo
twitter twitter
çevrimiçi: 1580 kişi  06 May 2025 
 Boşluk doldurma (kelimeler)
 Boşluk doldurma (fiiller)
 Kelime tamamlama
 Fiil tamamlama
 Kelime Eşleştirme
 Fiil Eşleştirme
 Kelime Telaffuzları
 Fiil Telaffuzları
 Fiil çekim testleri

has

had, had, having, has
[have] f. sahip olmak, olmak, elde etmek, almak, yapmak, etmek, kabul etmek, göz yummak, aldatmak, dolandırmak, zorunda olmak, bulunmak
  • - It's my house, it's my option! - It has nothing to do with that!
    - Burası benim evim, benim isteğime bağlı! - Bununla hiç bir alakası yok!

  • - That's why l came to you. Today l discovered what l lost.
    - How did you remove the misunderstanding
    - Due to Suresh There is no need to say anything further Everyone has his misery.
    - Bu yüzden sana geldim. Bugün neyi kaybettiğimi anladım.
    - Bu yanılmadan nasıl kurtuldun?
    - Suresh'e bakılırsa daha fazla söylenecek birşey yok. Herkesin kendi acısı var.
  • - I gambled in this race. This horse has a good timing. lt's a healthy horse, never had a problem. The jockey is light.
    - As far as I know, you've never made 19 grands, have you?
    - Bu yarışta oynadım. Bu atın zamanlaması iyi. Sağlıklı bir at, hiç problemi olmadı. Cokey hafif.
    - Benim bildiğim kadarıyla, 19 dolar bile kazanamadın bugüne dek, değil mi?
  • - I've always thought that you hated this city, Colonel.
    - The passion to build has cooled and the joy of reconstruction forgotten, and now it's just a garbage heap made up of fools.
    - Bu şehirden hep nefret ettiğinizi düşünürdüm, Albay.
    - inşa etme tutkusu soğudu ve kalkınma mutluluğu unutuldu, ve şimdi ahmaklar tarafından yapılmış bir çöp yığını sadece.
  • - It was great. Suzie has every right to express her anger.
    - Yes, and she's expressed it. Now I have a right to bugger off.
    - Bu müthişti. Suzie’nin öfkesini ifade etmeye her türlü hakkı var.
    - Evet, bunu ifade etti de. Şimdi benim toz olmaya hakkım var.
  • - One thing the festiva has taught me is to stop filming jubilee.
    - You got a prize though.
    - So? We need a different approach. We should make films about people.
    - Bu festivalin bana öğrettiği birşey kutlama törenlerini filme almayı kesmek.
    - Ödülün var ama.
    - Yani? Farklı bir yaklaşıma ihtiyacımız var. İnsanlar hakkında filmler yapmalıyız.
  • - This guy has no airline experience. He's a menace to everything in the air.
    - Yes, birds, too.
    - Bu adamın hiç havayolu tecrübesi yok. Kendisi havadaki her şey için bir tehdittir.
    - Evet, kuşlar da.
  • - What is this "Marriage of Figaro"?
    - It's a French play. It has been banned by the emperor.
    - Bu "Figaro'nun Düğünü" nedir?
    - Bir Fransız oyunu. İmparator tarafından yasaklandı.
  • - Britain.. are the wealthiest land owner in the world. Either the royal family pays us.. an exorbitant amount of money.. or we make it see that Prince Charles.. has had an affair outside of marriage.. and therefore, would have to divorce.
    - Prince Charles did have an affair...he admitted it, and they are now divorced.
    - OK, people, you have to tell me these things. I've been frozen for 30 years.
    - Britanya... dünyadaki en varlıklı toprak sahibi. Ya kraliyet ailesi bize... fahiş miktarlarda para öder... ya da biz Prens Charles'ın... evlilik dışı ilişkisi olduğunu görmesini sağlarız... ve dolayısıyla boşanmak zorunda kalır.
    - Prens Charles gerçekten bir ilişki yaşadı. ... bunu kabul etti ve şimdi onlar boşandılar.
    - Tamam, arkadaşlar, bana bu şeyleri söylemek zorundasınız. 30 yıl boyunca dondurulmuştum.
  • - Britain.. are the wealthiest landowner in the world. Either the royal family pays us.. an exorbitant amount of money.. or we make it see that Prince Charles.. has had an affair outside of marriage.. and therefore, would have to divorce.
