go
Logo
twitter twitter
çevrimiçi: 927 kişi  29 May 2024 
 Boşluk doldurma (kelimeler)
 Boşluk doldurma (fiiller)
 Kelime tamamlama
 Fiil tamamlama
 Kelime Eşleştirme
 Fiil Eşleştirme
 Kelime Telaffuzları
 Fiil Telaffuzları
 Fiil çekim testleri

only

s. tek
zf. sadece
bğ. yalnız
  • - You still have the nursery, Mr. Kirby
    - Oh, yes. I am going in more for tree farming now.
    - Is there any money in growing trees?
    - There can be.
    - The only thing I know about trees is they make good logs.
    - Now's your chance to learn more.
    - Hala fundalığınız var mı, Bay Kriby?
    - Oh evet. ama şimdi daha çok ağaç ziraatçılığına doğru gidiyorum.
    - Ağaç yetiştirme işinde para var mı?
    - Olabilir.
    - ağaçlarla ilgili bildiğim tek şey, onlardan iyi kütük yapıldığı.
    - İşte şimdi daha fazlasını öğrenme şansınız var.
  • - You still have the nursery, Mr. Kirby
    - Oh, yes I am going in mor for tree farming now.
    - Is there any money in growing trees?
    - There can be.
    - The only thing I know about trees is they make good logs.
    - Now's your chance to learn more.
    - Hala fundalığınız var mı Bay Kriby?
    - Oh evet. ama şimdi daha çok ağaç ziraatçılığına doğru gidiyorum.
    - Ağaç yetiştirme işinde para var mı?
    - Olabilir.
    - ağaçlarla ilgili bildiğim tek şey, onlardan iyi kütük yapıldığı.
    - İşte şimdi daha fazlasını öğrenme şansınız var.
  • -I want you to take the weekend off.
    - It's only Thursday today.
    - Haftasonu izin almanı istiyorum.
    -Daha sadece perçembe bugün.
  • - She remained in his memory simply as the most plaintive.. ...and poignant.
    - She's very deft.
    - That's the only kind of target she'll ever hit. No one could ever be jealous of May's triumphs.
    - Hafızasında en ağlamaklı ... ve sızlanan olarak kaldı.
    - Çok meharetlidir.
    - Gerçekleştirebileceği tek hedef de bu. Mary'nin zaferlerini kimse kıskanamaz.
  • - Come on, Captain. It'll only take a minute. It'll mean such a lot to the lady.
    - Very well, if you wish it absolutely. What are the names again?
    - Charles.
    - Hadi, kaptan. Sadece bir dakika sürer. Bu hanımefendiye çok şey ifade ediyor.
    - Kesin istiyorsanız, pekala. İsimler neydi tekrar?
    - Charles.
  • - See there, I knew it. Can I tell you something?
    - I am listening.
    - I've only know you for... an hour or so, ...and yet, I feel like you understand me, ... better than my wife Helen ever did.
    - Gördün mü, biliyordum. Sana birşey söyleyebilir miyim?
    - Dinliyorum.
    - Seni sadece... yarım saat falandır tanıyorum ama yine de beni... karım Helen'ın hiç anlamadığı kadar anladığını hissediyorum.
  • - Felipe, you're looking really handsome. The girls are gonna go crazy over you
    - There's only one girl I care about.
    - Felipe, çok yakışıklı görünüyorsun. Kızlar seni görünce delirecekler.
    - Benim ilgilendiğim sadece bir kız var.
  • - Yes, Sir.
    - It seems like a gang member, gentleman. You do not worry for that reason.They only find to Jake .
    - Evet efendim!
    - Bir mafya üyesi galiba, centilmen. Kafana takmana gerek yok. Jake'in peşindeler.
  • - I gotta start packing, your highness.
    - Only essentials.We gotta travel at light! Bring the guns, the weapons, the knives!
    - Eşyaları toplamaya başlamalıyım, ekselansları.
    - Sadece asıl gerekli olanları. Aydınlıkta seyahat etmemiz gerekiyor! Tabancaları, silahları, bıçakları getir!
  • - The only reason I let you continue...
    - Let me?
    - Devam etmene izin vermemin tek sebebi...
    -İzin vermek mi?
  • - You're the teacher. It's only natural. - But gymnastics is not for everybody.
    - Çünkü koç sensin. Bu çok doğal. - Ama jimnastik herkes için değildir.

