go
Logo
twitter twitter
çevrimiçi: 316 kişi  18 May 2024 
 Boşluk doldurma (kelimeler)
 Boşluk doldurma (fiiller)
 Kelime tamamlama
 Fiil tamamlama
 Kelime Eşleştirme
 Fiil Eşleştirme
 Kelime Telaffuzları
 Fiil Telaffuzları
 Fiil çekim testleri

"reason" arama sonuçları

Cümleler (1,719)

sorry Don't feel sorry for me. You're the reason I drink!
Benim için üzülme. İçmemin nedeni sensin!
Edward Weston Anything that excites me for any reason, I will photograph; not searching for unusual subject matter, but making the commonplace unusual. Edward Weston
Beni herhangi bir nedenle heyecanlandıran her şeyi fotoğraflayacağım; olağan dışı konular arayarak değil, fakat alelade bir yeri olağan dışı hale getirerek.
reason I'll reason with him.
Ben onunla uzlaşırım.
affect But reason is always inadequate against affection.
Ancak neden, duygunun karşısında hep yetersizdir.
against But reason is always inadequate against affection.
Ancak akıl her zaman gönüle karşı zayıftır.
equal But you did not bother yourself in using them. For that reason you interest to me, Bob. You are equal to me.
Ama onları kullanırken canını sıkmadın. Bu sebepten beni ilgilendiriyorsun, Bob. Sen benle eşitsin.
forehead There were bruises on the forehead and hands and they couldn't find the reason.
alında ve ellerde çürükler vardı ve sebebini bulamadılar.
Nicola Abbagnano Reason itself is fallible, and this fallibility must find a place in our logic. Nicola Abbagnano
Aklın kendisi yanılabilirdir ve bu yanılabilirlik, mantığımızda bir yer bulmalıdır.
reason But for some reason I was not informed.
...ama nedense bana bilgi verilmemiş.
reason She doesn't have long, so there's no reason to tell her.
... bu yüzden haberi olmamasının daha iyi olacağını söyledi.
this -The reason for this meeting...is to tell you that you killed my son. -.What do you mean? -My son died of sadness...of grief...of loneliness...and of shame...through your fault.
-Bu toplantının sebebi…sana oğlumu öldürdüğünü söylemek. -Ne demek istiyorsun? -Oğlum, üzüntüden...ıstıraptan... yalnızlıktan ve utançtan öldü…senin hataların yüzünden.
accident He hit me.Guys like him belong in prison -The accident was my fault.-It's no reason.He forgot about the accident if I didn't call the cops.
-Bana o çarptı. Onun gibiler hapiste kalmalı. -Kaza benim hatamdı. Sebebi yok. -Polisi çağırmazsam kazayı unutacağını söyledi.
give I don't have to give you a reason. Dad, I got my learner's permit
- Sana neden göstermek zorunda değilim. - Baba, Acemi Sürücü İzni* aldım...
have - How far have we come? - That's far enough. But we have no reason to congratulate ourselves.
- Ne kadar geldik? - Yeteri kadar uzaktayız. Ama kendimizi tebrik etmek için nedenimiz yok.
kin - There's nothing he wouldn't do for a kin who'd restore him to rank. - You don't love my brother, I hear. - I have little reason to.
- Kendisini eski mevkisine iade eden bir akraba için yapacağı birşey yok. - Kardeşimi sevmiyorsun, duyduğum kadarıyla. - Bunun için küçük bir nedenim var.
gate - There were no women screaming. - Those screams were down by the gate. - Objection! - I see no reason for objecting yet.
- Kadın çığlığı falan yoktu. - Kapıdan aşağıda kadın çığlıkları duyuluyordu. - İtiraz ediyorum. - Kabul edilmedi.
gentleman - Yes, Sir. - It seems like a gang member, gentleman. You do not worry for that reason.They only find to Jake .
- Evet efendim! - Bir mafya üyesi galiba, centilmen. Kafana takmana gerek yok. Jake'in peşindeler.
reason - The only reason I let you continue... - Let me?
- Devam etmene izin vermemin tek sebebi... -İzin vermek mi?
half - You ever notice how they never come down here. This is where the work is, right? Same reason we get a half share to their one. Our time is their time.
- Buraya nasılda hiç gelmediklerini fark edemiyorsun. Burası işin olduğu yer, tamam mı? Onların bir payına karşılık bizim yarım almamızla aynı nedenden. Bizim zamanımız onların zamanı.
knob - You stay here with Napol and if for any reason the engines shut down... - I will restore the green knob. - Yes. Restore the green knob. Do that, and I'll find you something to eat.
- Burada, Napol ile kal ve eğer herhangi bir nedenle makineler kapanırsa... - Yeşil tutacağı eski haline getireceğim. - evet. yeşil tutacağı eski haline getir. Bunu yap ve ben sana yiyecek birşeyler bulacağım.

1719 cümle
<< Önceki 1 2 [ 3 ] 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 Sonraki >>


Cümle Sözlük, bir Onur-Hoca projesidir. cumlesozluk.com © 2009 - 2024