go
Logo
twitter twitter
çevrimiçi: 1426 kişi  03 May 2025 
 Boşluk doldurma (kelimeler)
 Boşluk doldurma (fiiller)
 Kelime tamamlama
 Fiil tamamlama
 Kelime Eşleştirme
 Fiil Eşleştirme
 Kelime Telaffuzları
 Fiil Telaffuzları
 Fiil çekim testleri

so

zf. o kadar, pek, demek ki
bğ. yani
ünl. öyle mi
  • You have come home so early.
    Eve çok erken geldin.
  • So we're fooling around there.
    Evde oynaşmaya falan başladık işte.

  • Home doesn't seem far from here. l can't see it anywhere insight. So l'll wait patiently for the arrival of night. Maybe in darkness hope will show me a sign.
    Ev buradan uzakta gibi görünmüyor. İçgörüyle hiç bir yeri göremiyorum. Bu yüzden sabırla akşamın gelmesini bekleyeceğim. Belki karanlıkta, umut bana bir işaret verecektir.
  • I left it noisy, so it scares away any
    pain-in-the-ass innocent bystanders.
    Etraftakileri kaçırsın diye
    bilerek gürültülü ayarladım.
  • The discovery of cannibal around us was so disturbing that we hastily left this dreadful place.
    Etrafımızda insan eti yiyenleri öğrenmemiz o kadar rahatsız ediciydi ki hemen bu korkunç yeri terk ettik.
  • You used to be so inflexible, Flexo.You've really loosened up.
    Eskiden çok inatçıydın Flexo. Gerçekten iyice değiştin.
  • Boys frustrate me. I hate all their indirect messages, I hate game playing. Do you like me or don't you? Just tell me so I can get over you.
    Kirsten Dunst
    Erkekler beni hayal kırıklığına uğratırlar. Onların tüm dolaylı mesajlarından nefret ederim, oyun oynamaktan nefret ederim. Beni seviyor musun yoksa sevmiyor musun? Sadece söyle ki üstesinden gelebileyim.
  • None of us whether Men or Women but have so good an Opinion of our own Conduct as to believe we are fit, if not to direct others, at least to govern our selves.
    Mary Astell
    Erkek yada bayan hiçbirimiz kendimizi yönetmekle ilgili çok iyi bir fikre sahip değiliz.Yetenekli olduğumuza inanmaya gelince,diğerlerini yönetemiyorsak en azından kendimizi yönetiriz.
  • I'm so full of your delicious dinner.l'm unable to move a muscle.
    Enfes akşam yemeğinden dolayı çok yedim. Kılımı kıpardatamıyorum.
  • - So I'd say Laura was
    the worst roommate.
    En kötü ev arkadaşım Laura'ydı.
  • First it was fun because I had been kept indoors for so long,but then I started to get tired.
    En başta eğlenceliyi çünkü içeride uzun süre kapalı kalmıştım. Ama sonraları sıkılmaya başladım.
  • Just so we're on the same page,
    Emin olmak için soruyorum,...
  • To love so furious a victor,who, bloodstained,comes before me,torch in hand and lusting for more killing,having reduced
    Elinde feneri ve daha fazla cinayetin işlenmemesini arzulayan, kana bulanmış bir galibi bu şekilde sevmek herşeyden önce gelir.
  • Well, I certainly don't know him as well as you do, so I'll just shut my piehole.
    Elbette senin kadar iyi tanımadığım için ağzıma bir fermuar çekeyim.

  • If the date was so bad,
    why are you home so late?
    Eğer randevun kötü geçtiyse,
    neden eve bu kadar geç döndün?
  • If the device was so valuable to me, why did I let it go? For your freedom.
    You traded it for your pardon, and here's your chance to get it back.
    Eğer o alet benim için o kadar değerliyse, neden elimden gitmesine izin verdim. Senin özgürlüğün için. Bunu affedilmen için yaptın ve bu da onu geri alma fırsatın.
  • I started thinking that if I vomited it would be OK. In the morning I was so relieved|
    Eğer kusarsam, iyi olacağını düşünmeye başladım. Sabahleyin, sıkıntım hafiflemişti.
  • If the FBI is gonna take this so literally, then every phrase must have equal veracity. According to Rambaldi, the subject of this prophecy will have never seen Mt. Subasio.
    Eğer FBI bunu bu kadar harfiyen kabul edecekse, o zaman her ifadenin eşit gerçekliğe sahip olması gerekir. Rambaldi’ye göre, bu kehanetin faili asla Mt. Subasio’yu görmeyecek.
  • If we had these set of circumstances, we would've shot this scene.. so please forgive us and use your imagination.
    Eğer bu koşullar sağlansaydı, bu sahneyi çekebilirdik. Bu yüzden bizi bağışlayın ve hayalgücünüzü kullanın.
  • If you don't mind my saying so you're losing some of your elasticity.
    Eğer böyle söyleyişime aldırmazsan, esnekliğinin birazını kaybediyorsun.

14,406 c?mle
Cümle Sözlük, bir Onur-Hoca projesidir. cumlesozluk.com © 2009 - 2025