  • - All this and only because l killed a dog.
    - Members of the jury please note that the defendant... continues to call his victim a dog.
    - Bütün bunlar bir köpeği öldürdüğüm için.
    - Jüri üyeleri lütfen not edin; sanık kurbanına sanık demeye cevam ediyor.
  • - I was sorry that you have only ever been to Hungary. I wanted to buy you a holiday in Hurghada.
    - Where?
    - The Red Sea, Luxor, Karnak... in Egypt.
    - Bugüne dek sadece Macaristan'a gitmiş olduğun için üzülmüştüm. Sana Urgada'da bir ttil almak istedim.
    - Nerede?
    - Kızıl Deniz, Luxor, Karnak... Mısır'da.
  • - This is the, uh... living room ... The kitchen.
    - Very nice.
    - Closet.
    - Charming.
    - The bathroom.
    - Lovely.
    - The bedroom.
    - There's only one bed.
    - Bu... aa... salon... Mutfak...
    - Çok güzel.
    - Ardiye.
    - Büyüleyici.
    - Banyo.
    - Güzel.
    - Yatak odası.
    - Sadece bir tek yatak var.
  • - She might have fallen from these cliffs. Cause last month the same thing happened to a lamb of mine. I looked for it all day, and only at nightfall I heard it bleating.
    - Bu yamaçlardan aşağı düşmüş olabilir. Çünkü geçen ay aynı şey benim koyunlarımdan birine oldu. Tüm gün onu aradım, ve ancak gece yarısı olduğunda onun nefesini duydum.
  • - There's no reason to be like that.
    - I'm not being like anything.
    - I know that the house is yours.. but the land that feeds you is only leased to you...almost free. And that land is ours.
    - Bu şekilde olmaya sebep yok.
    - Hiçbir şekil yapmıyorum.
    - Evin sizin olduğunu biliyorum... ama sizi besleyen arazi size sadece kiralandı... neredeyse bedavaya. Ve bu arazi bizim.
  • - This is like one of those things that you can only see on Christmas cards, but I said nothing because of the the knot in my throat. That was very nice. What's your name?
    - Reinaldo Arenas.
    - Who wrote this?
    - I did.
    - Bu sadece Noel kartlarında görebileceğin türden birşeydi, ama boğazımdaki düğümden dolayı birşey demedim. Gerçekten çok güzeldi. adın nedir?
    - Reinaldo Arenas.
    - Bunu kim yazdı?
    - Ben.
  • - Tell me more about this key.
    - Oh, it's not an ordinary key. It's a jewel
    - A jewel?
    - Yes. The heart of Ahirman.
    - Well, can it be worn?
    - Only by me. No one else dares to touch it.
    - Bu anahtarla ilgili daha fazla şey anlat bana.
    - Oh, o sıradan bir anahtar değil. O bir mücevher.
    - Mücevher mi?
    - Evet. Ahirman'ın kalbi.
    - Peki, takılabilir mi?
    - Sadece benim tarafımdan. Başka hiç kimse ona dokunmaya cesaret edemez.
  • - That's what turned us on. I was at art school for five years. They'd only allow jazz to be played. No rock'n'roll in those days.
    - Bizi tetikleyen buydu. Beş yıl boyunca sanat okuluna gittim. Sadece caz çalınmasına izin verirlerdi. O günlerde rock'n roll yoktu.
  • - We're an anti-authoritarian group. It doesn't mean we don't have leadership.
    - We don't need it. Only the real cadres have power.
    - Biz otoriteye-karşı bir grubuz. Bu, liderliğe sahip değiliz anlamına gelmiyor.
    - Buna ihtiyacımız yok. Sadece gerçek kadronun gücü var.

9,681 c?mle
Cümle Sözlük, bir Onur-Hoca projesidir. cumlesozluk.com © 2009 - 2024