guess | Guess it worked. |
| Sanırım işe yaramış. |
|
Deidre Hall | I guess I strike people as very serious, or very intense.
Deidre Hall |
| Sanırım insanlara çok ciddi yada çok şiddetli olarak vururum. |
|
come | I guess that's just what
our lives have come down to; |
| Sanırım hayatımızın ne
hale geldiğini biliyorum. |
|
approximate | I guess you're wondering why the Air Force doesn't go and bomb it. We know approximately where the radar station is.Approximately isn't good enough. |
| Sanırım Hava Kuvvetlerinin neden gidip orayı bombalamadığını merak ediyorsun. Radar istasyonunun yerini yaklaşık olarak biliyoruz ama yaklaşık olarak kelimesi yeterince iyi değil. |
|
pink | I guess her favorite colour is pink because All of her dresses are pink. |
| Sanırım en sevdiği renk pembe. Çünkü bütün kıyafetleri pembe. |
|
quickest | It just seemed the
quickest way, I guess. |
| Sanırım en hızlı yol olduğu için. |
|
estate | Well,I guess you have to cut corners
with the real estate market the way it is. |
| Sanırım emlak işinde kestirmeden
gitmen gerekli, bunun gibi. |
|
theirs | I guess the Corps don't get theirs.
Get up there, Pyle. |
| Sanırım Deniz Kuvvetleri kendilerininkini
alamayacak. Zıpla bakalım Ablak. |
|
mention | I guess that's hardly worth mentioning it someone in your situation. |
| Sanırım bu senin durumunda olan birisine bahsetmeye-anlatmaya değmeyecek bir şey-bahsetmeye değmez. |
|
leave | I guess I'll... Leave you two alone. |
| Sanırım ben... ikinizi
yalnız bıraksam iyi olur. |
|
apology | So... I guess you owe me an apology. |
| Sanırım bana bir özür borçlusun. |
|
guess | Peter got hold of the evidence.. and was killed subsequently. That's your guess. |
| Peter delilleri ele geçirdi ve ardından öldürüldü. Bu senin tahminin. |
|
guess | I guess it's not
your problem too. |
| Öyle ya, senin sorunun
değil. |
|
Sylvia Plath | Dying is an art, like everything else. I do it exceptionally well. I do it so it feels like hell. I do it so it feels real. I guess you could say I've a call.
Sylvia Plath |
| Ölmek bir sanattır, her şey gibi eşsiz bir ustalıkla yapıyorum bu işi. Öyle ustaca ki insana korkunç geliyor. Öyle ustaca ki gerçeklik duygusu veriyor. Sanırım bir çağrım olduğunu söyleyebilirdin.
|
|
organize | We got to organize, right?Right. I guess I'm next in line.Eighty-five's in charge? |
| Organize etmeliyiz, değil mi? Sanırım,ben görevde 85. sırada bir sonrakiyim. |
|
believe | 'I'm glad they've begun asking riddles.-I believe I can guess that,' she added aloud. |
| Onların bilmece sormaya başlamalarına memnun oldum.-O,onu tahmin edebileceğime inanıyorum,diye yüksek sesle ilave etti. |
|
faint | I smiled at him And guess what happened. He fainted. |
| Ona gülümsedim. Ve sonra ne olduğunu tahmin et. (O) bayıldı. |
|
gap | It's true nevertheless. Guess how it'll be in 20 years. The income gap will be even bigger. |
| Ne yazık ki doğru. 20 yıl içinde nasıl olacağını bir düşünsene? Gelir dağılımındaki eşitsizlik daha da artacak? |
|
embrace | Guess what, guys? It's time to embrace the horror.
|
| Ne olduğunu tahmin edin çocuklar? Korkuyu kucaklama vaktidir.
|
|
celebrating | Too much celebrating, I guess. |
| Kutlamayı fazla kaçırdık herhalde. |
|