go
Logo
twitter twitter
çevrimiçi: 743 kişi  27 Nis 2024 
 Boşluk doldurma (kelimeler)
 Boşluk doldurma (fiiller)
 Kelime tamamlama
 Fiil tamamlama
 Kelime Eşleştirme
 Fiil Eşleştirme
 Kelime Telaffuzları
 Fiil Telaffuzları
 Fiil çekim testleri

so

zf. o kadar, pek, demek ki
bğ. yani
ünl. öyle mi
  • I'm trying so hard. It's getting better and we're starting to get somewhere just, everything falls apart. Aah! Jesus! Nothing works in this apartment!
    Zorlayarak çabalıyorum. İyiye doğru gidiyor ve bir yere ulaşmaya başladık ama herşey dağılıyor. AAh, Tanrım! Bu apartmanda hiç birşey çalışmıyor.
  • The poor fellow was laid to rest near our seat so that we stood on it, when the time came and saw everything.
    Zavallı adam dinlenmek için bizim oturduğumuz yerin yakınına uzandı,öyle ki onun üstüne bastık,gitme zamanı geldiğinde ,herşeyi gördük.
  • Despite staying abroad for so many years, she hasn't forgotten our culture and traditions.
    Yurtdışında bu kadar uzun süre kalmasına rağmen, kültürümüzü ve geleneklerimizi unutmamış.
  • -There's so much danger on the road you'd be far safer here.
    -We will then, since we'll have the added pleasure of your company.
    Yolda çok fazla tehlike var. Burada çok daha fazla güvende olursun.
    -O zaman bizde kalırız, arkadaşlığınızın kattığı keyfi de yaşarız.
  • Although, it is considerate to let your
    partner know your plans, so she won't worry.
    Yine de, merak etmesin diye partnerini
    planlarından haberdar etmek nezakettir.
  • -I'm not ready to launch into a relationship with anybody new. -Yeah. -I'm so sorry. -I think I understand. -You're a wonderful man, Will.
    Yeni biriyle bir ilişkiye başlamaya hazır değilim. -Tamam. -Çok özür dilerim. -Sanırım anlıyorum. -Sen harika bir adamsın, Will.
  • After dinner,we can go back to her
    apartment so she can pack a bag.
    Yemekten sonra, birkaç eşya
    alsın diye onun evine gideriz.
  • So thanks for dinner. lt was great.
    Yemek için teşekkürler. Harika bir akşamdı.

  • I'll put your dinner back in the oven and turn it up so high...the building will fill with smoke,and everyone in it will asphyxiate.
    Yemeğini fırına tekrar koyacağım ve o kadar yüksek bir dereceye açacağımki fırını…bina dumanla dolacak ve içindeki herkes oksijensiz kalıp boğulacak.
  • Beds are so bourgeois, don't you think?
    Yataklar çok orta sınıf kaçar,
    sence de öyle değil mi?
  • He made our bed. He's just trying so hard! He's trying to please me.
    Yatağımızı hazırladı. Çok fazla çabalıyor! Beni memnun etmek için uğraşıyor.
  • I don't have time to think about age. There are so many things to do.
    Ursula Andress
    Yaş hakkında düşünecek zamanım yok,Yapacak çok şey var.

  • Ah, so we're making
    an illegal wager.
    Yasadışı bahis yapıyoruz desene.
  • There's rain forecast tomorrow. So the company will have a light afternoon of lecture and classroom instruction.
    yarın yağmur yağması bekleniyor. Bu yüzden bölük, derslerden ve sınıf eğitiminden oluşan hafif bir öğleden sonra geçirecek
  • Tomorrow? But... that's so soon.
    Yarın mı? Ama... bu çok erken.
  • I may want your help, and so may he.
    yardımını istiyebilirim, ve o da isteyebilir.
  • There are so many moments and works that influence us in what we do. Movies, music, TV and, most importantly, the profound everydayness of our lives.
    Barbara Kruger
    Yaptığımız şeylerde bizi etkileyen pek çok an ve iş vardır. Filmler, müzikler, TV ve en önemlisi de hayatın gündelikliğini kavramak.
  • Oh, come on. You're so horny I
    can smell it on your breath.
    Yapma, o kadar azgınsın ki
    nefesinden kokusunu alıyorum.
  • It's not until we've done all we can. It causes a miracle so that it becomes viable.
    Yapabileceklerimizin hepsini yapana dek işimiz bitmiş değil. Bir mucize olursa geçerli olacak her şey.
  • So thank you.
    Yani, teşekkür ederim.


14,406 c?mle
Cümle Sözlük, bir Onur-Hoca projesidir. cumlesozluk.com © 2009 - 2024