David Duchovny | It's not someone else's responsibility to honor my marriage. It's my responsibility.
David Duchovny |
| Evliliğimi onurlandırmak kimsenin sorumluluğu değildir. O, benim sorumluluğumdur. |
|
alliance | Some of the great houses could still hope for an alliance through marriage. |
| Evliliğe doğru giden bir beraberlik için bu büyük evlerin bir kaçı hala umut olabilirdi. |
|
victory | If you're using my marriage as some victory......then there's no reason why you shouldn't go back.You gave me my first glimpse of a real life......and then you told me to carry on with a false one.No one can endure that. |
| Eğer evliliğimi bir çeşit zafer olarak kullanıyorsan…geri gitmemen için hiçbir sebep yok. Gerçek bir hayatın nasıl olacağına dair ilk işaretleri bana sen verdin…ve sonra düzmece bir şeyle devam etmemi söyledin.Kimse buna katlanamaz.
|
|
marriage | I'm just saying, if our
marriage is going to last, |
| Demek istediğim, evliliğimiz
sonuna kadar gidecekse... |
|
successful | We have had a very successful marriage. |
| Çok başarılı bir evliliğimiz var. |
|
dad | The girl was told Cheung's dad objected to their marriage. |
| Cheung'ın babasının evliliklerine karşı olduğunu söylemişler ona. |
|
object | Cheung's dad objected to their marriage. |
| Cheung’un babası evliliklerine karşı çıktı. |
|
marriage | Charlie's marriage is just
as likely to fail as mine was. |
| Charlie'nin evliliğinin de
benimki kadar bitme ihtimali var. |
|
anniversary | Today is the seventh wedding anniversary of my buddies, Kenny Tang and Mandy Kwan. We wish them a happy marriage forever |
| Bugün kankalarımız Kenny Tang ve Mandy Kwan'ın yedinci evlilik yıldönümleri. Omlara sonsuza kafar mutlu bir evlilik diliyoruz. |
|
observe | I don't want to fail at marriage at my age I'd like to have enough time to observe her. |
| Bu yaşta evlilikle ilgili kötü bir karar vermek istemiyorum. Onu iyice tanımak için yeterince zamana sahip olmak istiyorum. |
|
faith | She made her marriage in good faith.It was a faith the Count could not share.Could not understand.So her faith was broken |
| Bu evliliği iyi bir niyet içerisinde yapmıştı. Ancak kont bu inancı paylaşmıyordu. Anlayamıyordu. Bu nedenle, inancı yok olup gitti. |
|
every | In every marriage more than a week old, there are grounds for divorce. The trick is to find, and continue to find, grounds for marriage.
Robert Anderson
|
| Bir haftayı aşan her evlilikte boşanma için dayanaklar vardır,işin sırrı evlilik için dayanaklar bulmak ve bulmaya devam etmektir. |
|
family | ln marriage a family comes before money. He may be a millionaire but he only wants his daughter |
| Bir evlilikte, aile paradan önce gelir. O bir milyoner olabilir ancak tek istediği kendi kızı. |
|
alliance | The best way to cement an alliance is marriage. |
| Bir birliği sağlamlaştırmanın en iyi yolu evliliktir. |
|
aristocrat | I have a promiscuous nature.. and, unlike these aristocrats, I will not take a marriage vow...which I know my nature will prevent me from keeping. |
| Benim seçici olmayan bir tabiatım var ve bu aristokratlardan farklı olarak bu özelliğimin beni sürdürmekten alıkoyacağı bir evililiği kabul etmiyorum. |
|
absurd | Perhaps you're right. It's absurd to think of marriage. |
| Belki haklısın. Evliliği düşünmek çok saçma. |
|
Cher | To me marriage is for five or ten years.
Cher |
| Bana göre evlilik 5 yada 10 yıl sürer. |
|
abortion | An abortion, Michael.
Just like our marriage is an abortion. |
| Aldırttım, Michael.
Aynı evliliğimiz gibi. |
|
adult | By the way.. Who's the woman that answers the phone You're an adult. Just don't do anything foolish.Marriage is something serious. |
| Aklıma gelmişken.. telefona cevap veren kadın kim? Sen yetişkinsin. Sadece sakın aptalca bir şey yapma. Evlilik ciddi birşeydir. |
|
over | that her marriage is over
or that her ex-husband |
| ...evliliğinin bitmesinden ziyade,
eski kocasının... |
|