    - Prince Charles did have an affair...he admitted it, and they are now divorced.
    - OK, people, you have to tell me these things. I've been frozen for 30 years.
    - Britanya... dünyadaki en varlıklı toprak sahibi. Ya kraliyet ailesi bize... fahiş miktarlarda para öder... ya da biz Prens Charles'ın... evlilik dışı ilişkisi olduğunu görmesini sağlarız... ve dolayısıyla boşanmak zorunda kalır.
    - Prens Charles gerçekten bir ilişki yaşadı. ... bunu kabul etti ve şimdi onlar boşandılar.
    - Tamam, arkadaşlar, bana bu şeyleri söylemek zorundasınız. 30 yıl boyunca dondurulmuştum.
  • - A man capable of defeating us has not yet been born. As to princes, I have enough of my own.
    - The brave knight Hubertus, as Lord of all the conquered Russian lands, I dub you the Prince of Pskov.
    - Bizi yenebilecek adam henüz doğmadı. Prenses tenezzül ederse, yeterince şeyim var.
    - Cesur şövalye Hubertus, işgal edilmiş tüm Rus topraklarının Lordu olarak, sizi Pskov prensi ilan ediyorum.
  • - We're friends of Hagrid's. And you? You're Aragog, aren't you?
    - Yes. Hagrid has never sent men into our hollow before.
    - He's in trouble. Up at the school, there have been attacks.They think it's Hagrid.
    - Biz Hagrid'ın arkadaşlarıyız. Ya siz? Sen Aragog'sun, değil mi?
    - Evet. Hagrid daha önce çukurumuza hiç adam yollamamıştı.
    - Başı dertte. Yukarki okula saldırılar oldu. Hagrid'in yaptığını düşünüyorlar.
  • - I admit, I had come to enact a farce. But I've really fallen in love with you. Whoever you are, however you are... I love you.
    - Your friend has hurt my friend's heart. If something happens to her....
    - Bir oyun oynamaya geldiğimi kabul ediyorum. Ama gerçekten sana aşık oldum. Her kim olursan ol, her ne şekilde olursan ol... Seni seviyorum.
    - Arkadaşın, benim arkadaşımın kalbini kırdı. Eğer ona birşey olursa....
  • - Did you know he has a son, Gallagher?
    - I called you last night, I thought..
    - I got in very late last night. How did you know he had a son?
    - I met him once. At a party.
    - Bir oğlu olduğunu biliyor muydun, Gallagher?
    - Dün akşam seni aradım. Düşündüm ki...
    - Dün gece çok geç geldim. Oğlu olduğunu nereden biliyorsun?
    - Bir kere tanıştım onunla. Bir partide.
  • - What am I supposed to do?
    - Just stand there. Make sure everyone has brown gloves.
    - Benim ne yapmam lazım?
    - Sadece orda dur. Herkesin kahverengi eldivenleri olduğundan emin ol.
  • - My future.
    - Mikey, he has high hopes for you.
    - Benim geleceğimi.
    - Mikey, senin için çok ümitli.
  • - Am I not smart enough?
    - No
    - Because I'm not..
    - No It has nothing to do with height. It has nothing to do with the fact you're shortor.
    - Ben zeki miyim?
    - Hayır.
    - Çünkü ben...
    - Hayır, boyla ilgisi yok. Daha kısa boylu olmanla hiçbir alakası yok.
  • - Maybe His Honor will overlook that Then I'd like the jury to see that youthink our insanity plea has some merit. There really won't be any need for our doctor to examine you.
    - Belki de sayın hakim bunu dikkate almayacak. Sonra da jürinin delilik müdafamızı geçerli bulmasını istiyorum. Doktorun seni muayene etmesine gerçekten gerek kalmayacak.
  • - Maybe he has a wife.
    - Sure ! In heaven you get anything you want! When I'm dead, I'll be filthy rich ! At least three cars!
    - Belki bir karısı da vardır.
    - Elbette! Cennette ne istersen onu labilirsin. Ben öldüğümde, çok zengin olacağım. En az üç araba!
  • - Sometimes a father's love has to be very, very hard. Unfair, even. Cold. To make your son grow strong in a world like this .This isn't a good world.
    - Bazen bir babanın sevgisi, çok çok sert olmalı. Hatta haksızlık derecesinde. Soğuk. Oğlunu böyle bir dünyada güçlü kılmak için. Bu iyi bir dünya değil.

12,957 c?mle
Cümle Sözlük, bir Onur-Hoca projesidir. cumlesozluk.com © 2009 - 2025