go
Logo
twitter twitter
çevrimiçi: 322 kişi  19 May 2024 
 Boşluk doldurma (kelimeler)
 Boşluk doldurma (fiiller)
 Kelime tamamlama
 Fiil tamamlama
 Kelime Eşleştirme
 Fiil Eşleştirme
 Kelime Telaffuzları
 Fiil Telaffuzları
 Fiil çekim testleri
Top 5000 » can't

can't

f. yapamamak, edememek
  • But we can't use excessive force. We need to set up roadblocks and evacuate the area.
    Fakat aşırı kuvvet kullanamayız. Bariyerleri kurmaya ve alanı boşaltmaya ihtiyacımız var.
  • Hey, Luther, look at me.Look, look. You can't win if you fight dirty do you understand that?
    Ey Luther, bana bak. Bak, bak.Eğer pis dövüşürsen yenemezsin, anlıyor musun?
  • Well, I can't think of
    any good reason why not.
    Evlenmemek için iyi
    bir neden düşünemiyorum.
  • Yeah. You sure you
    can't stay like this?
    Evet. Böyle kalamayacağına
    emin misin?
  • Yeah, yeah. If I can't be a banker, I don't wanna live.
    Evet, evet. Eğer bankacı olamıyorsam, yaşamak istemiyorum.

  • Yeah, the kind that Castro smoked. You can't buy them anywhere.
    Evet, Castro'nun içtiklerinden. Heryerden bunları alabilirsin.

  • Yes, but now I can't wear white
    at our wedding.
    Evet, ama artık düğünümüzde
    beyaz giyemeyeceğim.
  • He hasn't sent money home for 3 months. His father is angry. Auntie, please slow down. I can't write that fast.
    Eve üç aydır para göndermemiş. Babsı çok öfkeli. Teyzeciğim lütfen yavaş ol. O kadar hızlı yazamıyorum.
  • Home doesn't seem far from here. l can't see it anywhere insight. So l'll wait patiently for the arrival of night. Maybe in darkness hope will show me a sign.
    Ev buradan uzakta gibi görünmüyor. İçgörüyle hiç bir yeri göremiyorum. Bu yüzden sabırla akşamın gelmesini bekleyeceğim. Belki karanlıkta, umut bana bir işaret verecektir.
  • I can't say I go around grieving.Of course he's left a gap but it's no good fretting.
    Etrafta kederli bir halde dolaştığımı pek de söyleyemem. Elbette onun gidişi hayatımda bir boşluk yarattı ama üzülmenin kimseye faydası yok.
  • I can't swim at the level I used to. I had to retire because of an injury to my shoulder.
    Scott Speedman
    Eskiden yüzebildiğim seviyede yüzemiyorum. Omzumdaki bir sakatlıktan dolayı emekli olmak zorunda kaldım.
  • Oh, I can't wait to see all my old classmates.
    Eski sınıf arkadaşlarımı göreceğim için
    çok heyecanlıyım.
  • Where's this boyfriend of yours? I can't wait much longer, I got a flight.
    Erkek arkadaşın nerede kaldı? Daha fazla bekleyemem, uçağı kaçırıcam.

  • I can't remember the last time
    you invited me for a cup of coffee.
    En son beni ne zaman kahve içmeye
    davet ettiğini hatırlamıyorum.
  • Of course, you can't compete hard body to hard body,
    Elbette taş gibi kızlarla rekabet edemezsin...

  • If we can't get the client not only you'll lose your job the company will go bankrupt.
    Eğer müşteriyi kapamazsak yalnızca sen işini kaybetmekle kalmayacaksın, şirket de iflas edecek.
  • If there's anything I can't stand it's an old goat.
    Eğer katlanamadığım birşey varsa, o da ihtiyar bir keçidir.
  • If you can't explain it simply, you don't understand it well enough.
    Albert Einstein
    Eğer birşeyi basitçe açıklayamıyorsan, onunla ilgili yeterli bilgiye sâhip değilsin demektir.
  • If you can't explain it simply, you don't understand it well enough.
    Albert Einstein
    eğer bir şeyi basit bir şekilde açıklayamıyorsan, yeterince anlamamışsın demektir.
    Albert Einstein
  • I can't help you if you're not
    going to work with me.
    Eğer benimle iş birliği yapmazsan,
    sana yardım edemem.


4,007 c?mle
Cümle Sözlük, bir Onur-Hoca projesidir. cumlesozluk.com © 2009 - 2024