go
Logo
twitter twitter
çevrimiçi: 1206 kişi  19 Nis 2024 
 Boşluk doldurma (kelimeler)
 Boşluk doldurma (fiiller)
 Kelime tamamlama
 Fiil tamamlama
 Kelime Eşleştirme
 Fiil Eşleştirme
 Kelime Telaffuzları
 Fiil Telaffuzları
 Fiil çekim testleri

as

zf. kadar, olarak, gibi, iken
i. gibi
bğ. ki; madem; olduğu gibi, diği gibi, iken, irken; karşın, rağmen; mademki
  • You made him dress up as a chauffeur?
    Onu şoför gibi mi giydirdin?
  • We all know him as a man of his word.
    A modest man who listens to reason.
    Onu sözünün eri ve nedenleri
    dinleyen mütevazi biri olarak biliriz.
  • You had her killed. I did not kill her but I bear some responsibilityfor her death, as do you
    Onu sen öldürdün. Ben öldürmedim ama ölümünde sorumluluk taşıyorum, tıpkı senin de taşıdığın gibi.
  • I meant it as a symbol of our alliance. It is magnificent.
    Onu birliğimizin sembolü olarak kabul ediyorum. Harika bir şey.
  • Nothing is ever the same as they said it was.
    Diane Arbus
    Onların olduğunu söylediği gibi,hiçbirşey aynı değildir.
  • But their affair is bound to wind up as usual:disappointment,arguments and a break-up.
    Onların ilişkileri de her zamanki gibi sonuçlanacak: hayalkırıklığı, tartışmalar, ve ayrılık…
  • We'd fired them as well
    Onları da kovduk.
  • Simply finding them is an immense challenge , but we are about to follow them as they search for their food.
    Onları bulmak oldukça büyük bir mücadele ama onlar yiyecek aradıkça bizde onları takip edeceğiz.
  • It is only fair to give them money here as well...Even if they are Indians
    Onlar yerli olsa bile parayı da şimdi vermek adil bir hareket olacaktır.
  • They're splendid archers. You'll find it much more interesting later on .The winning team will compete as individuals.
    Onlar muhteşem okçulardır. Birazdan daha da hoşuna gidecek. ÇÜnkü kazanan takım bireyleri kendi aralarında yarışacak.
  • They're big birds, as they have to be to accommodate such bulky meals.
    Onlar büyük kuşlardır, bu kadar iri yemeğe yer vermek için öyle olmalılardır da.
  • There was a large mushroom growing near her, about the same height as herself; and when she had looked under it, and on both sides of it, and behind it, it occurred to her that she might as well look and see what was on the top of it.
    Ona yakın büyüyen büyük bir mantar vardı,onunki kadar yaklaşık aynı boyda; o onun altına ,ve onun her iki tarafına,ve arkasına baktığı zaman, onun üstünde ne olduğuna bakmak ve görmek fikri aklından geçiyordu.
  • I must master it
    as I must master my life.
    Ona da, hayatıma olduğum
    gibi hükmetmeliyim.
  • And the other way
    around as well.
    Ona da sizinle ne konuştuğumu
    anlatmayacağım.
  • Negation introduction states that if an absurdity can be drawn as conclusion from p then p must not be the case (i.e. p is false (classically) or refutable (intuitionistically) or etc.).
    Olumsuzluk girişi,eğer bir saçmalık sonuç olarak p den çekilebiliyorsa,p 'nin sorun olmaması gerektiğini belirtmektedir(örneğin,p klasik olarak yanlıştır,yada sezgisel olarak aksi ispatlanabilir yada benzeri şeyler.)
  • In his speaking of things and people, and especially of battles, he spoke as if he had been present at them all.
    Olaylardan ve insanlardan, özellikle de savaşlardan bahsederken, sanki hepsinde bulunmuş gibi konuşurdu.
  • He prayed until all the sea anemones had shriveled and died as the ocean froze.
    Okyanus donarken tüm deniz şakayıkları pörsüyüp ölünceye kadar dua etti.
  • When I left school I went on trip around the world - I only got as far as Australia, but like a bloody fool I cut it short because of a girl. It's probably one of my big regrets in life.
    Ben Nicholson
    Okulu bıraktığımda dünyanın etrafını gezmeye gittim - en uzak Avustralya'ya ulaştım ama bir kız yüzünden lanet olası bir ahmak gibi kısa kestim. Muhtemelen bu hayattaki en büyük pişmanlıklarımdan biridir.
  • Oh, my friends, you know as well as I do, that my soul is at stake.
    Oh,arkadaşlar benim bildiğim kadar sizde ruhumun tehlikede olduğunu biliyorsunuz.
  • As soon as he had finally finished turning round he began to move straight ahead.
    o,nihayet dönmeyi bitirir bitirmez,dosdoğru gitmeye başladı.

22,113 c?mle
Cümle Sözlük, bir Onur-Hoca projesidir. cumlesozluk.com © 2009 - 2024