-These girls are twins. Should they be apart from their family?
-We visited them on two occasions and concluded that in this case,we had to remove them.
-Bu kızlar ikiz. Ailelerinden ayrı tutulmaları gerekir mi?
-İki olayda da onları ziyaret ettik ve bu durumda onları ayırmamız gerktiği sonucuna vardık.
- You're the first one to ask. The others just opened the door saw me, and fled. I hope they had to pee real bad.
- They just didn't want to intrude.
- Heartless, macho,asshole lawyers
- Soran ilk kişi sensin. Diğerleri sadece kapıyı açıp beni gördüler ve ok hızıyla içeri girdiler. Umarım, fena halde işemeleri gerekiyordu.
- Davetsiz misafir olmak istememişlerdir.
- Kalpsiz, maço, pislik avukatlar.
- Such an unlucky year. I even had to sell my camera. No little jobs on the horizon... some smuggling?
- How about 100,000 lira with out lifting a finger?
- 100,000 lira?
- Yes.
- I could kiss you!
- Öyle şanssız bir yıl ki. Fotoğraf makinemi bile satmak zorunda kaldım. Ufukta küçük iş bile yok... mesela biraz kaçakçılık?
- Parmağını bile kıpırdatman 100.000 liraya ne dersin?
- 100.000 lira?
- Evet.
- Seni öpebilirim şu an.
-Why would anyone want to steal your shoes?
- I could see I had to tell the truth. The problem was, the truth would lead to a lot more questions They were nice ones
-They were just ordinary brown lace-ups.
-.No, they weren't.
- Neden birileri senin ayakkabılarını çalmak istesin ki?
Anladığım kadarıyla gerçeği söylemem gerekiyor. Sorun şu ki, gerçek daha fazla soruna yol açabilir. Onlar güzeldiler.
-Onlar sadece sıradan ayakkabılardı.
-Hayır, değildiler.
-What happened to you Where have you been
-l went traveling- lndia... Asia l lived and worked l made my own money l had to see what was out there to know the value of what is here...the value of this
- Ne oldu sana? Nerelerdeydin?
- Yolculuğa çıktım – Hindistan…Asya.Oralarda yaşadım ve çalıştım. Para kazandım. Buradakinin değerini bilebilmek için oralarda ne olduğunu görmem gerekiyordu…bunun değerini…
- Everyone was waiting for you.
- l had to go to a party. l came home early, my wife was out. The house was locked.
- This house is also yours.
- So l came here. lt's good you were at home.
- Herkes seni bekliyordu.
- Bir partiye gitmem gerekiyordu. Eve erken geldim, karım dişardaydı. Ev kilitliydi.
- Burası senin de evin.
- Ve buraya geldim. Evden olman da iyi oldu.
- How did you come into my house?
- From Mohan's house. l couldn't come from the front door. So l had to do so.
- Why do you go quietly? - in the darkness like a thief ?
- What is the use of keeping this from you. l go to meet Mohan's wife.
- Evime nasıl girdin?
- Mohan2ın evinden. Ön kapıdan gelemedim. Ben de böyle yapmak zorunda kaldım.
- Neden bu kadar sessizce girdin? - bir hırsız gibi karanlıkta?
- Bunu senden saklamanın ne anlamı var. Mohan'ın karısıyla buluşacağım.
- That was a year ago. She was all we had to carry. But she could hardly walk so I left her in the hospital. Some woman in labour screamed. That frightened her.
- Bu bir yıl önceydi. Taşıyacağımız tek şey oydu. Ama güçlükle yürüyordu bu yüzden onu hastahanede bıraktım. Doğuran bir kadın çığlık atıyordu ve bu da onu korkuttu.
and Samsa sat upright there in their marriage bed and had to make an effort to get over the shock caused by the cleaner before they could grasp what she was saying.